Sanat (zanaat) ve sanatın başlangıcı

Doğayı güzel gösteren sanattır…


SANATIN BAŞLAMA NEDENLERİ :


İnsanın dışa açılma isteğiyle başlar.
Korkuları ifade etmede “sanat” aracıdır.
Dinler de sanatta etkili olmuştur.
Yaşadığı çevreyi yansıtmadan dolayı kendini hissettirir.
Güzellik tutkusu sanata etki eder.
İnsanda oyun ve değişim tutkusundan dolayı…


SANAT: Gereksinimler karşısında bilgi ve düşünceyi işle birleştirerek yararlı hale getirmek demektir. Sanatlar insan hayatının maddi ve manevi yönlerine hizmet bakımından ikiye ayrılır;


Maddi gereksinimlere yanıt verenler; taşçılık, dokumacılık, demircilik…vb.
Manevi gereksinimlere yanıt verenler; bu sanatlar, insanın estetik heyecanlarına hitap eden, zevkli, iç ürpermesi yaratan sanatlardır ki, biz bunlara ‘Güzel Sanatlar’ diyoruz.


Eski insanlar, doğa kuvvetleri karşısında savunmasız oldukları için, soğuktan korunma, karnını doyurma gibi gereksinimlerinden dolayı “ZANAATI” çıkarmışlar. Amacı yaşamayı kolaylaştırmaktır.


İnsanlar, yaşamayı kolaylaştırmak, yalnızlığı gidermek için toplu yaşamaya yönelirler. Dolayısıyla ‘monoton’ yaşayıştan kurtulmak amacı ile, ilk insanlar, “GÜZEL SANATLARI” yaratmışlardır. Zamanla bu da baskıyla engellenmeye çalışılmıştır. (Resim gibi).


Güzel Sanatların gelişmesi, iki nedene dayanır;


Ulusların, geçmişlerinin eskiliği.
Topluma yararlı olabilme.


İnsan, iki güzelliğin içindedir. Biri doğal, diğeri suni güzelliktir. Suni olan güzellikler “sanattır”.


Sanat şu bakımdan önemli ve güzeldir:


Sanatta ritim vardır.
Sanatçıyı eserinden dolayı az-çok ilahlaşmış buluruz.
Sanatçı, doğayı taklit ederek, güzelliği ileri götürür.
İnsanın duygu, düşüncesinin, sanata sinmiş oluşu, sanatın güzel oluşunun başka nedenidir.


GÜZEL SANATLAR İKİ GRUPTA TOPLANIR:


Plastik Sanatlar: İnsan ruhuna, duygu aracılığı ile etki ederler.
Fonetik Sanatlar: İnsan ruhuna, işitme duygusu aracılığı ile etki ederler.


PLASTİK SANATLAR:


Mimarlık: Cansız varlıklarla, yine cansız varlıklar oluşur. Simetri ve orijinal motifler vardır.


Heykeltıraşlık: Sanatçı soğuk ve cansız kütleye, malzemeye canlının sıcaklığını verir. İç ve dışa ait konular birleştirilir.


Resim: Sanatçı duygu ve düşüncelerini, çizgi ve renklerle ifade eder.


FONETİK SANATLAR:


Müzik: Anlatım aracı sestir. Tanım ve tasvirlerin yerini bu sanatta “telkin” alır.


Edebiyat: Düşünce ve duygularımızın sözlerle dile getirilmesini sağlayan bir sanattır.


Son yıllarda Güzel Sanatlarla birlikte “Tatbiki Sanatlar” adı altında, bir sanat dalı daha gelişmiştir. Fakat aralarında birtakım farklar vardır.


Güzel Sanatlarda, işe yarama diye, bir durum yok orijinallik vardır.
Tatbiki Sanatlarda ise, bir işe yarama tutkusu vardır. Orijinallik yoktur. Eser bir değil, aynı eserden birçok sayıda vardır.


SANATLA İLGİLİ GÖRÜŞLER:


Sanatta önemli olan güzelliktir. Ahlak hocalığı yapmak değil. Bu yargı; “sanat, sanat içindir” prensibinin karşısına, “sanat fayda içindir” diye çıkmıştır.


Bu iki görüş, Tanzimat’tan bugüne kadar, tartışma konusu olmuştur. Tartışma asılsızdır. Çünkü sanatı bir yana iten, ama toplumsal faydacılığa önem veren yapıttan, sanat yapıtı diye söz edemeyiz.


Sanatkarı toplum ve toplumsal olaylar yetiştirmiştir. Demokrasi, özgürlük, ulusal akımların tek unsuru, sanatkarın kalemidir.


Sanat değeri ihmal edilmeden sanat; toplumcu, ahlakçı, faydacı ve ulusal olmalıdır.
 
“Bizi hayata bağlayan, gözlerimizi ve gönlümüzü saf bir sevinçle dolduran doğa, sanatın elinden çıkan doğadır.” ( Kemal Yetkin).
“Her manzara ruhun bir halidir. Sanat ruhun madde içindeki görünüşüdür.” (Heine).


Değerli dostlar, böyle bir konuya değinmemin tek nedeni , özellikle son yıllarda yaşanan sanat ve sanatçı nedir, kimdir, neye sanat yapıtı ve kime sanatçı denir gibi durumlarda yaşanan kavram kargaşasına bir nebze de olsa açıklık getirebilmek.


Günümüzde görüyoruz ki birçok insan ‘Sanatkar’la ‘Zanaatkar’ı bile birbirine karıştırabilmekte, ayırt etmekte zorlanmaktadır.


Sanatçı sıfatını alabilmek ve onu taşıyabilmek öyle sanıldığı gibi kolay bir şey değildir. Bir günde, bir yılda sanatçı olunmaz. Ancak sen kendini öyle sanabilirsin, kendini kandırmakta özgürsün…


Birtakım yağcıların ve yardakçıların sana çeşitli sıfatlar verebilirler ama bütün bu çabalar gerçeği değiştirmeye ve örtmeye yetmez. Çünkü güneşi balçıkla sıvayamazsın.


Ulusal ve evrensel değerlerde sanat yapıtları üretebilmek ve sanatçı unvanına sahip olmak çok büyük emek gerektiren, aynı zamanda insanlığa adanmış bir yürek isteyen, çakır dikenli bir yol ve bir süreçtir.


Bu durum bütün sanat dalları için geçerlidir. Gerçek sanat yapıtları ve sanatçılar klasikler gibidir, yani ölümsüzdürler.


Değerli edebiyatçı (şair-yazar- eleştirmen) Enis Batur’un bir sözü hep aklımdadır:
“Okunur okunmaz etkisi ve anlamı buharlaşacak yazılardan uzak durmalısın.”


“Anneme ‘zanaatkar’ olduğumu söylemeyin! O beni ‘sanatkar’ sanıyor.”


_________________


Mete Karakaş araştırmacı/yazar  


YAZARIN DİĞER YAZILARI


– Aşklar, şiirler ve şarkılar


– Gittim, gezdim, gördüm


– …bağlı kadınlara selam olsun! (1)


– Destan’dan destana yol gider (II)


– Bunu biliyor muydu Bay Bush? (III)


– ‘Amazon’ kadınlarından ‘Amansız’lara (IV)


– Panik Odası mı? Nanik Odası mı? (V.)


– Meryem ve Meryem (VI)


– İki farklı Recep öyküsü… (VII)


– Teflon insanlar (VIII)


– Hippiler (Hippie) ve bonomolar (IX)


– Hindi ve papağan (X)


– Şiir üstüne ne varsa… (XI)



 

681110cookie-checkSanat (zanaat) ve sanatın başlangıcı

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.