Sınıfta kaldınız! Seneye görüşürüz.

Yeni bir yılda hepinize en içten saygılarımı sunuyorum. Mutlu ve umutlu yıllar diliyorum.

Bu kısa girişten sonra, gerçeklerle yüzleşmeye var mısınız?

Dünyayı ne hale soktuğumuzu, nasıl yaşanması zor bir yer haline getirdiğimizi, bu sonuçtan her bir birey olarak bizlerin de sorumlu olduğunu unutamazsınız. Başınızı kuma gömemezsiniz.

Bireylerin kendi içlerine çekilerek olayları seyretmesi, kendisine dokunmayan yılanın kendisini sokmayacağını zannetmesi kadar tarihsel bir yanlış olamaz. Yaratılan sorunlardan biz olmasak bile gelecek kuşaklar nasibini alacaktır ki, bizler dünyayı dedelerimizden miras aldık ve torunlarımıza miras bırakacağız.

Tek Bir Dünyamız Var, ancak dünyayı insanlar olarak nasıl bir yer yaptık? Gelin tabloya bakalım:

Dünya nüfusu, 6.81 milyar dolayındadır. Her yıl 100 milyon artan dünya nüfusu, 10 bin yıl önce 80 milyon iken, 1650’de 500 bine ulaşmış, son 350 yılda ise 13 kat artarak bugünkü noktasına gelmiştir. Oysa, 1650’ye kadar geçen 11.650 yılda dünya nüfusu 6 kat artmıştı. Dünyada öylesine hızlı çoğalıyoruz ki, yakında gezegende yaşama olanaklarımız kalmayacak.

İnsan nüfusu katlanarak artarken, besin kaynakları yerinde sayıyor. Bu durum, her geçen gün açlığa yaklaştığımızı kanıtlıyor.

Dünyada yaşanan eşitsizlik ve adaletsizlik ise zirve noktasına ulaştı. Dünya nüfusunun % 80’i, toplam gelirin %15 ’ ini alıyor. Geriye kalan % 20 gelişmiş ülkeler ise %85’i ile yetinmek zorunda. Bu adeletsizlikten sorumlu olanlar ise aç ve yoksul kitlelere demokrasi nutukları çekmekten bir türlü vazgeçmediler.

Dünyanın en zengin 250 insanının toplam varlığı, 2.5 milyar insanın yıllık gelirinden daha fazla. 1 milyar insan, günde 1 dolardan az, 2.7 milyar insan da günde 2 dolardan az gelirle yaşıyor. Böyle bir adaletsizlik ortamında demokrasiden, insan haklarından ve evrensel değerlerden söz edilebilir mi?

Sağlıklı içme suyu bulamayan insan sayısı, 1.1 miyar dolayındadır. Güvenli arıtma sisteminden yoksun olanların sayısı ise 2.5 milyardır. Ancak, dünyanın bir çok zengin bölgesinde kaynaklar lüks tüketim malları ve gereksiz işlere harcanırken, insanlığın üçte birine yakını çok sağlıksız koşullarda yaşamaya devam ediyor.

Son 10 yılda temiz su ve arıtma sistemi yoksunluğu nedeniyle ölenler, II. Dünya savaşında çatışmalarda ölenlerden fazladır. Gerçek savaş, yoksulluk ve eşitsiz gelişmeyle yapılmak zorundadır.

Bugün dünya nüfusunun % 10 ’ u gelişmiş ülkelerdedir. Okuma yazma konusuna gelince, 21 ülkede okuma-yazma bilenlerin oranı %50 ’ nin altındadır. 15 yaş üstünde okuma-yazma bilmeyen ise 1.2 milyar insan vardır.

Bugün özellikle azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde 2.5 milyar insan tarımsal üretimle geçimini sağlamaya çalışıyor. Bu rakamın sadece % 4’ü gelişmiş ülkelerde bulunmaktadır.

Dünyayı nasıl bir yer haline getirdiğimizi görüyor musunuz !

Dünyanın çevresini kirletiyor, sularını içilmez hele getiriyor, topraklarını tahrip ediyor, havasını kirletiyor, ozon tabakasını inceltiyor, iklim değişikliğine neden olacak korkunç faaliyetler ile küremizi ölüme mahkum ediyoruz. Bu küreden başka yaşam olanağımız da şu an mevcut değil.

İnsanlık, 2009 yılında sınıfta kalmıştır.
Seneye yeni bir durum değerlendirmesi yapacağım.

____________________

* Doç. Dr. Birol Ertan (Siyaset Bilimci)

671010cookie-checkSınıfta kaldınız! Seneye görüşürüz.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.