SİNEMADA DÜNYA HALLERİ

MÜNİR KARATAŞ – Bundan böyle  sinemada ¨Dünya Halleri¨ başlığı altında önemli gördüğüm sektörel gelişmeleri ve haberleri olabildiğince düzenli aralıklarla   paylaşacağım.

Pazar günleri  keyifle okuduğum ve birçok teknolojik yeniliği takip ettiğim M. Serdar Kuzuloğlu’nun Dünya Halleri bülteninden  esinlendim. 

Bağımsız sinemanın üretim, ortak finansman ve dağıtım modellerinde ilerici ve öncü yapımcısı ve ünlü Celluloid Dreams’in kurucusu Hengameh Panahi, uzun süren bir hastalığın ardından 5 Kasım’da aramızdan ayrıldı.

Panahi arkasında hem auteur (yaratıcı yönetmen) sinemayı savunan hem de sektörel statükoyu sarsan, sahip çıkılası, baştacı edilesi uzun süreli bir miras bıraktı.

Panahi

İran asıllı Fransız vatandaşı olan Panahi kırk yıla yaklaşan ve sekiz yüz filme ulaşan kariyerinde yeni çıkan yönetmenleri bulup çıkarması ile tanınıyordu. 

Küresel pazarlar ile Avrupa Sineması arasında bir köprü olarak bilinen Panahi, François Ozon, Bruno Dumont, Gaspar Noé ve Marjane Satrapi gibi günümüzün beğenilen yönetmenlerini ilk uzun metrajlı filmleriyle destekleyen ilk isimler arasında yer aldı. 

Jacques Audiard, Jafar Panahi, Jia Zhangke, Kore-eda Hirokazu, Todd Haynes, Takeshi Kitano, Laurent Cantet, Dardenne kardeşler, Marco Bellocchio ve Naomi Kawase gibi dünyanın dört bir yanından ikonik yönetmenlerle birlikte çalışan sinema endüstrisinin bu efsanevi insanının filmografisinde Jafar Panahi’nin Berlinale Altın Ayı ödüllü Taxi Tehran, Audiard’ın Oscar Adayı A Prophet ve Palme d’Or Ödüllü Dheepan,  Satrapi’nin Oscar Adayı Persepolis ve Lorenzo Vigas’ın 2015 Venedik Altın Aslan Ödüllü From Afar gibi filmler yer alıyor .

Efe Çakarel ile birlikte  2014 yılında kurduğu bağımsız VOD Platformu The Auteurs’ın bugün Dünya’nın en önemli bağımsız film yayınlanan platformu olan MUBI’ye dönüştüğünü hatırlatırsak bağımsız sinemanın bu devrimci kişiliğinini daha iyi anlayabiliriz. 

Başkalarının yeteneklerine duyulan güven ve o yetenekleri ortaya çıkartmanın kararlılılığın en önemli temsilcilerinden olan Hengameh Panahi’nin yeri kolay kolay doldurulamayacak.

¨The Hollwood Reporter Black List¨in kurucusu Franklin Leonard’dan sinemanın geleceği ile ilgili öngörülerini/tahminlerini  yazmasını istedi. Dünya Film endüstrisinin bu önemi insanının sinemanın  geleceğine yönelik 74 başlıkta topladığı önerlerinden  en önemli gördüklerimi aktarmak isterim.

