Son protestolar ve gündem değiştirmece…

Son günlerde AKP için çalışan basın ve halka işler uzmanı kim diye sorar oldum, çünkü AKP iktidarı dönemi içinde o kadar müthiş gündem değiştirmeler yaşıyoruz ki, gündemi takip edemez konuma geldik. AKP popülaritesinden bir şey kaybettiğinde, hemen bir gündem değişiyor ve bu değişim AKP’ye yarıyor. Bunların hepsi tesadüfi olamaz diye düşünüyorum.

AKP danışmanları, öyle planlı çalışıyorlar ki, dünya gündemini izliyorlar, ülke gündemi içinde. AKP başkanı sürekli gaflar yapmakta ve içindeki kendisine göre doğruları söyleyiveriyor ama onu içindeki doğrular, gerçekler ile örtüşmüyor. Bu durumda ne yapıyor halka ilişkiler uzmanı, aslında o öyle söylemek istemedi, amacı buydu diyerek niyet okuma yoluna gidip kamuya olması gereken bilgi veriliyor. Bu bakış açısı, tek tanrılı dinler içinde geçerli olan bir yöntemdir. Kabala kavramına uygundur. Kabala sadece Yahudilikte değil, diğer dinler içinde başka isimler altında geçerliliğini korur.

Son yaşanan gündem değişikliğine bir bakalım. Son gündem değişikliği, Filistin’in bir bölümüne giden yardım kuruluşunun gemilerine saldırı yapılmasıdır. Bu gemi kimin? Kimin olup olmadığı önemli değildir aslında. Fakat araştırdığımızda bedeli 800 bin dolara, 2010 yılında İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş. (İDO) den vakıf almıştır. Vakıf bu bedeli ödeyecek maddi yapısına sahiptir.

O zaman bu maddi yapıya nasıl ulaştı o konuya bir bakmakta yarar var, çünkü bir eylemin arkasındaki maddi güç önemlidir. Vakıf, 1995 yılında Bosna savaşında Müslümanlara yardım etmek amacıyla kurulmuştur. Bir savaşın sonunda ihtiyaç olarak doğmuştur, daha sonra nerede Müslümanlar ile savaş varsa orada örgütlenmiştir. Dinler savaşında taraf gibidir, çatışmalar genelde farklı dinlerin mensup olduğu alanlarda olmaktadır. Bir anlamda gelirini bu savaşa karşı duyarlı olan vatandaşların bağışlarından almaktadır. Hakkında yayınlanan rapor ile El Kaide ile ilişkisi iddia edilmiştir. Hatta rapora göre, İstanbul bürosunda patlayıcılar ile ilgili bilgiler ele geçirilmiştir.

Kısa adı TİKA; Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı olan ve başbakanlığa bağlı olarak çalışan kurumudur. 37 ülkede görev yapmaktadır, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tek Teknik Yardım Kuruluşudur. Vakıf, Afrika’da da TİKA ile ortak projeler yürütmektedir. Değişik ilişkiler içindedir.

Son gelişen eylem hükümetin haberi olmadan yapılamazdı. Çünkü yardım ile ilgili afişler, duyurular, toplantılar devletin gözetimi ve bilgisi dahilinde gerçekleştirildi. İstanbul Sarayburnu limanında günlerce gemi üzerinde afişleri ile kaldı. Antalya limanından Türkiye’nin bilgisi dahilinde ayrıldı. Gideceği rotası belli olan bu gemi, diğer gemiler ile buluşmak için Akdeniz’de bekledi.
AKP bu süreç içinde başka işler ile ilgilendi. Başbakan, anayasada ‘değişiklik olacak’ dedi ve Maclisi ara vermeksizin çalıştırdı ve anaysa değişikliğini meclisten geçirtti. Amacına uygun maddeler geçerken, bazı tuzak değişiklikleri de yaptı. Kamuya yönelik bu değişiklikler ile bir popülarite sağlayarak halk çoğunluğunu arkasına almayı hedeflemiştir. 12 Eylül rejimi ile sıkıntısı olan büyük çoğunluk, bu değişiklik ile onların duygularına hitap etmiştir. Gerçek anlamda bir hesaplaşma olmayacağını bile bile bu değişiklik gerçekleşmiştir. Referanduma gidilecektir. Sonucu referandum sonunda göreceğiz, eğer AKP istediği sonucu alırsa, baskın erken seçim yapma ihtimali vardır. İktidarda kalmak onlar için önemlidir…

