Muğla’da köylüler tırların yolunu kesti!

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Muğla’da inşası süren çimento fabrikası için bölgeye getirilen dev kazanları taşıyan tırların yolunu kesen köylüler yolu kapatarak nöbet eylemine başladı…
Ormanlar, su kaynakları, zeytinlikler ve verimli tarım alanlarıyla dolu bölgenin üzerine kâbus gibi çöken çimento fabrikasına karşı yıllardır direnen halkın taleplerini hiçe sayan projeler Muğla’nın geleceğini karartıyor. Muğla’nın Yatağan ilçesine bağlı Deştin Mahallesi ile Menteşe ilçesine bağlı Bayır Mahallesi ortak sınırında olan Tekağaç mevkiinde inşa edilen çimento fabrikası, 95,33 dönüm kapalı, 7.656 dönüm de açık hammadde ocakları olmak üzere toplam 7.751 dönümden oluşan yaklaşık 1085 futbol sahası büyüklüğünde bir alanı kapsıyor.

HALK YILLARDIR ÇİMENTO FABRİKASINA KARŞI DİRENİYOR

Tamamı ormanlık alanda yapılmak istenen çimento fabrikasına karşı yöre halkı ve platformlar dava açtı. Yargı süreciyle birlikte projenin inşası da sürüyor. Proje kapsamında 13 adet kil ve kalker ocağı, bir beton santrali ve çimento fabrikası yapılmak isteniyor. Yerel halkın geçimini sağlayan Bayır Ovası, Kazan Göleti ve su kaynakları tehdit altında. Zeytincilik, arıcılık ve genel olarak hayvancılığı olumsuz etkileyecek olan projeyle ilgili yargı süreci devam ederken bölgeye dev kazanların getirilmesine halk tepkili.

ÇİMENTO FABRİKASINA MALZEME TAŞIYAN TIRLARIN ÖNÜNÜ KESTİLER

Önceki gün Menteşe ilçesine bağlı Bayır Mahallesi’nde çimento fabrikasına getirilen kazanları taşıyan tırların önünü keserek karayolunu kapatan köylüler bu alanda nöbete başladı. Topraklarını, sularını, ormanlarını ve yaşam alanlarını korumak isteyen köylülerin talebi, yargı süreci devam ederken çalışmaların durdurulması yönünde.

2020’DE EL DEĞİŞTİREN PROJEDE YARGI SÜRECİ DEVAM EDİYOR

MUÇEP Menteşe Meclisi Üyelerinden Mustafa Tuncaelli’nin verdiği bilgiye göre, yerel halkın tüm itirazlarına rağmen çimento fabrikası ısrarı 2006 yılından bu yana sürüyor. Daha önce farklı firmaların yapmak istediği projede yöre halkı dava açarak iptal ettirmişti. 2020 yılında el değiştirerek Kentçim firmasına geçen projeye karşı Ocak 2022’de açılan ÇED iptal davasında yerel mahkeme süre aşımı olduğu gerekçesiyle ret kararı vermişti. Menteşe Kent Konseyi, Muğla Çevre Platformu Menteşe Meclisi, Deştin Çevre Platformu ve Bayır Çevre Komitesi’nin yerel mahkemenin kararına yaptığı itirazın ardından Danıştay kararı bozdu.

Fotoğraflar: Mustafa Tuncaelli

23 ŞUBAT’TA PROJE ALANINDA BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ YAPILDI

Yeniden görülen davada 23 Şubat 2023 tarihinde proje alanında bilirkişi incelemesi yapıldı. Bilirkişi heyetinin raporunun hazırlanması için 60 gün ek süre talep edildiği belirtilirken, bu sırada çimento fabrikası inşaatının sürmesine köylüler tepkili. Yürütmeyi durdurma kararının gecikmesi, inşaatın da ilerlemesine yol açıyor.

FABRİKA İÇİN DEV KAZANLAR GETİRİLİNCE KÖYLÜLER İSYAN ETTİ

Son olarak çimento fabrikasının önemli aksamları olan kazanlar alana getirilince yerel halk ayağa kalktı. Projeden etkilenecek olan Deştin, Alaşar, Esenköy, Şerefköy ve Bayır köylülerinin önceki gün Bayır köyündeki direniş çadırında toplanma kararı aldılar. Çimento fabrikasına tırlar ile getirilen büyük ekipmanların geçişini engellemek isteyen köylüler yolu trafiğe kapattı. Olay yerine gelen Jandarma güvenlik önlemi alırken, Akbelen köylüleri ve Marmarisli yaşam savunucuları köylülerin eylemine destek verdi.

Fotoğraflar: Mustafa Tuncaelli

ÖLÜMÜNE ÜRETİM: BİR TORBA ÇİMENTO İÇİN 25 KİLO KÖMÜR YANIYOR

Proje karşı açılan dava sürecinde yöre halkının çağrısı üzerine bölgeden ve ülke genelindeki meslek odaları ve çevre örgütlerinin yaptığı açıklamada, çimento fabrikalarının bacalarından salınan ve havayı kirleten küçük parçacıkların kanser ve koah gibi ölümcül hastalıklara neden olduğuna dikkat çekilerek şöyle deniliyor: “Bu tozlar ve zehirli gazlar sert esen rüzgârların etkisiyle kilometrelerce uzağa taşınabilmektedir. Her bir 50kg’lık çimento torbası için 25 kg kömür yakılır. Yaklaşık her bir ton toz çimento üretiminde bir ton karbondioksit açığa çıktığı hesaplanmaktadır. İklim değişikline neden olan sera gazlarının yüzde 5-6’sı çimento üretimi kaynaklıdır. Bayır’da, Deştin’de çimento fabrikası kurulmaması için mücadele eden başta Deştin ve Bayır köylüleri olmak üzere tüm yaşam savunucuları olarak bizler yıllardır termik santralların havayı, suyu, toprağı kirletmesi, tüm canlıları ve insanları zehirlemesi yetmezmiş gibi yeni bir kirletici tesis olan çimento fabrikası kurulmasını istemiyoruz.”

