‘Kültür turizmine önem vermeliyiz’

Öztek, Açık Gazete ve Turizm Gazetesi’nin adına Faruk Eskioğlu’nun sorularını şöyle yanıtladı:


– 2007 sezonu nasıldı?
– 2005’te 20,5 milyon ile zirve yapan yabancı turist girişinin, 2006’da 19,3 milyona inmesine karşın, 2007’de 23,3 milyona yükselmesi sevindirici. Tabii ki turist sayısından çok, ne kadar gelir elde ettiğimiz, kişi başına düşen gelirin ne olduğu önemli. 2007’de kişi başı gelirin geçen yıllara göre düştüğünü görüyoruz. Kişi başı geliri artırabilmek için, kitle turizminden, kültür turizmine doğru yatırım yapmak gerekmektedir. Kültür turizminde turistler daha fazla para harcamaktalar. İstanbul, Kültür ve Kongre Turizmi sayesinde bu konuda daha şanslı ama diğer destinasyonlarda da kültür turizmine önem vermeli, yatırım yapmalıyız.


2006 yılında yüzdesel oran olarak düşen Avrupa, 2007’de ortalama 2 puan daha geriledi. Ancak o arada Rus, Ukrayna, Gürcistan gibi yeni pazarlar gelişmeye başladı.



 
Yukarıdaki tabloya baktığımızda, 2007 turist trafiğinin ortaya çıkardığı ana eğilim, Avrupa pazarının gerilemesi. Toplam Avrupa’nın turist girişleri içindeki payı 2006’da yüzde 64 iken, 2007’de yüzde 62’ye inmiş. Buna karşılık kısa adı BDT olan Bağımsız Devletler topluluğu’nun 2006’da yüzde 19 olan payı 2007’de yüzde 20 olmuş. BDT’nin payı artıyor.


– İç ve dış turizm dengesinde oransal bir değişim söz konu muydu?
– Türkiye’de son yıllarda iç pazar gelişme gösterdi. Bunda Erken rezervasyon, Her şey dahil sistemi, Taksitle ödeme kolaylıkları, Kampanyalar etkili oldu. Türkiye’nin iç pazar payı yüzde 35, yıllık ciro 7 milyar dolar oldu.


– Yeni sezon öngörüleri neler?
– 2008 yılında Avrupa pazarında bir büyüme olacağını düşünüyorum. Geçmiş yıllarda başlayan Rus pazarının yoğun ilgisi karşısında Avrupa’lılar kendini biraz geri çekmişti ancak bu sene görülüyor ki Avrupalı’lar daha hızlı davranacak ve erken rezervasyonlarla tatil programlarını netleştirecekler.


Geçen Aralık ayında, 2008 yılında Avrupalı’larda gözle görülür bir artış olacağını yapılan bazı sohbetlerde belirtmiştim. Şubat ayında, Mayıs ayı rezervasyonlarımıza bakıyoruz, Martı Otellerimiz yüzde 40-50 civarında, şimdiden Avrupalı’ların rezervasyonlarıyla dolmuş durumda. Bu da birkaç aya kadar otellerimizin Mayıs ayında bile neredeyse tamamen dolacağının sinyalini veriyor ki bu bizi tüm ekipçe heyecanlandırıyor.


2008 için başka bir gelişme ise ilk destinasyonu Antalya olan Rusların Marmaris bölgesine ilgisi geçen yıla oranla biraz daha artmış durumda. Bir de E-Business (internet) her geçen gün daha çok önem kazanıyor. Artık herkes en modern ve teknolojik sistemlerle bu işe yatırım yapıyor.


Oteller, acentalar, hatta tur operatörleri bile. Biz Martı Otelleri olarak 2008 yılında CRS sistemlerimizi, Web Engine’mizi, Call Center alt yapımızı tamamen değiştiriyoruz. Ayrıca önem vereceğimiz ve yatırım yapacağımız diğer konu ise Yield Management. Otellerimizde karlılığı artırmak için bu konuya ağırlık vereceğiz. Artık teknolojinin en iyisini kullananlar birkaç adım önde gidiyor.


