JİTEM-Hizbullah ittifakı!

YUSUF KARADAŞ / EVRENSEL – Bursaspor-Amedspor arasında 5 Mart’ta oynanan maçta Bursaspor tribünlerinde “faili meçhul” cinayetlerin ve “kayıpların” sembolü haline gelen “Beyaz Toros” ve ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım posterleri açılmış, Amedspor oyuncu ve taraftarları saldırıya uğramıştı. MHP Lideri Bahçeli, iki gün sonra partisinin Meclis grubu konuşmasında yapılanları “milli duruş” olarak sahiplenip saldırıları gerçekleştirenleri de selamlamıştı.

Bahçeli’nin bu konuşmasından 3 gün sonra Ankara 1’inci Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 19 sanıklı Ankara JİTEM davasında savcılık, bütün sanıklar için beraat istedi. Sanıklar arasında kim yoktu ki; Bursaspor tribünlerinde posteri açılan ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım, ‘Bin Operasyon’cu Mehmet Ağar, Eski Özel Harp Dairesi Özel Kuvvetler Komutanı Korkut Eken ve Eski Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Daire Başkanı İbrahim Şahin sanıklar arasındaydı. Behçet Cantürk, Savaş Buldan, Yusuf Ekinci, Ömer Lütfi Topal, Tarık Ümit gibi dönemin karanlık olaylarının aydınlatılması bakımından büyük önem taşıyan cinayetlerle ilgili yapılan yargılamada sanıklardan Ayhan Çarkın işledikleri cinayetleri itiraf ettiği halde 13 Aralık 2019’da tüm sanıklar için beraat kararı veren Ankara 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin bu kararı bozmasına rağmen bu kararında ısrar edeceğini gösteriyor.

Daha önce Diyarbakır, Batman, Mardin, Şırnak’ta işlenen cinayetlerle ilgili açılan Diyarbakır JİTEM davasında mahkeme görevsizlik kararı vermişti. Yine JİTEM ana davası ile birleştirilen Musa Anter davası, zaman aşımına uğratılmıştı.

Sedat Peker; Mehmet Ağar ve AKP milletvekili olan oğlu Tolga Ağar’la ve özel harpçi Korkut Eken’le ilgili birçok ciddi iddiada bulunduğu halde bu iddialarla ilgili hiçbir soruşturma açılmadı. Aksine Ağar ve Eken, Bahçeli’nin “dava arkadaşım” dediği Organize Suç Örgütü Lideri Alaattin Çakıcı ile bu iktidarın himayesinde birlikte poz verdiler.

Bir yanda iktidardan talimat alan yargı kurumlarının verdiği kararlar ve öte yandan yargılananların iktidar blokunda birleşmesi birbirini tamamlıyor. Karşımızdaki fotoğraf, karanlık yapılanmaları dağıtma ve ülkeyi demokratikleştirme iddiasıyla yola çıkan AKP-Erdoğan iktidarının bu karanlık örgütlenmelerin iktidarı haline geldiğini net biçimde ortaya koyuyor. Bu nedenle JİTEM’in işlediği suçların açığa çıkartılması amacıyla açılan davalarda verilen mahkeme kararları, bu karanlık suç örgütlerinin dağıtılması ve demokratikleşme talebine iktidar cephesinden verilmiş bir yanıt olarak da anlam kazanıyor.

Tarihin bir cilvesi olsa gerek, mahkemelerin iktidardan gelen talimatlarla JİTEM’cileri AK’ladıkları günlerde zamanında JİTEM tarafından kullanılan Hizbullah’ın devamcısı Hüda Par da cumhur ittifakına desteğini açıkladı.

Veli Küçük ve Arif Doğan ile birlikte JİTEM’in kurucularından Özel Harp Daire Başkanı Teoman Koman, ’90’lı yıllarda Hizbullah’ı “PKK’nın baskılarına karşı kendini koruyan, dini inançları kuvvetli vatandaşlar” olarak tanımlamıştı. Aynı dönemde Mehmet Ağar da “Faydalı olmaz” diyerek Hizbullah’a karşı operasyon yapılmasına karşı çıkmıştı. Hizbullah’a dokunulmuyordu, çünkü domuz bağlı işkenceleri ve işlediği cinayetleriyle IŞİD’in habercisi olan Hizbullah, Kürt ulusal demokratik mücadelesinin içinde yer alan aydınları, gazetecileri, sendikacıları hedef alıyor, halka korku salmaya çalışıyordu.

