Kıble belli…

Bütün dilleri, lisanları hallettik sıra Osmanlıca’ya gelmiş meğer.
Bundan böyle Osmanlıca Orta Öğretimde ders olarak okutulacak.
Tabii yasa çıkınca..

Türkçeyi çözdük.
Kürtçeyi çözmek üzereyiz.
Sıra Osmanlıca’da…

Bakın, geneli kastetmiyorum, çoğunluk nüfus henüz “ortalama” Türkçe’den habersiz.
Ya da kayıtsız.
Siz bana sosyal medya dahil, TV’ler ve gazetelerde “de” ve “da”yı doğru kullananların oranını söyler misiniz?
Zor.

Peki ilgi eki olan “ki” yi herkes doğru ve yerinde kullanabiliyor mu?
Kuşkuluyum.
Hem de çok.

Demem o ki henüz günlük hayatını 300 kelimeyle idare eden bir halk var karşımızda.
Bu halkın, sen-ben-o, yani hepimiz doğru ve tartışmasız Türkçeyi öğrenmek zorundayız.

Keza Kürtçe de öyle.
Kürtler bile Kürtçe’nin tek dil, tek lahçe olduğunu savunamıyorlar.
Lehçeler yüzünden o kesimde de kafalar karışık.
Yarın “hadi okullarda Kürtçe eğitim serbest” dense inanın, Kürtçe ders verecek öğretmen bulmak öyle kolaylıkla mümkün olmaz.

Neyse, konumuz Osmanlıca…
Bana göre Osmanlı’ca “ölü dil”ler arasında kalsın.
Öğrenmek isteyen öğrensin.
Seçmeli derse bile izin verilmesi abes.
Meraklısı varsa gider üniversitede araştırmacılıkla başlar işe ve Osmanlıcayı öğrendiği gibi meraklı olanlara da öğretir.
Osmanlıca’nın en çok yaradığı, ihtiyac duyulduğu alan Teoloji değil mi?
Buyrun İmam Hatip Liselerinde zaten zorunlu ders.
Yeteri kadar Osmanlıca bilen insan orada nasılsa yetişiyor.
Zorlama neden?

Yani “Mezar taşındaki Osmanlıca yazıyı okuyamayan bir nesil yetiştirdik” gerekçesibence tartışmaya açık bir öneri bile değil.
Mezar taşlarını okumak için Osmanlıca bilmek de şart değil.
Mezar taşlarına yazılması gereken isim zaten Türkçe.
İsim soyad dışında, eğer Osmanlıca mezar taşı yazdıran varsa, bırakalım da o yazıları yazdıranlar okusun.
Mezar taşına, rahmetlinin vasiyetini Osmanlıca yazdıran biri çıkmayacağına göre…
Sade vatandaşın Osmanlıcayla ne ilgisi olabilir ki?
Öyle merakı filan da yok.

Galiba eğitimciler, Milli Eğitim Şurası’nda kendilerine yeni işler arıyor olmalılar
Ama bu geriye gidiş arayışını sürdürenler, bu konuda arkaik öneri getirenler galiba beyinlerdeki “nöron” eksikliğinden mustaripler.
Beyinlerimizdeki nöronlar yaşlandıkça doğal olarak azalır.
Azalınca, derin ve doğru düşünme, mantıklı analiz ve yaratıcılık da azalıyor olmalı.

Galiba bu durumda kafalar geriye doğru çalışıyor olmalı…
Çok fazla değil (!)
Sadece 750 yıl kadar geriye…

Son 10 yıldır yazıp çizip, çırpınıyoruz:
“Bunlar da Batıya doğru yol alan medeniyet gemisinde, doğu yönüne doğru koşabilirler”
Son yıllardaki uygulama ve kararlara bakın.
Ayniyle vaki.

1630140cookie-checkKıble belli…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.