AKP kurmayları Amerikanvari bir kaset ile CHP üst yönetiminde değişikliğinin rüzgarını hesaplayamamışlardır. Çünkü Deniz bey her şeye rağmen koltuğunu bırakmayacaktır, AKP’liler ise, işte diyerek halka şikayet edeceklerdi, fakat şikayet yerini başka bir rüzgar aldı. (gerçi başbakan bel altından vuran açıklamalar yapmıştır ama gerektiği gibi yankı bulamamıştır, erkek milletiz, elin kiri olarak bakarız anlayışını hesaplayamamıştır. Amerikan danışmanları için inanılacak gibi değildir, ama Türk toplumu bu konuda tepki vermez! Danışmanlar henüz Türkiye’yi tam tanıyamıyorlar!) Kılıçdaroğlu rüzgarı AKP’nin gelecek iktidarı için tehlike olduğu zaman dilimi içinde bir gündem değişikliği gerçekleşti. Bu gündem değişikliği, AKP politikasına ve beklentisine uygundur. Yıllardır gerilen İsrail Türkiye ilişkileri sayesinde Hükümetin başkanı, Arap dünyasının hamisi rolüne büründü. Yeni Osmancılık adı verilen bu dış politikanın mimarı şimdiki Dışişleri Bakanı olduğu söylenmektedir. Peki, bu politika Arap dünyasında nasıl yankılandı? Hükümetin başına birkaç ödül verildi ama onun dışında pek sıcak karşılama olmadı. Arapların kalbi Filistin’den geçer diye düşündüler ama Filistin onlar için ön sırada olmadığı ortada değil midir? Her Arap ülkesi bir şekilde İsrail ile ilişki içindedir. Dengeler bizim bildiğimiz şekilde değil de, çöl toprağında olmaktadır. Bir anda kumlar kayıp başka denklemler kurulabilmektedir. Filistin üzerinden Araplara yakınlaşmak isteyen iki devlet var bugünlerde; İran ve Türkiye… İran, doğal ittifakı var. Fakat el altından İsrail ile ticarette yapıldığına dair dedikodularda var. Denklemler görüldüğü gibi olmaz!

BOP üyesi, Amerika ile stratejik ortak olan Türkiye, acaba Amerika çıkarları dışında hareket yapabilir mi? Konuşmaya izin var ama hareket etmeye izin yok! Şimdi bu gündem değişikliğinde bir çok can ölmüştür. Peki, katili kim? İsrail mi? Saldıracağı bile bile yolcu etmek mi? Bu durum bana madenciler ile kader ortaklığı gibi geliyor… Madencinin kaderinde vardır ölmek! Böyle demişti hükümetin başkanı. Gemi ile yola çıkanların kaderin de mi vardı, yaralanmak ve ölmek?

Bile bile bu yolcular ile dolu gemi yola çıkmıştır. Saldırı olacağı Ocak ayındaki girişimden belliydi. Deniz yolundan direkt geçiş elbette engel ile karşılanacaktı. Başka ne bekleniyordu? İsrail duruşu itibari ile ortadadır, tepkisi de bellidir. Bu tepkinin dışında tepki koyacağını düşünmüyorum.

AKP bu olayı, bir olay ile bağlantı kurmuştur. PKK son saldırısı ile İsrail = PKK olarak algılanacak bir eylem gerçekleşmiştir. Aynı zaman dilimi içinde gerçekleşen eylem ile AKP bu işten kazançlı çıkmış gözükmektedir.

Sokaklara yansıyan protestolarda; sağ, sol, dinci karışmış ortak tepkiye dönüşmüştür. Bu ortak tepkide akıl ortadan kalkmıştır. Çünkü kimi neden protesto ettikleri belli değildir. İsrail protesto edilmektedir ama İsrail’i sözde kınayan ve protesto eden hükümet gerçek anlamda adım atamamaktadır. Bu eylem bende Selanik’deki eve bomba atıldı etkisini çağrıştırdı. Orada verilen tepkinin bir benzerini sokakta gördüm. Eğer bugün Yahudi işyerlerinin çok olduğu bir sokak olmuş olsaydı, neden aynı olayı bir kere daha yaşamayalım dedim. Çünkü sokağa Filistin bayrağı ile yola çıkanların kimlikleri ortada değildi. Sol ve sağ örgütler aynı sokak içinde biri tekbir getirerek, diğer katil diyerek slogan atıyordu.

Sonuç olarak bu ölümlerin birden fazla suçlusu vardır. Bu suçlulardan birini yok sayarak yapılan protestolar gerçek anlamda bir şey ifade etmemektedir. Ölümler kader mi, yoksa cinayet mi önce bu soruya yanıt verilmesi gereklidir.

Bugün yapılan protestoların bazıları hedeflerine uygun davranmaktadır, bazıları ise sonuçları ve amaçları belli olmadan akıntıya kapılmış şekilde harekat etmektedirler. Sol politika, akılcı olmak zorundadır ama ne yazık ki 12 Eylül buldozerinin etkisini üzerinden atamadıklarından olsa gerek, hedefi olmayan akıntı yönünde kürek çekmeye devam ediyorlar. Duygusal tepkiler ile yola çıkıldığında yanlış sonuçlara varmak şaşırtıcı olmasa gerek. Bugün dinci, sağcı, faşistler ile aynı yolda aynı hedef protesto ediliyorsa eğer, 12 Eylül’lün büyük başarısını görmek anlamına gelir. Hadım edilmişler, ancak hadım edenlerin kapı kulu olurlar ve onların hedeflerine uygun davranış içinde olurlar.


—————————————
http://cemoezkan.blogcu.com

1586360cookie-checkSon protestolar ve gündem değiştirmece…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.