Trend’leri ve teknolojiyi çok iyi takip etmek lazım. Hepimizin her zamanki gibi vurguladığı şekilde, eğer bizi etkileyebilecek ekonomik, doğal afet, terör gibi üzücü faktörlerle karşılaşmazsak, bu gelişmeler de bize Türkiye’nin artık daha çok talep gördüğünü işaret etmektedir.


Ben her zaman pozitif düşüncenin çok faydası olduğuna inanıyorum ve ülkemize güveniyorum. O kadar büyük güzelliklere sahip bir ülkeyiz ki, bu güzellik ne kadar akıllı davranırsak o kadar çabuk yayılır dünyaya, ne kadar yanlış yaparsak o kadar gecikiriz. Ama inandığım bir şey var ki güzel ve iyi olan her şey, ne olursa olsun bir gün kendini ispat eder… Türkiye de bunu bir gün yapacak, er ya da geç. Zamanı çabuklaştırmak ise; içinde yaşayan ‘Biz’lere bağlı…   


– Doların düşmesi turizmi nasıl etkiledi?
– Doların düşmesi turizmi karlılık anlamında çok etkiledi. Son yıllarda rekabet zam oranlarını çok aşağıya çekti, bir de buna dövizin düşmesi, enflasyon artışı ve maliyetlerin yükselişi eklenince elde kalan para küçüldü. Her geçen yıl otellerin karlılık oranları küçülüyor.


Aynı işi her sene daha az kazançla yapar duruma geliyorsunuz. Bu da biz otelcilerin, yatırımcıların ve otel sahiplerinin işini çok zorlaştırıyor. Ancak ben karşı tarafla anlaşma sağlayacağım zaman, mutlaka bunları masa üzerine yatırıp yabancı partnerlerimize anlatıyorum. Onların da bunu anlamaları gerekiyor. Eğer uğraşır bunu detaylı anlatırsanız, herkes anlıyor.


Bir anlaşmanın asla tek taraflı kazanç şeklinde imza altına alınmaması gerekir. İki taraf da kazanacak ki, iş birlikleri yıllarca sürebilsin. Önce bizler kendi ülke değerimizi, mülk değerimizi, ürün değerimizi, kalite değerimizi bileceğiz ki sonra diğerleri anlayabilsin. Kendinizin inanmadığı bir şeye başkaları hiç inanmaz. Bununla başa çıkmak için bir sürü yol var, yeter ki kafamıza koyalım. Birkaç örnek verebilirim. Zam oranlarınızı dolardaki düşme rasyolarını çalışarak belirleyebilir ve korkmazsınız, nedense bizim ülkemizde hep kaybedeceğim korkusu var.


Aslında korkacak bir şey yok. Yukarıda da anlatmaya çalıştığım gibi, öz güvenimiz ve öz saygımızdır asıl olan. Başka bir yöntem ise dolara karşın daha güçlü duran euro’nun tüm pazarlarda kullanılması. Biz Türkiye olduğumuz ve para birimimiz YTL olduğu için, istediğimiz döviz kurunu kullanabiliriz. Örneğin Ortadoğu veya Japon pazarının para birimleri kendi ülkelerinin belirlediği para birimi, bize ‘euro kullanmayın, biz usd vereceğiz’ diyebilirler mi? Veya Rus pazarı ‘illa usd olacak’ diyebilir mi? Avrupa Birliğine aday olma yolunda yürüyen bir ülkenin euro kullanması kadar doğal bir şey olamaz. Ama herkes korkuyor, nasıl yaparız, nasıl kabul ettiririz diye yaklaşıyor.


Bu örnekte de yine karşımıza kendimize, ülkemize ve ürünümüze duyduğumuz öz güven sorgulaması çıkıyor. Sağlam durmalıyız, kararlı olmalıyız ve inandıklarımızı yapmaktan çekinmemeliyiz. Ama bunu uygulamayı başarmış işletmeler, çoktan bu sorunları aştılar. Amerikan kökenli çok büyük uluslar arası şirketler bile para birimi olarak dolar kullanırken, euro’nun karlılığı karşısında şirket politikasını değiştirmek zorunda kaldılar.


