Güneşe gülümseyen adam

Zira madem ki bir lüzum görülmüş, iyi yada kötü yaşanmış olsun her hayatın bir değeri vardır.


Serseriye benziyordu. Ama serseri değildi. Deliye benziyordu. Deli değildi. Otobüs bekleyen insanlar arasında yüzünü güneşe dönmüş durmadan gülümsüyordu. Bazen durgunlaşıyor, kollarını iki yana bırakıyor, dudaklarındaki gülümseme ile uzun uzun güneşi seyrediyordu. Hayır bu gülümseyişte bir kabulleniş, bir boyun eğiş yoktu. Aksine bir soruş vardı. Acı bir sırıtıştı bu. İnsanı ürküten ve düşünmeye sevkeden. Evet bir taraftan kafası  güneşe dönük cüretkar biri vardı karşımda.Ama diger taraftan sanki suyu verilmemiş, kökleri topraktan beslenmeyen, yaşamı anlama hakkından vazgeçmiş, çekilmiş adeta çürüyen biri de vardı.


Hiç bir insan çürür mü diyeceksiniz?


Evet bazen çürürdü.


Düzenleyici bir güç olarak aklı ile, özlemleri, istekleri, yalvarıp yakarmaları cevapsız kaldığında çürürdü.


Mutlaka oradadır diye ümit ettiği, her yerde onu aradığı saadeti uçup gittiğinde, mutluluğunun bir çiğin üzerindeki su damlalarının ömrü kadar sürdüğünü gördüğünde ve o kahredici yalnızlığa gömüldüğünde çürürdü.


Koca bir ömrü sonunda şöyle bir etrafına baktığında daha mükemmel bir insan olmak için, daha güzel bir dünya kurmak için kendisinden başka kendini harap edenin olmadığını gördüğünde ve bütün dünya başına yıkıldığında çürürdü.


Hayattaki o görünmez melodiyi yakalamak isterken küçücük bir vücuda sığışmış o hassas ruh fırtınalara artık dayanamadığında çürürdü.


Evet insan böyle çürürdü.


Ve bildik telaşlar peşinde koşturan insanların, bizlerin  arasında ellerinde torbaları, kızgın güneşin altında sırtlarında paltoları, kirli, yırtık elbiseleri, herkesin etrafından kaçıştığı, kimsenin umursamadığı hayatlarıyla ne deli ne de serseri olan bu insanlar bizlere, görmeyi, duymayı bilenlerimize şöyle seslenirlerdi:


‘ Tüm feryadlarımız cevapsız kaldı. Gördük ki, kapılar bize kapalıdır. Bütün kapılar kapalı. Anlaşıldı. Gerçek toplum dışında. Bu tarafı kaybetmek pahasına da olsa kendimizi bu korkunç dairenin dışına atıyoruz.’


Kimbilir belkide bakıp görmediğimiz, umursamadığımız onlar aslında kaybeden, çürüyen değil,  kendilerini bu korkunç dairenin dışına atıp kazananlardı. Ve belkide hayatın bütün esrarı bu hiç umursamadığımız, ne olursa olsun cüretkarlıklarını kaybetmemiş adamların yüzlerinde ki bir tek ifadede gizliydi.


Geçenlerde otobüs durağında kıyafetleri yırtılmış, ayakkabıları birbirinden farklı, elinde bulmacası güneşe doğru bakıp gülümseyen bir adam gördüm ben. Ve inanın bir şeyler vardı o adamda!

700640cookie-checkGüneşe gülümseyen adam

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.