  • Yetenekli yaratıcı insanları küresel ölçekte belirlemek ve fırsat vermek  için, konum, yaş, cinsiyet, ırk, ebeveynlik, sömürge mirası veya endüstrinin finansal getirisini en üst düzeye çıkarmasını engelleyen herhangi bir dizi tarihsel önyargı yerine, tek belirleyicisinin yetenek olduğu meritokratik bir sisteme (liyakat esaslı/kayırmadan  uzak) dönülmesinin yaratıcı başarı için zorunluluk olduğu.
  • Küresel ölçekte yürütülebilecek gerçek meritokrasiden doğan, kaçınılmaz olarak daha çeşitli kültürler ve pesfektiflerden   gelen/gelecek yetenek havuzu ve bilgi akışı.
  • Sanatta yeteneğin temelde öznel olduğunu kabul ederek yazarların eserlerinin  yarattığı özel ve halihazırda yeterince takdir edilmeyen değerin tanınması.
  • Yazarların yarattığı değerler  için uygun telif gelirleri ve  ücretlendirme.
  • Film sektörünün her düzeyde çalışanları için yaşanabilir, sürdürülebilir bir ücret politikası.
  • Bir film yapımında yer alan herkesin – dağıtım yöntemi ne olursa olsun – ürünün/ürünlerin yarattığı beklenmedik kazançtan pay almasına olanak tanıyan (dikkat yapımda yer alan herkes!) ve aynı zamanda (işin doğası gereği kaçınılmaz olarak sık görülen) başarısızlık durumunda da sermaye sağlayanların risklerini en aza indiren bir ücretlendirme modeli.
  • Bağımsız film yapımcılarının sermayeye sosyal yakınlıkları kadar değil, projelerinin gücü kadar  erişebilmelerine olanak tanıyan, kolay ulaşılabilir finansman altyapılarının olduğu bir pazar.
  • Her yıl üniversiteye kayıt olan öğrenciler için tamamen ücretsiz lisans ve yüksek lisans film ve sanat eğitimi.
  • Lisans ve lisansüstü sanat eğitimleri kapsamında  ek olarak hukuk, finans ve teknoloji okur-yazarlığı eğitimleri.
  • Daha fazla sayıda geleneksel olmayan film ve sanat okulları.
  • Kesinlikle ticari olmayan, deneysel filmler yapan film yapımcılarına mali destek sisteminin oluşturulması. 

Franklin Leonard’ın her biri ayrı bir yazı, araştırma  konusu olan öneri/tahminlerine ülkemiz sektör profesyonellerinin de ilgisi olur umarım. 

GREV

Öte yandan, senaryo yazarlarının grevinin hemen ertesinde Temmuz ayında başlayan Amerikan Televizyon ve Radyo Sanatçıları Federasyonu -bir işçi sendikasıdır-  (SAG- AFTRA) grevi 118 günlük sürecin sonunda stüdyolarla anlaşma yapılarak sonlandırıldı. Federasyon Dünya çapında 160 binin üzerinde medya profesyonelini temsil ediyor.

Anlaşmanın  önemli iki başlığı sektör çalışanlarının taleplerine uygun yapay zekâ düzenlemeleri ile ücret artışlarına ve emeklilik sistemine dönük haklarının alınması oldu.

Yazar grevinin de destekleyici  etkisi ile federasyon, grevin yüzüncü gününden sonra Sinema Filmi ve Televizyon Yapımcılar Birliği’nin (AMPTP) direncini  kırdığını  söylemek mümkün.

Grev sonucu anlaşmanın  bence en önemli ve dikkat çekici kazanımı  “Çıplaklık veya seks simülasyonu içeren sahneler için artık  -*yakınlık koordinatörlerinin, ( seks veya çıplaklık içeren sahnelerin çekimi sırasında oyuncuların rızasını ve güvenliğini sağlama amacıyla)  görevlendirilmesi zorunluluğu¨ getirilmiş olması. Bu kazanımın bir ilk olduğunun altını çizmek gerek.

Federasyon müzakereler sonrasında ister sette oluşturulmuş ister üçüncü bir tarafça lisanslanmış olsun, yaşayan veya ölen sanatçıların dijital kopyalarının oluşturulması ve kullanılması için bilgilendirme, onay ve adil telif ücretini güvence altına aldı. Şirketler bundan böyle oyuncuların dijital kopyalarının ne amaçla kullanılacağını, yapay zekâ ile yaratılıp yaratılmadığını bildirmek ve ilgili sanatçıdan onay almak zorunda, üstelik dijital kopyası yapılan sanatçıya gerçek ücreti kadar ödeme de yapmak durumunda kalacaklar. 

Figürasyon ve yardımcı rol aktörleri diye adlandırılanların yani arka plan oyuncularının izinleri dışında herhangi bir mecrada yapımcılar tarafından kullanımı da birey/sendika iznine  bağlandı. Ayrıca bu arka plan oyuncularına ücret ödenmemek için digital kopyalarının kullanılması da yasaklanarak bu alanda bir devrim gerçekleşti.

