Gerilim politikası…

AKP iktidarı sekizinci yılını doldururken ipi giderek geriyor.
Başta Başbakan RTE olmak üzere yönetim kadrosu seçim düzlemine girildiği şu günlerde her yana, her yöne ve hemen hemen her kesime saldırma eğiliminde.
Hatta bu eğilim eyleme de dönüşüyor sık sık.
Hatalarını eleştirenleri dışlayan, yol gösterenleri aşağılamaya çalışan, eleştiri söylem ve eylemlerin yanlış olduğunu ortaya koyan muhalefeti yerden yere vuran bir iktidar olur mu?
İktidarsın, hata yaparsın.
Muhalefettesin, yine hata yaparsın.
Neticede insansın ve hata yapmaya mahkumsun.

Sadece bu olsa.
Yılların getirdiği yorgunluk, peşpeşe sıralanan başarısızlıklar, aksilikler, yerel yönetimlerdeki “arıza”lar, yolsuzluk iddiaları giderek iktidarın sabrını taşırabilir.
Sinirler gerilebilir.
Yorgunluk çökmüş olabilir ama bunu göstermemek, belli etmemek çabasına bir de “inatçılık” eklenmişse duvara dayanmışsınız demektir.

Sekiz yıl iktidarda olmanın zorlukları ortada.
Buna rağmen hiç bir şey yapılmadı diyen yok.
Ülke için Batının baskısı ile bazı yasalar ve anayasada yapılan değişiklikler eleştirilse de kimse tarafından inkar edilmeyen gerçekler.
Ama bazı şeyleri hayata geçirirken“tek tabanca” iktidar olmanın avantajları da AKP’nin gücünü arttırdı. Bunu da göz ardı etmemek gerek.

Halkta kıpırdanmalar olduğunu artık görmek lazım.
Tek başına, çoğunluğu ele geçirmiş ve dikensiz gül bahçesi yaratma çabası eğer halktan tepki almaya başlamışsa, iktidarın süratle sokağa kulak vermesi gerekir.

Çünkü sokak dünyanın her yerinde gücünü ergeç kanıtlar.

Seçime giderken AKP ve liderinin bu kadar hırçınlaşmasını anlamak zor.
Eleştiriye kapalı olmasını anlamak daha da zor.
Devamlı olarak muhalefet partilerinin eleştirilerine karşı savunma değil, karşı atağa geçme siyaseti izlemek ileriki günlerde tansiyonu arttırabilir.

Bu gerilimle, bu yüksek tansiyonla bir genel seçime yelken açmak bence çok yanlış olur.
Ve AKP Genel Başkanı Erdoğan “tek ses, tek nefes” stratejisini sürdürüyor ancak, partisine garantili olarak gelecek oyların, başka mecralara meyledeceğinin farkında değil.

İktidar, iktidarda uzun kalmanın yorgunluğuna duçar.
AKP’ye oy veren kesim ise, uzun süre aynı iktidarı ve partiyi desteklemekten yorgun.

Demokrasilerde iki defa iktidara gelip ülkeyi yönetmek bence yeterli.
Üçüncü dönem sıkıntı yaratabilir.
Nitekim AKP’nin üçüncü kez iktidara gelme ihtimalinin yüksek olması dahi bu partiye oy veren seçmenlerini bıkkınlık noktasına taşıyabiliyor.
AKP’liler sandık öncesi suskunlar.
Belli ki dillendirmiyorlar.
Belli ki tepki koyamıyorlar.
Belli ki karınlarından konuşuyor olmalılar.
Seçimlerde muhafazakar oyların çantada keklik olduğunu söylemek çok zor.
Bu tablo karşısında dinci ve muhafazakarların oyları tepki olarak tersine başka sandık ve sandıklara yansır mı kestirmek zor ama bilebildiğim kadarıyla üçüncü döneme girmeden önce ülkede gerginliklerin yaşanacağı apaçık ortada.

Haziran ayına kadar AKP yönetimi eğer “sakinleştirici” yerine, “gerginliği yükseltici” enstrümanları piyasaya sürerse, bu seçimde en azından koalisyon ihtimalinin belirmesi için tüm kozlarını seçim meydanlarına sürecek olan CHP ve MHP, aynı silahları kullanabilir. Ve bunun sonunda çıkacak olan kavga, seçim sonuçlarını dahi tartışmalı hale sokabilir.
Hiç temenni edilmez ama gidişata bakılırsa çok çetin bir seçim mücadelesine tanık olacağımız açık.
Kavgasız, nizasız…
Çatırtısız, patırtısız bitsin yeter.
İpler gerilsin.
Gerilsin ama kopmasın yeter.

1627810cookie-checkGerilim politikası…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.