Ekim ayından beri yapılan beşinci kesinti olan bugünkü adımla birlikte, ülkede faiz oranları rekor düzeyde düşmüş oldu. İngiltere ekonomisi Aralık ayında resmen resesyona girmişti.
Ancak bazı işveren çevreleri, bu indirimlerin ekonomik krizi hafifletmeyeceğini savunuyor.
Küçük İşletmeler Federasyonu’nun üyeleri arasında yaptığı bir araştırma, yüzde 63’ünün faiz oranlarında kesinti istemediğini ortaya koydu.
Federasyon üyeleri sorunun “kredinin fiyatı” değil, “kredinin akışı” olduğunu savunuyor.
Federasyon Başkanı John Wright da “Bu rakamlar, faiz kesintilerinin beklenen sonucu vermediğini ve ekonomiyi canlandırmak için başka önlemler gerektiğini gösteriyor” diye konuştu.
İngiltere Merkez Bankası, faizler düşünce kredinin de ucuzlamasını ve hem yatırımların hem de tüketimin artmasını umuyor.
Ancak eldeki veriler, faiz kesintisinin tasarruf sahiplerine hemen yansıtıldığını, borç arayanlara ise yansıtılmadığını ortaya koyuyor.
Konut kredisi veren pekçok şirket de, indirimleri müşterilerine yansıtmamakla suçlanıyor.
Buna karşılık bankalar ve kredi veren diğer finans kuruluşları, piyasalarda kredi bulmanın hala zor olduğunu ve bu ortamda borç vermenin riskli olduğunu söyleyerek kendilerini savunuyor.
Tabii faizlerin düşmesini destekleyen çevreler de var.
Örneğin ekonomik öngörülerde bulunan bir kuruluş olan Ernst & Young Item Club, ekonominin “derin bir buhranda” olduğunu söyleyerek, faiz oranlarının “büyük olasılıkla sıfıra” inmesi gerektiğini söylüyor.
Avrupa cephesi aynı
Avrupa Merkez Bankası ise 16 ülkeden oluşan euro bölgesinde faiz oranlarını değiştirmeyerek, yüzde 2’de bıraktı.
Euro bölgesinde faizler Eylül ayından beri dört kez kesildi. Eylül ayında faizler yüzde 4,25 idi.
Pekçok gözlemci, Avrupa Merkez Bankası’nın Mart ayında kesinti yapacağı beklentisi içinde.
Banka resesyondaki euro bölgesi ekonomisini canlandırmaya çalışıyor.
Ancak faiz kesintileri konusunda İngiltere ve ABD’deki meslektaşlarından daha temkinli davranıyor.
ABD Merkez Bankası faizleri geçen yıl sonunda yüzde 0-0,25’e indirmişti.
