Kayıp Aranıyor

Kayıp Aranıyor

( Nihavend bir Ankara II )

ben çocukken treleybuslara
( hani şu boynuzlu otobüsler )
özel insanlar biner zannederdim
daha özel yerlerde yaşayan
özel insanlar

Ankara’nın bir kenar mahallesinde yaşardık
bizim hatta işlemezdi treleybuslar
ve ne zaman boynuzu çıkmış bir treleybus görsem
bir hüzün sarardı çocuk beni
kolu kanadı kırılmış görünürdü bana
boynuzu çıkmış treleybuslar

ben çocukken Mabel sakızları vardı kocaman
üzerinde de saçlarını topuz yapmış zenci bir kadın
profilden
alır beni uzaklara götürürdü o kadın
egzotik uzaklara
ağzımda koca bir sakız
o topuz saçlı zenci kadın ve ben

tuğla gibiydi sabunlar o zaman
üzerinde de çapraz çatılmış kılıç gibi iki anahtar
asla çözemedim anlamını anahtarların
ve hiç sevmedim o tuğla sabunları
ilk kez Divriği hamamında yemiştim kafama bir tanesini
kadınlar günüydü hamamın
sabunu yiyince kafaya
kaldıramadım bir daha başımı havaya
o günden bir tek
hamamdan çıkana kadar gördüğüm yüzlerce çift
pespembe kadın topuğu
kalmış aklımda

biz çocukken
mahallemizin açık hava sinemasında
kötü yola düşen kadınları 40 tas suyla evinin kadını yapardı Aliye Rona
bütün babacan adamlar Hulusi Kentmen
kötü adamlar Erol Taş ve komik adamlar Sadri Alışık idi
sonra açıkhavaya Umut geldi
siyah beyaz
Yılmaz Güney’den öğrendik umudu biz
o yüzden kavruk kaldı böyle hep bir yanımız

ütülü bez mendil ve tarak taşırdı cebinde babam
mendiliyle burnumu siler
tarağıyla ‘’alabulus’’ saçımı tarardı sokağa çıkmadan
berberi tanırdı
aynayı görebilmem için bir tahta konurdu koltuğa
bacakta kısa pantolon
ayakta Sümerbank kundura
babamla ciddi konular konuşurken
sıkı sıkı bastırırdı eliyle kafama berber
canım yansa da ses çıkaramazdım
berberle babamın o önemli konuşmasını bölmektense
katlanırdım acıya

kanlı bitmişti
annemle gittiğim tek berber vakası
mezbahadan kaçmış bir boğa kovaladı bizi berber dönüşü
bütün Ankara’yı birbirine katmış
polis peşinde
biz kurtulduk boğadan
ama komşumuz ‘’ Zilli Şenay ’’ ı affetmedi boğa
kalçadan girip topal bıraktı Şenay’ı
zilli olduğu söylenirdi eteklerinin
çocuk çocuk çok zil aramıştım eteklerinde
o gün fırfırlı kırmızı bir etek giymişti Şenay
benim bulamadığım zilleri buldu boğa
sonra ?
sonra polisler gelip kurşunladı boğayı
kurşunlar sekiyordu sırtından
bir polis iyice yaklaşıp vurdu hayvanı anlından
beyni fışkırdı üzerine polisin
o kadar yakındı yani polis
devrildi oracığa zavallı boğa
ve biz mahallecek alkışladık kahraman polisi
gidip baktım yakından
gözgöze geldim ölü boğayla
kocaman dili dışarda
gözü açık gitmişti boğa
daha sonraları her Öküzgözü şarabı içtiğimde
andım kendini saygıyla

bütün meyve ağaçları hala Allah’ındı Ankara’da
dut kayısı badem
zencileri arap sanardık biz o zaman
ve Etlik Bağları Allah’ın ağaçlarıyla doluydu ben çocukken
işte tam o bağların ortasında
bizim hayaletli dediğimiz cumbalı bir evde
Allah’ın bütün ağaçlarına sahip çıkan
bir dudağı gökte bir dudağı yerde
böyle bir arap – zenci yaşardı
ve ben
hiç görmediğim karısını kıskanırdım adamın
emindim karısının o Mabel sakızlarının üstündeki
topuz saçlı zenci kadın olduğundan
daha bir sinir olurdum
bu yüzden adama
işin kötü tarafı
Ankara’nın en lezzetli karadut veren ağacı
bu adamın evinin tam önündeydi
ve bayılırdım ben karaduta

gençliğimin Dışkapı meydanında
kafasında bir milli piyangocu şapkasıyla
trafiği yöneten bir zenci vardı
12 Eylül’de askerler vurmuş
yanlışlıkla dediler

kocasıydı o
Mabel sakızlarının üzerinde ki kadının
vurulansa çocukluğum

duydum ki
o sakız hala varmış
kadın nerede acaba ?

Hrant hala o kaldırımda yatıyor ve biz kaldıramadık onu hala.

667530cookie-checkKayıp Aranıyor

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.