Migros işçilerinin eylemi tartışma yarattı: ‘Mesele tamamen kimin yanında olduğunuzla ilgili’

‘Vergi rekortmeni avukat’ olarak tanına Gönenç Gürkaynak, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Linç korkusuyla kimse ‘konuları ayıralım, grev de gösteri de haktır, bu hak bireysel evde kullanılmaz, kullanana mevzuat uygulanırsa bunda evde oturanda kabahat bulunmaz’ demiyor. Polis müdahale ederse evi basılan Tuncay Özilhan mı kabahatli? Gözyaşına da hukuka da sahip çıkmalı” ifadelerini kullandı.

“MESELE TAMAMEN KİMİN YANINDA OLDUĞUNUZLA İLGİLİ”

Akademisyen Fatih Yaşlı, “Evin ‘basıldığını’ nereden çıkardınız tam olarak?” ifadeleriyle Gürkaynak’a yanıt verdi. Gürkaynak da bunun üzerine, “Bireysel özel konutunuz olan evden çıkamayacağınız hal yaratılırsa, buna gösteri hakkının kullanımı demek zor. Asayişin sağlanması için oturma odanıza kadar girilmesi aranmaz. Kabahati olan varsa, evinde ailesiyle taciz etmek bunun ifade ve bedellendirilme şekillerinden değildir” ifadelerini kullandı.

Yaşlı ise “işçilerin toplandıkları yer kamusal alan, özel mülk değil. Patronun evi de yüzlerce polis tarafından korunuyor zaten, tehdit falan yok. Kaldı ki amaç ses duyurmak, görünür olmak. Mesele tamamen kimin yanında olduğunuzla ilgili yani, soyut hukukla değil” diye Gürkaynak’a yanıt verdi.

“BAK KÜRTLERİN EVİNE BÖYLE GİRİLİYOR”

Gazeteci Ender Öndeş de, Gürkaynak’a, Cizre’den çekilen bir fotoğrafla yanıt verdi. Öndeş, şu ifadeleri kullandı:

“Bak Kürtlerin evine böyle giriliyor canım. Cizre burası. Nasıl? “Bireysel özel konut” gibi sanki değil mi?”

ALTIPARMAK: ASIL HUKUK ANLAYIŞLARININ SORGULANMASI LAZIM

Hukukçu Kerem Altıparmak da sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarla tartışmaya katkı sağladı. İşçilerin eylemini savunan Altıparmak, “Bu buz gibi bir toplantı ve örgütlenme hakkı kullanımıdır” dedi.

Altıparmak, şunları kaydetti:

“Tüm ülke tarafından tanınan bir patronun (T. Özilhan) zenginliğinin sembolü olan villasının önünde, zam vermediği işçilerinin yaptığı protesto eylemini “ev basma”, “konut dokunulmazlığı”nı ihlal gibi tanımlayamazsınız. Bu buz gibi bir toplantı ve örgütlenme hakkı kullanımıdır.

Büyük şirketlerin kendileri ve onun yöneticileri tıpkı politikacılar gibi hayatlarını toplumsal denetime açmış kabul edilirler ve başkalarından farklı olarak bu tür protestolara da hoşgörü göstermeleri beklenir. Polisin görevi de bu barışçıl hak kullanımına müdahale etmemektir.

Tuncay Özilhan herhangi bir kişi değil. Türkiye’nin en tanınan, bilinen iş insanlarından biri. Onu protesto edenler de kişisel bir mesele nedeniyle değil gayet kamuyu ilgilendiren bir konuda bu eylemi yapıyorlar. Şiddete başvurduklarına dair de hiçbir iddia ve delil yok.

Bu koşullarda asıl ‘efendim grev ayrı bu ayrı, herkes hukuka uysun’ diyenlerin hukuk anlayışlarının sorgulanması lazım. Hele ki hukukçu sıfatıyla bu ayrımı yapanların.”