Güner'in açıklaması aynen şöyle:
"20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nın 34üncü yıldönümünde Kıbrıs Türkü’nün yaşam hakkı ve özgür egemenliği için canlarını feda eden TSK mensupları ve Mukavemetçi Kıbrıs Türk’lerinin aziz hatıraları önünde bir kez daha saygıyla eğilirken,Türkiye’deki Ergenekon yalanı tutuklamalarının dezenformasyon dumanı içerisinde KKTC’nin yokoluşuna ve Kıbrıs Türk Halkının bir azınlık konumuna sürüklenişine dikkat çekmek istiyoruz.
Britanya Başbakanı Gordon Brown’un Güney Kıbrıs Cumhurbaşkanı Hristofiyas ile Londra’daki buluşmasında Britanya hükümetinin “Tek Kıbrıs Vatandaşlığı” ilkesini kabul ettiğini açıklamasınının ardından, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ve Hristofiyas 1 Temmuz tarihinde “tek devlet, tek egemenlik ve tek vatandaşlık” konularında prensipte anlaştıklarını açıkladılar. Ardından Türkiye Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Talat’ın arkasında olduklarını ve Kıbrıs görüşmelerinde her türlü yetkinin verildiğini açıkladı. Ortada tespit edilmesi gereken bir gerçek var: Hristofiyas Kıbrıs’ın bütünü adına ettiği cumhurbaşkanlığı yeminine sadık hareket ediyor. Aynı şekilde Yunanistan Hükümeti 18 yıldır Makedonya’da, 34 yıldır Kıbrıs’ta ve 72 yıldır Ege karasularında tutarlı bir politika izliyor. Türkiye ve KKTC cephesinde ise Mehmet Ali Talat egemen KKTC için ettiği cumhurbaşkanlığı yeminini çiğnemektedirler. Türkiye önce Kıbrıs ve daha sonra da Irak dış politikalarını kaybetmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Talat’a yetki verirken (devletler arasında yetki devri söz konusu olamaz) Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlük yetkisini değil, ABD’nin BOP yetkisini vermektedir. AB kapısında bağlanan Türkiye, KKTC’nin AB ve ABD tarafından yokedilmesine onay vermiştir. Kıbrıs Türkü’nün self determinasyon hakkının güvencesi olan Türkiye’nin fiili garantörlük hakları AKP hükümeti tarafından teslim edilmektedir. Türk hariciyesi buna izin veremez.
Ergenekon yalanı ile TSK üzerinde kurulan kumpasta, TSK’nın Irak ve Kıbrıs’taki kırmızı çizgilerini zorlayan ABD’nin Avrupa ve Asya’dan sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Daniel Fried Kıbrıs ziyaretinde “ABD olarak iki kesimli, iki toplumlu, tek millet, tek vatandaşlık ve bölünmemiş bir ülke görmek istiyoruz.”demiştir.
Hatırlatmak istiyoruz: 1970’lerin başlarında Soğuk Savaş döneminde Sovyetlerin Akdeniz’e inmesini önlemek adına Yunanistan’daki faşist Albaylar Cuntası’na kim destek verdiyse ve Kıbrıs’taki faşist EOKA-B’yi Kıbrıs Türkü’nün üzerine etnik temizlik adına kim sürdüyse ve Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasını çiğneyenlere kim yeşil ışık yaktıysa, Kıbrıs’ın bölünmesinden onlar sorumludur. Zamanın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti yanlızca garantörlük anlaşmasının gereğini yerine getirmiştir. Bu sayede 34 yıldır adada barış vardır."