Ücret artışları, emeklilik fonları ve filmlerin gelirlerinden elde edilen kazançların belirli yüzdelerde üyelerine dağıtımı gibi başlıklarda da istediğini elde eden federasyonun bu başlıklarda üyeleri için 1 milyar USD civarında bir ek gelir sağlamayı başardığını da söyleyebiliriz. Darısı bizim başımıza…

DreamWorks kurucusu Jeffrey Katzenberg, üretken yapay zekânın animasyon filmlerinin maliyetini yüzde 90 oranında azaltacağını öngörüyor.

Singapur’daki Bloomberg Yeni Ekonomi Zirvesi‘nde çevrimiçi olarak yayınlanan bir oturumda konuşan Katzenberg, yapay zekânın yaratıcı insanlar tarafından da benimsenecek bir araç olduğuna inandığını söyledi.

Dünya standartlarında bir animasyon filmi yapmanın 500 sanatçının beş yılını aldığını söyleyen Katzenberg, bugün üretken yapay zekâ teknolojisi ile animasyon film üretim süreci maliyetinin klasik döneme göre yüzde 10’un altına düştüğünü ve gelecek üç yılda yüzde 10’un da altına ineceğininin ve animasyon film maliyetlerinin çok azalacağının da altını çizdi.

“Bir kalemden, bir boya fırçasından, bir matbaadan, bir fotoğraf makinesinden, bir film kamerasından yola çıktığımız tarihsel bir perspektife bakarsanız; bunlar yaratıcılığı ve her türlü hikâye anlatımını olağanüstü şekillerde genişleten şeyler ve bunun nasıl gelişmeye devam ettiğini gördük. Son 10 yılda bu etki inanılmaz şekilde patlayıcı oldu. 

Medyanın son 10 yılda dijital teknolojinin tanıtımından nasıl etkilendiğine bakarsanız, önümüzdeki 10 yılda olacakların kelimenin tam anlamıyla 10 kat daha büyük olacağını, çok daha büyük bir faktör olacağını düşünüyorum diyen Katzenberg¨ yapay zekânın hikâye anlatıcıları için çok ulaşılmaz şeyleri metalaştıracağını ancak proje fikirlerinin yapan zekâ yerine bireysel yaratıcılardan gelmeye devam edeceğini, bu durumun da hikâye yaratıcılarının yapay zekâdaki gelişmelere rağmen önemlerini koruyacağını düşündüğünü söyledi.

Oyuncuların grevinin  sona ermesi üzerine film yapımcısı Darren Aronofsky‘nin yöneteceği Elon Musk‘un biyografisi  tekrar konuşulmaya başlandı. Film, Walter Isaacson‘ın Musk’a dair  yazdığı biyografisine dayanacak.

Musk biyoğrafisinin film olarak tekrar gündeme gelmesi ile birlikte günümüzün en önemli fenomen kişiliğini beyazperdede kimin en iyi canlandırabileceği üzerine de tahminlerin ardı arkası kesilmiyor.

Bazı internet platformları bu amaçla anketler düzenlemeye başladılar bile, yayınlanan anketlere göre Musk için en yüksek oyu alan aktörler şu şekilde. 

Nicolas Cage, Rami Malek, Robert Downey Jr. ve Jesse Eisenberg (Eisenberg, “The Social Network”te Musk’ın rakibi Mark Zuckerberg’i canlandırdı bu arada). İnternetin muhtelif köşelerinden gelen diğer öneriler arasında Brendan Fraser (tesadüfen Aronofsky’nin “The Whale” filminde rol alan); “Friends” şöhretinden Matt LeBlanc; İskoçyalı Amerikalı aktör John Barrowman (“Doctor Who”, “Torchwood”); Kevin Durand (“The Strain”, “X-Men Origins: Wolverine”); ve Matthew Broderick.

Musk ve Daren

Bu arada, Musk’ı en iyi kimin oynayacağı sorusunu OpenAI’nin ChatGPT’sine de sorulmuş tabii ki. Chatbot, cevabının başında uyarıcı bir not yazarak “Ocak 2022’deki son bilgi güncellemem itibarıyla, oyuncu seçimi kararları çeşitli faktörlere bağlı olduğundan bir filmde Elon Musk’ı kimin oynayacağını tahmin etmek zor¨ demiş ve devam etmiş: “Son güncellemem itibarıyla, potansiyel adaylar arasında Tom Hardy, Robert Downey Jr. gibi aktörler veya hatta henüz geniş çapta tanınmayan ancak Musk’ın benzersiz kişiliğini yakalama yeteneğine sahip biri yer alabilir.¨

Musk’ı kimin oynayacağı daha epey konuşulacağa benziyor. 

