KKTC Sendikacılığında Türkiye Düşmanlığı Gölgesi Heil Sendika !

Tarihin değişik dönemlerinde ve değişik mekânlarda traji-komik olaylar yaşandı ve yaşanmaya da devam ediyor. Almanya’da faşist bir partinin kendisine nasyonal sosyalist ismini vermesi de bunlardan birisiydi. Kendisine “sosyalist” ismini vermesi, Alman Nasyonal Sosyalist Partisi’nin faşist, ırkçı ve insanlık düşmanı düşünceleri seslendirmesini engelleyemedi. Ne yazık ki, tarihten bunun gibi birçok örnek göstermek mümkün.

Bugünkü yazım, insanlığın lanetlediği faşist Alman lidere Yaşa Hitler! (Heil Hitler!) diye haykıran insanlık düşmanı ırkçı ve faşist ideolojiyle ilgili değil. Açıklamaya çalıştığım, 21. yüzyılda, insan hakları ve demokrasi çağında, sendika temsilcisi kimliğiyle televizyon ekranına çıkan bir kişinin söyleminin ne derece sorumsuz ve kabul edilemez olduğuyla ilgili olacak.

Geçenlerde bir KKTC televizyon ekranında sorumsuzca konuşan sendika temsilcisinin kimliğini açıklamak istemiyorum. Kişiler ya da kişiliklerle uğraşmak gibi bir niyetim asla olmadı. Kavgamız ve ilgi alanımız, düşüncelerle ilgilidir. Ne var ki, kamuda örgütlü bir sendikanın temsilcisinin televizyon ekranlarında söyledikleri karşısında ürkmemek, kızmamak, tepki duymamak ve isyan etmemek mümkün değil.

KKTC’de kamuda örgütlü bir sendikanın temsilcisi, televizyon ekranında sabah programlarından birisinde sunucuyla söyleşi yaparken öyle sözler ediyor ki, sendikacılığın düştüğü durum açısından üzülmemek elde değil. Sunucunun da bu çağ dışı düşünceleri suskunlukla izlemesi, bir başka yazının konusu olabilir.

Sendika temsilcisine göre, KKTC’ye Türkiye’den gelen işçilerin ülkeye getirdiği sosyal, kültürel ve ekonomik yıkımların (!) bedelini toplum ödemek zorunda değilmiş. Yazdıklarımı çarpıtmıyorum, hatta yumuşatarak yazdığıma emin olabilirsiniz.

Sendikacımıza göre, Türkiye’den ülkeye çalışmak için gelenlerin topluma uyum sağlamadan ailelerini, eşlerini ve çocuklarını ülkeye getirmeleri doğru değilmiş. Zat-ı muhtereme göre; çalışma izniyle ülkeye gelenlerin, ülkenin sosyal, kültürel ve ekonomik yapısında yarattığı yıkımın (!) hesabını ödemek zorunda değilmişiz.

Çalışma izniyle KKTC’ye gelen Türkiye kökenli kardeşlerimizin ailelerinin eğitim, sağlık ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamak zorunda olduğumuz için ülkede ekonomik sorunlar ortaya çıkıyormuş. Ülkemize çalışmaya gelenler, ailelerini, çocuklarını ülkeye izinsiz, hesapsız kitapsız olarak getirememeliymişler.

Hitler’in mezarından çıkarak tebrik etmek isteyeceğine emin olduğum bu anlayış, bir sendika temsilcisinin ağzından çıkıyor. Irk, din, siyasi görüş ve cinsiyet ayrımı yapmaksızın emekçilerin hak ve çıkarlarını korumakla sorumlu bir sendikanın temsilcisi (en üst düzeydeki temsilcisi elbette), yabancı (Türkiye vatandaşı) işçilerin ülkeye gelmesinden şikâyetçiymiş. Kıbrıs Türklerinin ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel olarak yok edilmeye çalışılmasının (!) sorumlusu olarak yabancı (!) işçileri gören bir sendikacı (!) anlayışıyla karşı karşıyayız. Aklınıza mukayyet olunuz!

Böyle sendikacılık olur mu? Böyle emekçi hakları korumak olur mu? Böyle insanlık olur mu?

İnsan hakları, demokrasi, eşitlik, özgürlük ve bunun gibi birçok evrensel değere uzak olan ayrımcı ve ırkçı yaklaşımlar karşısında KKTC’de gerçek sendikacılığın ayağa kalkması gerekiyor. İnsanlığın ayağa kalkması gerekiyor. Eğer bunları yapmazsak, bir süre sonra bu çağdışı anlayışın “Heil Sendika!” diye Lefkoşa sokaklarında Türkiyeli işçi avına çıkmasını göreceğimiz günler yakındır. KKTC’yi ve dünyayı çağdışı ayrımcılık ve ırkçılık söyleminin etkisinden kurtarmak için Haydi Göreve!

Heil İnsan Hakları!

671880cookie-checkKKTC Sendikacılığında Türkiye Düşmanlığı Gölgesi Heil Sendika !

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.