Suç şüphesi…

Siyaset bu kadar ayağa düşmemişti.
Hiçbir dönemde siyasiler böylesine “biat” baskısı altında kalmamışlardı.
Geçmişte hiç bir politikacı genel başkanı önünde “boynum kıldan incedir” dememişti.

Yeni siyasetci profilini anlamak zor.
Zor ötesi hatta.
Yeni siyasetci, ister kadın ister erkek olsun, milletvekili olmayı, vekilliği yere göğe sığdıramıyor.
Öylesine tatlı bir koltuk ki, devamlo oturmak istiyorlar.

Böyle olunca da kendisine seçen güce adeta tapıyorlar.
“Sizi Allah başımızdan eksik etmesin” noktasına geliyorlar.
İşte bu kanaat ve şnanış, siyasetcinin kendisini kirlettiği andır.
İşte bu politikacının “biat” etmesi değil, kendisini, insanlığını, onurunu sıfırladığı andır.

Siyasetci “yanardöner” olabilir.
Siyasetci “fırıldak” olabilir.
Siyasetci “yağdanlık” olabilir.

Bütün bunları geçmiş dönemlerde gördük, yaşadık, eleştirdik.

Bir siyasetcinin partisine bağlılığını, inandığı fikirleri savunmasını, genel başkanına inanmasını ve onun izinden gitmesini anlarım.
Bir siyasetcinin zaman zaman sert çıkışlar yapmasını, sonradan hata yaptığını söylemesini anlayabilirim.
Özür dilemesini, çok iyi anlarım.
Ama kayıtsız şartsız, hiç bir fikir ortaya koymadan kenarda kalıp, suya sabuna dokunmadan Meclis genel kurulunda “hokka” giibi oturmasını, hatta bir seçim dönemi boyunca kürsüye çıkıp tek kelime görüş ortaya koymamasını da anlarım.

Ama hiç bir şey yapmadan, hiç bir fikir üretmeden, sadece ve sadece el etek öperek, temenna çakarak, genel başkanına dört yıl boyunca “ Siz olmasaydınız, bu memleketin hali ne olurdu” diye yere başını değdirmişse, ondan politikacı değil, sade vatandaş bile olmaz.
Hatta cacık bile olmaz.
Çünkü sizin yeriniz siyaset çöplüğüdür…

Her zaman olduğu gibi AKP döneminde de bu tür kadın ve erkek milletvekillerine çok rastlanır oldu.
Akılalmaz cambazlıklar gördük.
El etek öpenlere çok rastladık.
G.t kılı olanları dahi gördük.
Yakında seçimler var ya, daha çok şeyler göreceğiz demektir.
Değişik değişik atraksiyonlara tanık olacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın.

Sözü eğer 17/25 Aralık 2013 operasyonundan sonra istifa etmek zorunda kalan dört bakanın AKP’li üyeler tarafından komisyonda aklandıklarına getirirsek:
Bu bakanları yargılayan komisyonun AKP’li üyeleri karar verirken haklı olarak partilerini düşünmüşlerdir.
Haklı olarak parti disiplini çerçevesinde hareket etmiş olabilirler.
Yargılama görevi gören komisyonun, bir anlamda “yargıçları” gibi hareket etmesi gereken AKP’li üyeleri, bakanları suçsuz bulmuş olabilirler.
Bu kararlara “vicdansızlık” demek doğru olmayabilir.
Ama elini vicdanına koyan sade vatandaşı ikna etmek öyle kolay değil.
Vatandaş bu konuda hala ikna edilmiş değil.
Vatandaş gördüklerine,yazılanlara inanır.
Vatandaşın “makul şüphe”kriterinin ayakları yere basar.

Yolsuzlukla suçlanan dört bakanla ilgili olarak eğer durum tesbitini yeniden yapmamız gerekirse fotoğraf şudur:
Komisyon üyelerinden bazıları, Haziran ayındaki seçimler nedeniyle, milletvekilliği koltuğu ile vicdanları arasında sıkışmış olabilirler.
Nitekim AKP Konya Milletvekilli Ayşe Türkmenoğlu, doğru olup olmadığı kesinleşmeyen bir iddiaya göre, komisyon raporu açıklanmadan önce şöyle buyurmuşlar:

“Bakanlar herşeyi kabul etseler bile, bende yeterli suç şüphesi uyandırmadı.”

Suçlanan bakanlar dahi böylesine bir savunma yapmayı akıllarından geçirmemişlerdir.
Buyrun buradan yakın…
Buyrun kafanız karışmasın.
Buyrun komisyonun diğer AKP’li üyelerinin vicdanlarından kuşku duymayın.

Ama Türkmenoğlu haklı (!)
Seçimlere şurada ne kaldı ki.
Haziran başına altı ay bile yok?
Şu anda oturduğu koltuk sıcacıktır…
Rahat ve sıcacık…
Aman soğumasın…

1630180cookie-checkSuç şüphesi…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.