Dünyanın en pahalı havalimanı İstanbul’da desem yalan olmaz. Basına da yansıdığınca İstanbul Havalimanı’nda dışarda 5 TL’ye satılan küçük boy su 35 liraya, simit 35 lira, kaşarlı simit 110 lira, açma 70 lira, çay 50 liradan satılıyor. Soğuk içeceklerin ve kahvelerin fiyatı da yüksek. Vişne suyu 90, kola 90, soğuk çay 90, soğuk limonata, 78, latte 86, soğuk çikolata 117, Americano 78 liradan satılıyor. Filtre kahvenin fiyatı ise 80 liradan başlıyor.
Gazete Duvar’dan Ferhat Yaşar’ın haberine göre, fiyatların yüksek olması nedeniyle kafelerde oturmaktan kaçınan yolcular, uçuş saatlerini banklarda oturup beklemeyi tercih ediyor. Havaalanı içindeki büfelerde fiyatlar yazılmıyor. Fast food şirketleri İstanbul Havalimanı için ayrı bir fiyat politikası uyguluyor. Çalışanlar, buradaki fiyatların diğer şubelerinden iki katından daha pahalı olduğunu söylüyor.
Bir zincir şubede hamburger menü fiyatları 350 liradan başlıyor, boyutuna göre 450 TL’ye kadar yükseliyor. Tavuk etinden yapılan burgerler de 305 ila 350 TL arasında satılıyor. Üç kişilik bir aile; birer su, birer menü hamburger aldığında yaklaşık 1100 lira ödeme yapmak zorunda kalıyor.
Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Genel Başkanı Aziz Koçal, “Kamu hizmeti veriliyor. Seyahat hizmeti veriliyor. Bu hizmetlerin biri de su hizmeti. Bunu dışardan da almıyorlar. İçerden su almak mecburiyetinde bırakıyorlar. İçerde de fiyatlar çok yüksek. Bir kartelleşme var. Rekabet Kurulu’nun devreye girmesi gerekiyor” diyor.
İstanbul’da havalimanlarının bir soygun yeri olduğunu yıllar önce yazmıştım. Hatta her yıl Londra’da düzenlenen Dünya Turizm Fuarı’nda dönemin turizm bakanına da sorunu aktarmıştım. Nafile…
Türkiye’den yurtdışına çıkarten pasaport kontrolunu geçtiğinizde gözalıcı vergisiz satış yapan mağazalarla (Duty Free) karşılaşırsınız. Unuttuğunuz hediyeleri (sözümona) hesaplı almak için son fırsattır. Bundan sonra demirkuşun midesinde gideceğiniz ülkeye uçacaksınız…
Her ne kadar ulusal içki olduğu tartışılsa da Duty Free’lerden genellikle rakı alırım. Garip ama vergisiz aldığınız rakıyı Londra’da vergili aldığınız “Black Label” viski fiyatına… Türkiye’deki havalimanlarında skandal sayılan uygulama ise özel şirketlerin işlettiği Duty Free’lerde satılan ürünler euro ile etiketleniyor. Kasada ödemeyi TL üzerinden yapacağınızı söylediğinizde kasıyerin istediği para kafanızdaki rakama uymayacaktır. Sorarsanız da görevli “Beyefendi euroyu önce TL’ye çeviriyoruz ve komisyon uyguluyoruz. Fark ondandır” diye yanıtlayacaktır.
Beni gerçekten kızdıran, Türkiye sınırları içinde TL harcarken “Kur Farkı” başlığıyla “komisyon” ödetmeleri… Ülke içinde tek yabancı toprağı sayılan tek yer büyükelçiliklerdir… Başkonsolosluklarda herhangi bir ödemede bulunmak gerekirse içinde yaşanılan ülke para birimi uygulanır. Türkiye sınırları içinde TL harcarken komisyon alınması hem yasal hem de etik değildir. Efendiler Türkiye’de TL harcayan tüketiciden hangi yasal dayanağa göre kur farkı alıyorsunuz?
İkinci bir konu da “Duty Free”, vergiden muaf mağaza demektir… Türkiye’de bakkalda 700 TL’ye satılan bir litrelik rakının vergi tutarı 2023’te 449,2042 liraya yükseltildi. Bunun anlamı havalimanlarında 1 litrelik rakıyı 250 TL’ye yani 7 ya da 8 sterline almanız gerekir. Ne yazık ki 21 ya da 22 euroya, 19 ya da 20 sterline yani bakkaldaki vergili fiyatına satılıyor.
Özetle hem fiyatlar kazık hem de eurolu satışta kur farkı diye komisyon alınıp vergi muafiyeti dürüstçe uygulanmıyor. Duty Free’deki bu uygulama göz göre göre bir soygundur… AB üyesi ülkelerdeki uluslararası havalimanlarında bile AB para birimi euro’dan önce kendi para birimleriyle alışveriş yapma şansı tanınır ve euro ödemek istediğinizde de komisyon ya da kur farkı ödemezsiniz. AB üyesi olmayan Türkiye’deki bu eurolu uygulama tamamen Duty Free mağazalarını işleten şirketlerin aç gözlülüğü ve devletin denetimsizliğidir. Oysa havalimanına gelen yolcular aptal değil. Özellikle yabancıların Türkiye’ye girişte bu kazık fiyatlarla karşılaşınca Türkiye imajı ve önyargısının ne olabileceğini siz tahmin edin.
Dostlar “ağlamayan çocuğa meme vermezler” misali bu soygunu havalimanı yetkililerine, Maliye Bakanlığı’na bölge milletvekillerine şikayet ederek engelleyebiliriz. Türkiye çobansız köy değildir. Bizim ses çıkarmadığımız süreçte soygun katmerlenerek sürecektir.
Sizlere 40 dereceyi bulan sıcaklıktaki Çanakkale’den sıcak selam ve muhabbetimle… “Londra’daki serinliğin kıymetini bilin” derim.