Bundan 5 yıl önce euro fiyat talep eden müşterilerine euro fiyat veremezken, dünyadaki ekonomik trendler onları bu şirket politikasından vazgeçmek zorunda bıraktı, şimdi bu şirket Türkiye’de tercihen euro fiyat veriyor. Her şeyin bir çözüm ve çıkış yolu vardır. Dolar düştü diye hayıflanmaktansa, çarelerine bakmak gerekiyor diye düşünüyorum. Esas konuşmamız gerekenler bunlar.


– Hükümetin desteği söz konusu mu? KDV’nin düşmesi dişe dokunur bir destek miydi?
– Hükümetin destek olduğuna inanıyorum. Turizmde bu sene yeni bakanımız Sayın Ertuğrul Günay’ın da yenilikler getireceğine ve tanıtım için gereken çalışmaları yapacağına inanıyorum.


Turizm ülkemizin bu kadar önemli bir gelir sektörü iken,  hükümetin desteğini de büyütmesi gerekir. KDV konusu önemli bir adım oldu turizm sektörü için. Turizm, hizmet sektörü olduğundan ve insan kaynağına dayalı olduğundan, maliyetleri de o kadar yüksek ki, bu konudaki gelişmeler güzel bir teselli oldu. Olması gereken de buydu. Gerçi geçiş döneminde, sistemin uygulanması aşamasında bazı karışıklıklar da yaşanmıyor değil, ama zamanla hepsi oturacaktır.


Hükümet bir şey daha yapabilir. Güney Otelcilerinin çoğu yüksek maliyetler yüzünden kış aylarında otellerini kapatmak zorunda kalıyorlar. Aslında oteller kış için kafa kafaya gelecek bir balansa bile hazır. Bunun için hükümetimizin destek vermesine ihtiyaç var. Otellerin 12 ay boyunca hizmet vermesi ve personel çalıştırabilmesi için, hükümetin güney otellerine SSK ve stopaj vergilerinde indirim yapması, onların açık kalmasına, sektörde devamlılık arz eden iş imkanı sağlamasına, devlete de katma değer vergisinde daha çok yıllık gelir sağlamasına sebep olur.


Bu indirimler tesislerin zarar etmesini önleyecektir.  Bu dönemde işçi çalışmadığı takdirde, devletin SSK ve Stopaj geliri hiç olmayacak, oysa indirimli tarifeden de olsa Devlet yine bu gelirleri elde edecektir. Turizm sektörünün harekete geçirdiği 49 sektörde de istihdam ve gelir artışı ülkemize ekonomisine önemli katkı sağlayacaktır. 


FOTOĞRAF: Martı Hotels ve Marinas’ın Satış Direktörü Tuba Öztek


______________



TUBA ÖZTEK?


Öztek, Saint Benoit Fransız Lisesi ve Bilkent Turizm ve Otelcilik İşletmeciliği mezunu. İngilizce ve Fransıca’yı iyi derecede, Almanca’yı orta düzeyde biliyor.


Ceylan Inter-Continental’de 6 yıl boyunca Ön büro, Pazarlama ve Satış departmanlarında çesitli pozisyonlarda çalışarak en son Ziyafet ve Kongre Satış Müdürü olarak görev aldı.


Daha sonraki yıllarda Hilton Istanbul Grup Satış Müdürü ve Grand Cevahir Otel & Kongre Merkezi Satış ve Pazarlama Direktörü olarak görevini yürüttü.


2005 yılı başında, The Marmara Grubuna The Marmara Otelleri Satış Müdürü olarak geçiş yaptı. Daha sonra, The Marmara Hotels & Residences (satıştan sorumlu) İş Geliştirme Koordinatörlüğü görevini üstlendi.


2007 Kasım ayından beri, yeni yatırımlar üzerinde çalışmaya başlayan Martı Hotels & Marinas Grubunun Satış Direktörlüğü’nü yürütüyor.

1055490cookie-check‘Kültür turizmine önem vermeliyiz’

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.