Kıblesi Obama olunca

Avusturya’nın haftalık yayınlanan ciddi haber dergilerinden olan Profil, Eylül ayı son sayısının sayfalarını Türkiye, daha doğrusu Tayyip ve AKP övgülerine ayırdı. Bu güne kadar Türkiye konusunda hep olumsuz haber ve yorumlara yer veren Profil Dergisi’nin bu haberi “düğün değil seyran değil…” dedirtti.
“Gerçek olmaması gereken beş gerçeklik” başlıklı makalede, “Türkiye’nin yükselişi AB’nin anti propagandasına yakışmıyor” alt başlığı ile verildikten sonra,“Türkiye’nin yükselişi AB tarafından özellikle görmezlikten geliniyor” deniliyordu.
Yazının giriş bölümünde “Biz sırtımızı dönerken, Türkiye önlenemez yükselişine devam ediyor” tespiti dikkat çekiciydi.
Türkiye’nin “parlayan yıldız olduğu tespit edilirken „Arap Baharı“ndaki Türkiye’nin tutumu unutulmuyordu. Türkiye’deki gelişmelerden habersiz oldukları anlaşılan yazarlar, Tayyip Erdoğan’ın AKP Türkiye’sini “Arap ülkelerinin kendilerine örnek aldıkları çoğulcu ve laik bir ülke” olduğunun değerlendirmesini yapıyorlar.

Makalede Türkiye konusu “Beş gerçeklikte” toplanıyordu. Bu gerçeklerden ilki: “Türkiye’nin öneminin gittikçe arttığı” olduğu belirtiliyor. Türkiye’nin öneminin sürekli arttığı tespitini ise coğrafi, ekonomik, insan gücü veya Ortadoğu’da kendisine verilmiş görev gibi konularla değil, Obama ve Tayyip görüşmesi ile açıklanıyor. Kısaca Obama’ya ne kadar yakınsan, yıldızın o kadar parlamakta olduğu okunuyor yazıda. Bu konuda karşılaştırmalar yapılıyor.
İngiltere Başbakanı’nın Obama’dan bir randevu alabildiği, onunla yapılan bu görüşmenin İngiliz gazetesi „Daily Telegraph“da ancak kısa bir haber olabildiği yazıldığı belirtildi.
Obama ile görüşmek için Fransız Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’yi de sıraya girmiş, ancak fazla kendisine fazla vakit ayrılmamış olduğu belirtildi. Obama!nın Avrupa’nın diğer devlet adamlarıyla da herhangi bir görüşme planlamadığı belirtilirken, Avusturya Başbakanının sadece bir yemek sırasında Obama ile aynı fotoğraf karesine girme çabaları Avusturya gazeteleri tarafından dalgaya alındığı makalede özellikle belirtildi.

Sıra Tayyip Erdoğan’a gelince sanki “İşte orada dur” diyor makale yazarları. Obama, Tayyip Erdoğan için saat 15.30’dan akşama kadar vakit ayırmış ve bu sürede herhangi başka bir randevusu olmamış. Makalede yazarlar, Nicolas Sarkozy’nin “Avrupalı bile değiller dediği Tayyip Erdoğan Obama’nın yanında bütün Avrupalı devlet adamlarından daha fazla ilgi görmüş olması Türkiye’nin öneminin arttığının kanıtıdır” diyorlardı.
“Türkiye Amerika’ya yol olmuş” tespitinden sonra “Libya, Mısır ve Tunus’da NATO her zamankinden daha fazla önem kazanmıştır, bu önemde de Türkiye’nin payı esastır” denilerek, Türkiye’nin öneminin nedenleri sıralanıyor.
Kıbrıs’ın değilse de, Filistin’in devlet olarak tanınması için çalışırken, İsrail ile Marmara Gemisi’nden dolayı da diplomatik ilişkilerin bozulması makalede, Tayyip Erdoğan Türkiye’sinin öneminin artmasına kanıt olarak belirtilmektedir.

Makalede ikinci olarak AB’nin Türkiye’ye kötü davranması eleştirilirken, dördüncü gerçeklikte ise “Türkiye’nin aslında Avrupa Birliği’ne hiç de ihtiyacı olmadığı”tespiti yapılıyor.
Üçüncü gerçeklik olarak ise Avrupa’da Türkiye’nin imajının yanlış bilindiği yazılırken, Tayyip Erdoğan’ın Mısır’da yapmış olduğu “Laik bir ülkenin Müslüman başbakanı olduğu”açıklaması ile Türkiye resminin doğru anlaşılmasının üzerinde duruluyor. Burada Tayyip Erdoğan için Avrupalı tutucu politikacıların “İslamcı” değerlendirmesinin yanlışlığına vurgu yapılıyor. Bu konuda da derginin yazarları Hollandalı siyasetçi Joost Lagendijk’in „Erdoğan’a her türlü suçlama yapılabilir, ancak İslamcı denilemez” sözlerini kanıt gösteriyor. Tayyip Erdoğan hükümetinin başarısıymış gibi, bir de Türk üniversitelerinin Avusturya üniversiteleri ile karşılaştırılması yapılırken, makalede Türkiye’de kadınların yönetim kurullarındaki oranının yüksekliğine vurgu yapılıyor. Derginin internet sayfasında bazı yorumcular makaleyi, bir reklam yazısı olarak kaleme alınmış bir yazı olarak değerlendirirken, makalede “Müslüman Türkiye ile Hıristiyan Avrupa eninde sonunda birbirlerini bulacaklardır” deniliyor.
Derginin bu övgü dolu, reklamvari yazısını okuduğumuzda 1995 yılında Türkiye’yi tek taraflı olarak Gümrük Birliği kapısına bağlattıran, Avusturya gazeteleri tarafından aynı hararetle övülen Tansu Çiller hakkında yapılan yayınları hatırlattı okuyucuya.2011 yılındaki bu övgüler, Türkiye Tanıtma Fonu’ndan karşılanan reklam yazısı değilse, o zamanlar Tansu Çiller’i meclis kürsüsünden eleştiren Abdullah Gül’ün arkadaşı Tayyip Erdoğan’a nasip oldu.
Akşam sabah Avusturya’da yaşayan Türklerin aleyhinde ırkçılığa varan haber ve yorum yazan gazetecilerin meslektaşları, Tayyip Erdoğan veya Tansu Çiller’i neden överler diye düşünürken, Avusturyalı sosyal politikacı bir arkadaşımın Türkiye’den döndükten sonraki konuşmamızda bir ifadesini hatırlattı. “AKP ve Tayyip bizim için çok önemlidir, Türkiye’de Avrupalı ve Avusturyalı işletme sahipleri çok para kazanıyorlar” sözlerinden sonra “Türk işçileri de kazanıyorlar mı” soruma “orası beni ilgilendirmiyor” diye cevap vermişti.
[email protected]

1598500cookie-checkKıblesi Obama olunca

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.