Ben onurlu duruşa ve “vefa” kelimesine değer veren bir politikacıyım.
Dün bir TV programında CTP’nin bugünkü “karizma sorunlu” başkanı hakkımda çirkin açıklamalarda bulunmuş.
Ayıptır!
İlk önce “o zaman neler olduğunu bir öğrenip” konuşmalı insan!
“Neymiş bana CTP kucak açmışmış ve ben CTP’yi kullanmışım” tarzında laflar etmiş. Lafa bak! Bana bunu aktaran dostum “utanıp tv’da kanal değiştirdiğini” söyledi.
Eğer doğruysa gerçekten “terbiyesizlik” bu yapılan.
Çok sayıda CTP’li dostu olan biri olarak üzüldüm partilerinin başkanının hakkımda söylediği “gerçek dışı laflara”.
Ben bu adaya geldiğimde CTP iktidardaydı. Benim “CTP’ye falan ihtiyacım da yoktu.” Bu adada politika ile ilişkim “gel bize destek ol” dendiği için başladı!
CTP değil ben CTP’ye kucak açtım. Çünkü bu ülkenin uğradığı haksızlıklara karşı tavır almanın doğru olduğuna inanıyordum.
CTP’nin bana ne “maddi ne de manevi” bir hayrını gördüm. Beklemedim de!
Erkekse çıksın bir desin “Ozan Ceyhun sayemizde şu kadar kazandı, etti” ya da “biz ona şu kadar para verdik” diye. Ama ben “çok şey anlatabilirim”.
Ben ve arkadaşlarım ise CTP’ye hem maddi hem de manevi çok destek verdik.
İnsan da “vefa” olsa bana yönelik “bilip, bilmeden konuşmaz”.
Madem CTP’nin Başkanı’sın ve kulaktan dolma bir şeyler duydun “git ilk önce Mehmet Ali Talat’a ya da Ferdi Sabit Soyer’e” bir sor bakalım, “CTP’nin ikitidarda olduğu dönemde Ozan Ceyhun’a mı kucak açılmış yoksa Ozan Ceyhun aracılığıyla KKTC için iyi işler mi yapılmış?”, bir öğren önce.
O dönemde Dom Otel de dahil Ercan Havaalanı ve diğer konularda tüm benim başımı ağrıtan işler hangi amaçla ve kimlerin önerileri ile gündeme gelmiş?
O dönemde benimle KKTC’ye destek olması amacıyla bu adaya gelen bir çok Alman sosyaldemokrat bugün adanın ismini bile duymak istemiyorsa, sormak lazım neden diye!
Ben efendilik ettim sustum şimdiye kadar!
Sağda solda hakımda bilip bilmeden “yok CTP’liydi de döndü” tarzı palavraları duyduğumda da “delikanlılık bende kalsın” deyip sustum.
Ama dün söylenenler bana aktarıldığında “ayıptır, utanır insan” diye düşündüm.
“Bana kucak açanlar” için nerde ne kadar kaç para harcadığımızı mı anlatmam gerekiyor bu “iğrenç çamur atmaların” sona ermesi için. Sadece yol ve otel masrafları için para harcamadığımızı mı anlatmam gerekiyor?
Hangi bahanelerle devlete hizmet ediyoruz sanarak kimleri nerelerde gezdirirken kandırıldığımızı mı anlatmam gerekiyor?
Siz “Ozan Ceyhun’a kucak açmadınız, açamazsınız da” ama “Ozan Ceyhun sizler için çok para harcadı” diyerek susuyorum şimdi.
Gelelim bu bana atılan “çamurlara neden olan” asıl soruna.
Türkiye Cumhuriyeti’nin AB Bakanı Egemen Bağış “Biz KKTC’yi Türkiye bağlıyacağız” diye bir görüş A ÇIK LA MA DI!
Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs’ı Türkiye’ye bağlamak tarzı bir PO Lİ Tİ KA SI YOK!
Ancak günlerdir olmayan bir politika ve söylenmeyen bir iddia üzerine köy ya da kasaba politkası yapan bazı “ÇAP SIZ PO Lİ Tİ KA CI LAR” var.
Onları anlıyorum. Muhalefet yapamıyorlar. Kamuoyu yoklamalarında başarısızlar. Karizmaları olmadığından kendi partilerinin üyeleri nezdinde bile sorunlular.
Onlar için böyle suni bir sorun yaratmak iyi bir fırsat oldu.
Dün Recep Tayyip Erdoğan bu açıdan “bulunmaz bir nimet” oldu.
Ardından Cemil Çiçek aynı şekilde “Kıbrıslı Türklerin Düşmanı” diye lanse edildi.
Şimdi de “Egemen Bağış” “öcü” olarak sunulmakta.
Ülkede onca sorun varken suni bir soruna sarılmak sonuçta bunu yapanların acizliğini belgelemekte.
Muhalefet yapmak yerine “Egemen Bağış’ın demediğine karşı kamuoyu yaratmak” yapılan.
Ayrıca “nasıl iktidara talip politikacı olunur eğer TC’nin bir bakanı ile telefonda görüşebilmekten yoksun ona karşı basın bildirileri yazılarak?” onu da çok merak ediyorum.