Bir haber de Avrupa’dan. Avrupa Film Akademisi 9 Aralık’ta Berlin’de gerçekleşecek olan Avrupa film ödüllerinin ana kategorisindeki adayları açıkladı. Adaylar, her yıl düzenlenen Akademi seçkisine katılan filmleri izleyen Avrupa Film Akademisi’nin 4 bin 600 üyesinin oylarıyla belirleniyor.

Avrupa Akademi, bu yıl Avrupa’dan çıkacak en yüksek profilli filmlerden beşini, Avrupa’nın en iyi filmi kategorisinde kısa listeye aldı; beş filmin yönetmenleri de en iyi Avrupalı yönetmen kategorisine aday gösterildi. Beş film aynı zamanda oyunculuk ve senaryo kategorilerinde de çok önemseniyor.

Bela Tarr

Dünyanın en iyi Avrupalı film adaylarından üçünün prömiyeri bu yıl Cannes’da yapıldı. Justine Triet‘nin Palme d’Or Ödüllü Anatomy Of A Fall filmi, Cannes’da Grand Prix ve Fipresci Ödülünü kazanan Jonathan Glazer‘ın Holokost draması The Zone of Interest ile Aki Kaurismäki‘nin Cannes Jüri Ödülü’nü kazanan ve festivalde Screen’in jüri sıralamasında birinci sırada yer alan nazik trajikomedisi Fallen Leaver en iyi film adayları arasında.

Akademi ayrıca Macar yönetmen Bela Tarr’a Onur Ödülü verecek. Tarr bu ödülü alan altıncı yönetmen. Aynı ödülün daha önceki sahipleri Manoel de Oliveira, Michel Piccoli, Michael Caine, Andrzej Wajda ve Costa-Gavras’tı.

__________________

Kaynakça: The Hollywood Reporter, Variety, Screen Daily

2733700cookie-checkSİNEMADA DÜNYA HALLERİ
Önceki haberKaş Belediyesi’nden Patara’da 27 milyonluk arazi satışı
Sonraki haberEvrenin sırrına bir adım daha: Samanyolu Galaksisi’nin ayrıntıları ortaya çıktı
MÜNİR KARATAŞ
Münir Karataş1962 yılında Eskişehir’ de doğdu. Öğrencilik yılllarında Türk Haberler Ajansı Eskişehir Bürosu’nda muhabir olarak çalıştı. Çeşitli gazete ve dergilerde yüzün üzerinde haberi yayınlandı.Yönetmen olmak için İstanbul’a göç etti. Free-lance yönetmen olarak game show’lar, TV dizileri, TV Show’ları, reklam filmleri, video klipler ve belgeseller çekti.Hobby olarak Sony Müzik Türkiye için onbir adet Etnik Müzik albümünün prodüktörlüğünü yaptı. Albümler Sony – Colombia & Mor etiketiyle 2000 yılında satışa sunuldu.2001 yılında tek merkezden çoklu noktalarda reklam yönetmek ve yaratmak için kullanılabilecek alanındaki ilk yerli yazılım olan MorSoft’un yazılım mimarisini Nurcan Güzel ile birlikte oluşturdu.Türkiye’ye iki binli yılların ilk çeyreğinde Almanya’dan ilk Daylight Screen’i, Amerika’dan da 3D Holografik Screen’i getirdi.TÜBİTAK-UZAY Teknolojileri Enstitüsü ile yedi yıllık sürede ortaklaşa geliştirilen yüksek teknoloji ürünü ses ve görüntü tanıyan, analiz eden yazılımların mimarilerini dizayn eden onbir kişilik akademisyen ekip içerisinde Proje/Telif hakları sahibi sıfatı ile görev aldı.Süreç içerisinde gerçekleştirmek amacıyla; Sinema Filmleri, TV dizi senaryolarını yazdı.2012 yılından bu yana Türkiye’ye ithal ettikleri sinema filmlerinden oluşturdukları kataloğu işletmeye devam ederken, ilk romanı üzerinde çalışıyor ve Nurcan Güzel’in film sektörü için ¨Blok Zincir¨ altyapısında geliştirdiği özgün projesinin kurucu ekibinde yer alıyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.