İnsan bazen kendini bırakıp delice gitmek istiyor…

İnsan bazen kendini bırakıp delice gitmek istiyor.


Ve küstah ve tahammülsüz ve can sıkıcı diyenler…
Hadi ordan…
İnsan bazen surat asmak da istiyor…


Ne olur, bazı hastanelerin acil servislerinde biraz şefkat bağlasalar serum niyetine.
İçine bir kaç damla merhamet şırınga etseler…
Ve bir kaç sakinleştirici adı ‘huzur’ olan.
İdrar tahlili yerine ’ahlak’ tahlili olsa,
kan vermeye gelenler kan yerine kendilerini de verseler sevdiklerine.
Sonra  salıverseler -sen artık iyileştin- diye.
Öyle kalkıp gitse insan evine, güle eğlene…
İnsan bazen kendini biri kurtarsın istiyor.


Okulun kapısında ‘sevmeyi bilenler’ listesinin asılı olduğu bir sınav sonuç kağıdı bulunsa
ve bu özel okulda okumaya herkes hak kazansa.
Müfredat baştan sona yenilense,
-aşk kültürü-, -ahlak bilgisi-, -medeni yaşam- gibi derslerde kalkmayan parmak kalmasa.
Kompozisyon derslerinde herkes kendi ana fikrini tartışsa,
Dersin konusu tek doğru da buluşmak değil, çok doğruda anlaşmak olsa.
Okul bana dün nerede durduğumu değil yarın nerede durmak istediğimi sorsa…
İnsan bazen kendini biri görsün istiyor…


Eğlen, coş, durma koş şeklinde, fikrini, zikrini, cismini dağıttığın bir gün olsa.
Bu gün dünyada ‘milli rahatlama günü’ ilan edilse…
O gün dilediğin ve hiç bir zaman yapmaya cesaret edemediğin çok özel bir şeyi yapsan mesela.
Mesela çok özlediğine ‘özledim’ desen, çok kızdığına küfür etsen,
ve bundan sorumlu tutulmasa insan ertesi günlerde.
İnsan bazen şımarmak da istiyor.


İnsan aklını yeniden inşa edemez mi?
Unutmak değil kastım, yaşamak adına aklını tekrar yapılandıramaz mı yani?…
Çatlaklarla başa çıkamayınca sıvamaktan vazgeçemez mi ruhunu?
Mesela tepeler üstüne kursa evini insan, birilerinin beyninin üstünde oturmasa,
Bir kez elden geçirse duvarlarını, derin yarıklar bırakmasa.
Kapıları tıklatıp sorsa komşusuna ‘bu çatlaklar niye’ diye…
Kaçak yapı muamelesiyle yaşamasa başkalarının ruhunda…
Tapusu sana ait olan bedenin,
bir gecekondu muamelesi görmese sevdiğinin bakışlarında…
insan bazen yeniden doğmak istiyor…


Acil kararlar, kavramlar, saçmalıklar,
kravat sapığı protokoller, sahte ihaleler, yapmacık müzakereler,
kendini ölümsüz zannedenler,
aşkın sırtına  Mars’tan Venüs’ten transferler…
Yani perdenin arkasındaki tüm pürüzlü şeyler…
ve hepsi ve hepsi…
yeter…
İnsan bazen gittiği yerden dönmek istemiyor…


 


____________________


SİBEL BENGÜ’NÜN DİĞER YAZILARI


– 3 kadın 1 kritik…


– Hayatın şablonu mu var?


– Haydi dostlar buyrun kahveye…


– Muhakkak…


Aşk’a herşey dahil…


Bir İstanbul hatırası


Kadın dediğin


– ‘Adam gibi adam’ dedikleri…


– Mantığım intihar, ruhum serseri…



[email protected]

681380cookie-checkİnsan bazen kendini bırakıp delice gitmek istiyor…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.