Göz boyama mı?

Gönül istiyor ki, demokrasi için atılan adımlar, alınan yol, verilen iyi niyetli uğraşılar boşa gitmesin, heba olmasın.

Herkes gibi ben de, AB’ye girme bahanesi ile de olsa hukuk alanındaki yeniliklerin, haksızlıkları önemek için girişilen hamlelerin boşa gitmesini istemiyorum.

AB’ye girme bir kandırmaca da olsa, hukukun üstünlüğünü sağlamak için anayasada yapılmak istenilen yenilikler yeter ki hayata geçirilsin, yeter ki, demokrasi yolunda bir adım daha ileri gitmiş olalım…

Ülkenin önünü tıkayarak bir yere varılamıyor.

Bu, bir gerçek.

İş sadece iktidarlara karşı sert muhalefetle de olmuyor.

Gerçek ve sahici muhalefet “yıkıcı” olmamalı.

Her yapılana “takoz” koymamalı.

İktidarı veya gücü ele geçirmiş olanları “düşman” bellememeli.

Tabii ki muhalefet iktidara yürüyecektir.

Tabii ki iktidarın hatalarını, yanlışlarını ortaya çıkaracaktır.

Tabii ki kendine göre bir yol haritası çizecek, gelecek ilk seçimde iktidara gelmenin yollarını arayacaktır.

Muhalefet en az iktidar kadar, hatta daha ilerisinde inandırıcı olacaktır ki, halk seçimde tercihini ondan yana yapsın.

Şimdi bakıyoruz askeri anayasanın 23 maddesinin değiştirilmesindeki tartışmalara.

Yıllardır yazıyorum, yazılıyor.

Bu anayasa ile bir yere varılamaz.

Bu anayasa ülkeye zaman kaybettiriyor.

Bu anayasa ile batılılaşmak mümkün değil.

Bu anayasa özgürlükleri ayaklar altına alıyor.

Bu anayasayı bu millet hak etmiyor.

Bu anayasa sivil yönetimleri değil, rejimi vesayet altında tutmak isteyenleri, bu niyeti taşıyanları korumak istiyor.

Yani bir anlamda “faşizmin değişmez gardiyanı” rolünü sürdürüyor.

Bu durumda yapılanlar doğru ise destek vermek gerekir.

Eğer yanlış ise halka bu anlatılmalıdır.

Ama yargının durumunu bile bile.

Yargının aldığı kararların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince onaylanmadığına göre.

Bırakın onaylanmayı, alınan kararların yüzde doksanının yanlış bulunup tazminata mahkum olduğumuza göre..

Gelin gerekli düzenlemeleri elbirliği ile yapalım.

Gelin doğru neyse onu bulalım.

Gelin aklın yolundan gidelim.

Gelin adalet terazisini dengeye oturtalım.

Eğer iktidar da, muhalefet de halkı değil sadece kendilerini düşünüp rol kapmaya çalışıyorlarsa…

Bugüne kadar yapılan mücadeleler eğer “göz boyamacılık” anlamındaysa..

Yazıklar olsun.

Ya atılan adımlar sonuna kadar gitsin.

Ya erken seçime gidilsin.

Hiçbir şey değişmese de…

Seçimlerden sonra belki bir iki eskimiş yüz ekranlardan eksilmiş, aramızdan ayrılmış, siyasete veda etmiş olur.

Belki bir kaç prostatlı ve köhne politikacı tipi kendiliğinden bir kenara çekilir.

Yeni bir dönem başlar…

Umutlarımız böylelikle belki canlanır.

Belki…

1627380cookie-checkGöz boyama mı?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.