PROF. DR. DOĞAN KANTARCI: ‘SU ÜRETİM ALANLARI VAZGEÇİLMEZDİR’

İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji ABD Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Kantarcı ise bölgede kurulmak istenen çimento fabrikası ve ham madde ocaklarıyla ilgili hazırladığı raporda, şu ifadelere yer verdi: “Çimento yapımı için kullanılacak kireç taşı, kil ve tras orman alanında açılacak ocaklardan sağlanacaktır. Arazi batıya eğimli olup, tarım alanlarının sulanması için su üretim alanıdır. Arazideki ormanlarda odun üretimi yanında, odundan daha değerli olan su üretimi yapılmaktadır. Su tarım ürünlerinin yeterince üretilmesi, halkın beslenmesi ve geçiminin sağlanması için çok önemlidir. Vazgeçilemezdir. Bu sebeple DSİ 21. Bölge Müdürlüğü Kazan Göleti’nin, Bayır Barajı’nın ve Menteşe Çayı derivasyon kanalının ve de ham madde üretim alanındaki dere havzalarının korunması için uyarılarda bulunmuş ve çekinceler koymuştur.

ORMANLAR HALK İÇİN ÖNCELİKLİ VE ÜSTÜN KAMU YARARI SAĞLIYOR

Projenin uygulanmak istendiği alanın kızılçam ormanı olduğuna değinen Prof. Dr. Kantarcı, raporunda ayrıca şu bilgilere yer verdi: “Açık ocak işletmesi yapılmak istenen kızılçam ormanı Yatağan Barajı, Kazan Göleti ve Bayır Barajı su yüzeylerinden ve bu barajlardan sulanan tarım alanlarından buharlaşan suyun oluşturduğu nemli havanın etkisinde bulunmaktadır. Güneybatıdan esen rüzgârlar su ve toprak yüzeylerinden buharlaşan nemi buradaki kızılçam ormanlarına taşımaktadır. Çam balını üreten Kabuklu koşnil de ancak nemli ortamlarda yaşayabilmektedir. Çam balı üretimi bölge halkının çok önemli, vazgeçilmez beslenme ve geçim kaynağıdır. Bu sebeple ‘Öncelikli ve üstün kamu yararı’ kapsamındadır. Dolayısı ile buradaki ormanlar odun ham maddesi ile su üretiminin yanında çam balı üretimi bakımından da çok değerli olup, tahrip edilemezler.

TAŞ OCAKLARI YERALTI SULARI İÇİN TEHDİT OLUŞTURUYOR

Açılacak taş ocaklarında kireç taşının gevşetilmesi için yapılacak patlatmalar kayada binlerce yıldan beri oluşmuş su sızıntı yollarının kapanmasına, yeraltı suyunun başka yere kaçmasına sebep olur. Bunun en belirgin örneği Yeniköy Termik Santralı İkizköy kömür ocağındaki patlatmaların Suçıkan deresi ve karst kaynaklarındaki olumsuz etkilerinde görülmüştür. Çimento Fabrikasına ham madde sağlamak için açılacak taş ocaklarının çukurlarını toprak veya ince materyal ile doldurup ağaçlandırmak mümkün değildir. Taşın üstüne de fidan dikip, ağaçlandırma yapılamaz.

ÇİMENTO FABRİKASI İLE SELLERE DAVETİYE ÇIKARILIYOR

Açılacak kireç taşı ocaklarına düşecek yüksek yağışların yüzeysel akışa ve sele dönüşüp, kazı materyallerini derelere, tarım alanlarına taşıyacağı, Kazan Göleti’ni dolduracağı da hesaba katılmalıdır. Çünkü Kazan Göletini besleyen Koca Dere ve yan kolları taş ocaklarının açılacağı arazidedir. Yatağan’da 2010-2020 döneminde yüksek yağışlar arasında; 2010 yılı Şubat ayında 66,2 mm/m²/24 saat, 2011 yılı Ekim ayında 107,4 mm/m²/24 saat 2013 yılı Ekim ayında 70,4 mm/m²/24 saat, 2016 yılı Ekim ayında 61,4 mm/m²/24 saat miktarındakiler daha da dikkat çekicidir. Çimento fabrikasının çevre köylerden 250 kişiye iş vereceği farklı yazı ve konuşmalarda (Bilirkişi raporunda da) vurgulanmıştır.

‘KÖYLÜLERİN YAŞAM VE GEÇİM KAYNAKLARI YOK EDİLECEK’

Fabrika kurmak ve çalıştırmak teknisyenler ve vasıflı işçiler ile mümkündür. Taş ocakları ise kazma kürek ile değil, gelişmiş makinalar ile açılıp, işletilecektir. Bu sistemin içinde çevre köylerden birkaç kişi bekçi, çaycı veya şoför olarak iş bulabilir. Ancak taş ocakları ve çimento fabrikasının; su kaynakları, gölet, baraj ve sulu tarım alanları ile çam balı üretilen, üretilebilecek olan kızılçam ormanlarına olumsuz etkileri daha önemli ve yok edicidir. Bu girişim ile çevre köylerin yaşama ve geçinme kaynaklarının yok edileceğini gözden kaçırmamak gerekir.”

2679260cookie-checkMuğla’da köylüler tırların yolunu kesti!
Önceki haberDeprem bölgesinde işkence iddiaları
Sonraki haberHatice Topal gözyaşlarıyla uğurlandı
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.