Prof. Dr. Mustafa Durmuş Türkiye ekonomisi üzerine yazan uzmanlardan. Prof. Dr. Mustafa Durmuş son olarak “İktidara oy veren ‘gurbetçi’ işçilerimiz dövizlerini neden ülkeye getirmezler?” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yurtdışında çalışan işçilerin yatırım ya da Türkiye’deki ailelerine döviz gönderdiklerini belirten Prof. Dr. Mustafa Durmuş, işçi dövizlerinin de tıpkı ihracat, turizm ve yurtdışı müteahhitlik gelirleri gibi, doğru alanlarda kullanıldığında, ülke ekonomisinin gelişimine katkıda bulunacağını ve ülke ekonomisini büyüteceğini yazıyor.
Prof. Dr. Mustafa Durmuş şu örneği veriyor; Bangladeş, Hindistan ve Sri Lanka örneklerinde olduğu gibi, yurt dışında çalışan bu ülkelerin yurttaşlarının ülkelerine gönderdikleri dövizler, bu ülkelerin ithalat faturalarının ödenmesine yardımcı olduğu gibi, işçilerin geride bıraktıkları on milyonlarca ailenin yoksulluk çekmemesini ve geçimlerini sağlayabilmesini de sağlayan en önemli faktördür. Nitekim Covid-19 salgını sırasında dünyada milyonlarca gurbetçi işçi işini kaybettiğinden bu işçilerin ülkelerine gönderdikleri dövizler ciddi biçimde azalınca, yoksulluk da artmıştı. Ancak özellikle de Covid-19 salgını bittikten sonra, 2021 yılında, dünyada işçi dövizlerinde yüzde 7’nin üzerinde bir artış oldu.”
“Türkiye’de ise durum biraz farklı” diyen Prof. Dr. Durmuş, 2008’den bu yana gelen işçi dövizi gidenin gerisinde kaldığını öne sürerek şöyle devam ediyor: “Öyle ki AKP’nin iktidar olduğu yıl olan 2002’de ülkeye gelen işçi dövizlerinin tutarı 1,94 milyar dolar iken, 2022’ye gelindiğinde bu tutar neredeyse yüzde 80 oranında azalarak 694 milyon dolara kadar geriledi ve ilk kez geçen yıl çıkışlar girişlerden fazla oldu. AKP döneminde yurtdışına çıkan işçi dövizleri ise 7 kat arttı. Bu durum yurt dışında, özellikle de Avrupa’da yaşayan ve büyük çoğunluğu AKP-MHP iktidarına oy veren “milliyetçi-mukaddesatçı” olarak tabir edilen işçilerin, konu dövizlerini ülkelerine getirmek ve tasarruflarını ülkelerinde yapmak olduğunda iktidara aynı ölçüde güvenmediklerini, hatta bu güvenin giderek azalmakta olduğunu gösteriyor.” Haliyle giden işçi dövizlerinin gelenin üstüne çıkması da Türkiye’nin yoksullaşmasına katkı sunuyor.
Türkiye’de sermaye yurtdışına kaçarken, yurtdışında çalışan yurttaşların da yurda döviz gönderimini azaltması sürpriz değil hani. “İşçi dövizleri”nin Türkiye’ye çekilmesi konusunda ne yazık ki bir strateji yaratılamadı. Yıllar önce Türkiye’den gelen siyasilerin dert dinleme toplantısında ilk soruyu soran iş dünyası derneklerinden birinin başkanı “Paramızı devlet güvencesinde ve devletin gösterdiği kanallara yatırmak istiyoruz” dediğinde şaşırmış, “Toplumun eğitimden kültüre seçme seçilme hakkından vizeye pek çok derdi varken densizin sorduğuna bak!” diye hayıflanmıştım. Hani bu gözlemimi “Yurtdışı dövizleri oldu bitti gündeme getirildi getirilmesine de Türkiye’deki hükümetler hiç mi hiç ilgilenmedi” demek için yazıyorum.
Prof. Dr. Mustafa Durmuş’un vurguladığı gibi yurda gönderimi artırılması gereken işçi dövizi, günümüzde ekonomiye güven endekine doğru orantılı olarak giderek azalıyor. Ben de bu saptamalara bir katkı sunmak istiyorum. Yurtdışındaki “gurbetçi işçiler” artık “gurbetçi” değil hatta “işçi” bile değil. Yurtdışında ezici çoğunluk artık ikinci, üçüncü ve dördüncü kuşaktan olup ellerinizi öper. Toplumda 2000’lerde fizik gücünü kullanan mavi yakalıların oranı da oldukça düştü ve “Eninde sonunda memlekete döneriz” deyü “Köye akıllı uslu bir ev yaptıralım” diyenler yok denecek kadar azaldı. Azalmasının bir nedeni de birinci kuşağın bu görevi yapıp doyuma ulaştırması denilebilir. TC Merkez Bankası “işçi dövizi” diye tanımlasa da, doğrusu “yurtdışı vatandaş dövizi” olmalı.
Bana göre “işçi dövizleri”nin düşme grafiğinin bir diğer nedeni de internet teknolojisiyle yatırım araçlarının çeşitlenmesi ve kolaylaşması sayılır. Londra’da taksi şoförlerinin Bitcoin ve diğer kripto paralar konusundaki muhabbetlerini ağzı açık dinlemiştim. Ekonomide uzmanlığım var ama bizimkiler bu konuda beni sulu götürüp susuz getirecek bilgi ve birikimdeydi.
Sonuçta Türkiye ve Kuzey Kıbrıs artık bu dövizlerde geçmişte yaşadığı baharı hep arayacak. O densiz soruya geri dönersem, eğer hükümetler ciddiye alıp “Kur Korumalı Mevduat”ta olduğu gibi güvenceli yatırım araçları ya da kamu şirketlerinde avantajlı hisse sunumu yaparlarsa bir çekim alanı yaratalabilirler. Tabii kapitalizme akıl vermek gibi bir misyonum yok. Kişisel olarak da tasarruf ya da yatırım kavramlarına ne olanağım ne de ilgim oldu. Yurtdışındaki vatandaşların Türkiye’ye yatırım yapmasını, istihdam ve ülkenin sanayileşerek kalkınması adına isterim.
***
‘X’, neden İngilizce’deki en güçlü harf olabilir? BBC’de bu sorunun yanıtını aktaran habere göre Oxford İngilizce Sözlüğü’nde toplamda 308 bin kelime olmasına rağmen, yalnızca 366 kelime “x” harfiyle başlıyor. Bunlardan çok azı insanların kelime dağarcığında yer alıyor. “x” belki de İngilizce’nin en güçlü ve cazibeli harfi. X-Files, X-Factor, X-Men, X Jenerasyonu, X-ray, X-rated ve X gezegeni… bu harf popüler kültürde ve endüstrilerde bilinmeyen, geleceğe dair veya çarpıcı bir şeyi ifade etmek için bir kısaltma olarak kullanılıyor. Harfin şekli her şeyi simgeleyebilir. Aşktan (e-posta ve metinlerimizi imzalarken kullandığımız öpücükler) yokluğa, yasaklamaya ve hatta ölüme kadar (kafatası ve çapraz kemik gibi).
“Antik çağdan günümüze Harf Kökenleri: Alfabenin İcadı”) adlı kitabın yazarı Johanna Drucker “X, alfabede oldukça büyük bir saygınlığa sahip” diyor ve şöyle devam ediyor: “Düşündüğünüzde, kaç harf tek başına markalarda kullanılır? Çok değil.”