Devlet, Hizbullah’a ihtiyacı kalmayınca 2000’li yılların başında Hizbullah’a yönelik operasyonlar gerçekleştirdi. Hizbullahçılar işledikleri yüzlerce cinayeti itiraf ettiler. Ancak AKP-Erdoğan iktidarı, Kürt sorununda izlediği politikanın bir devamı olarak (Hizbullahçıları bu kez yasal platformda Kürt ulusal demokratik mücadelesinin karşısına çıkarmak üzere) 2011 sonunda işledikleri cinayetleri itiraf eden Hizbullahçıların büyük bölümünün salıverilmesini sağlayan bir yasal düzenleme yaptı. Ardından da 2013’te adı da Hizbullah’la aynı anlama gelen HÜDA PAR kuruldu. İktidar destekçisi medya, HÜDA PAR’ın kuruluşunu hararetle destekledi, her fırsatta HDP ve önceli partileri bitirecek güç olarak sahiplendi.

Daha önce bu köşede yayımlanan ‘Erdoğan’ın HÜDA PAR ile ittifak arayışı ne anlama geliyor?’ yazısında iktidarın, HÜDA PAR’la ittifakı üzerinden Kürt coğrafyasında yaptığı hesaplar üzerinde durulmuştu. Ancak burada şu kadarını söyleyelim: Yüz binlerce insanın oyuyla seçilen HDP’li belediye eş başkanlarını, milletvekillerini hapishanelere dolduran ve HDP’yi kapatmakla tehdit eden iktidar blokunun IŞİD-Taliban sentezi bir örgütün devamcılarına böylesine kucak açması, HDP ile ilgili iddiaların temelsiz olduğunu göstermekle kalmıyor, bu blokun gerçek yüzünü de gözler önüne seriyor.

Herhalde bu gelişmelerden iktidara karşı muhalefet bloku içinde yer almasına rağmen Kürt sorunu ve HDP’ye yaklaşım konusunda iktidarla aynı çizgide duran Akşener’in de çıkaracağı sonuçlar olsa gerek!

Öte yandan HÜDA PAR’la ilgili yaptıkları haberlerde bu partinin “İslami değerleri yeniden ihya etmek ve yaşanılır kılmak” adı altında savunduğu şeriat düzeni ve laiklik karşıtlığı yerine Kürtlerin ulusal taleplerini ve mücadelesini istismar etmek amacıyla programında yer verdiği kimi ulusal talepleri öne çıkaran Sözcü, Yeniçağ gibi ulusalcı-milliyetçi yayın organlarındaki akıl tutulmasını da es geçmemek gerekiyor.

Sadece JİTEM davalarında mahkemelerin ortaya koyduğu tutum ve HÜDA PAR’ın destek açıklaması bile, Erdoğan’ın iktidarını ayakta tutmak için hangi güçlere dayanmaya çalıştığını gösteriyor.

Cumhur ittifakı, bugün artık JİTEM-Hizbullah ittifakı haline gelmiş bulunuyor.

Sadece bu son iki gelişme bile, Erdoğan iktidarı ve onun Cumhur İttifakının kendi istikbali için her şeyi göze alıp ülkeyi nasıl tehlikeli bir noktaya sürüklediğini anlamak için yetiyor. Daha önemlisi bu gelişmeler, ülkenin karanlık geçmişiyle hesaplaşmak ve demokratik bir gelecek inşa etmek için bu iktidardan kurtulmanın ne kadar aciliyet ve önem kazandığını da ortaya koyuyor.

Ancak şunu da unutmamak gerekiyor: Muhalefet bloku içinde Akşener ve Davutoğlu gibi isimlerin varlığı, karanlıklarla hesaplaşmak ve demokratik bir düzen kurmak için halkın güvencesinin ancak kendi örgütlenmesi ve bu talepler üzerinden kararlı mücadelesi olduğu/olacağı konusunda da bizi uyarıyor.

2675000cookie-checkJİTEM-Hizbullah ittifakı!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.