Kanada açılımı (III)

Her ülkenin dağ gibi sorunları var.

Kanada’nın da dev gibi sorunları var.

Kime göre?

Burada yaşayan halka göre sorunlar diz boyu.

İnsan hakları ihlalleri ilk sırada.

İkinci sırada Afganistan’a gönderilen Kanadalı askerlerin sorunu. Amerika ve İngiltere’nin “kapsama alanında” yaşayan Kanada hükümeti şimdi salvo ateşi altında.

Bunun bir nedeni, Afganistan’a asker gönderilmesinin yanlış olduğunun muhalefet tarafından dile getirilmesi.

Diğer nedeni de, muhalefetin sözünü dinlemeyen hükümetin inadı.

Sonuçta, ölen Kanadalı erlerin cenaze törenleri ülke sorunlarında ilk sıraya yerleşmiş durumda…

Hangi kanalı açarsanız açın, haberlerde muhakkak bir Kanadalı asker için yapılan cenaze törenine rastlarsınız şu sıralar.

Herkes hükümete “asker göndermekle yanlış yaptın” tepkisini gösteriyor ama kimse sokağa çıkıp, bizdeki gibi “şehit kanları”üzerinden politika yapmıyor.

Ne asker hedef tahtasına konularak ağır eleştiriliyor, ne de “en büyük asker bizim asker” sloganlarının arkasına sığınıp gelecek seçimlere yatırım yapılıyor.

Asker konusu burada da ilk sırada.

Ama bizdeki gibi değil.

Hele askerin cumhuriyete “vesayet” konusunu akla getiren yok.

Sade vatandaşı çevirip “askeri vesayete ne dersiniz?” diye bir soru sorsanız “Siz aydan mi geldiniz” yanıtı almanız olası.

Kanadalı asker kışlasında.

Asker sadece ülke savunması ve uluslararası alanda var.

Daha çok Birleşmiş Milletlerin aldığı kararlara göre hareket ediyor.

Tabii bu kararları Kanada hükümeti meclisten geçiriyor.

Muhalefet de adam gibi muhalefet ediyor hükümete ve aldığı kararlara…

Ama “ana” veya “yavru” muhalefet bizdeki gibi kürsüye çıkıp “asker gönderirseniz vatana ihanet etmiş sayılırsınız” demiyor.

Demiyor çünkü “vatana ihanet” iddiası ayağa düşmemiş buralarda.

Zaten Kanada’da sokakta ne askere, ne jandarmaya, ne polise rastlamak mümkün değil.

Trafikte görevli polis araçları bile nadiren görülüyor.

Bir keresinde trafik polisleri ara sokaklardan birinde halkı uyarıyordu “Sağdan yürüyün, yoksa sağdaki damlardan düşmesi muhtemel buzlar sizi yaralayabilir” diye uyarıyordu.

Adamlar trafiğe-mirafiğe bakmıyorlar sadece, insanları her türlü riskten korumak için ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar.

Bizde olsa böyle bir şey, adamın kafası yarılsa ve hastanelik olsa “ Damın altından neden geçtin be adam. İyi ki kafana kiremit düşmemiş” diyen polisin azarı ile karşılaşmanız mümkün olabilir.

Yani…

(devamı var)

1627170cookie-checkKanada açılımı (III)

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.