Sultandağlarında madenci katliamı!

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – ‘Değerli maden’ aramak için su kaynakları ve dere yataklarını tahrip ettiler, ağaçları katlettiler, Eber Gölü’nü besleyen dere yatağını doldurdular, yöre köylüleri yapılan tahribatı “savaştan çıkmış gibi” sözleriyle değerlendirdi…

Afyonkarahisar’ın Çay ve Sultandağı ilçelerinde yaklaşık 6 köyü etkilemesi beklenen madencilik girişimi için verilen arama ruhsatının iptali için 143 vatandaş ile ZMO geçtiğimiz hafta dava açtı. Ancak henüz ruhsat aşamasındayken yapılan sondaj çalışmalarının yarattığı tahribat yöre halkını isyan ettirdi. Sultandağları’nın en yüksek zirvesi olan ve yöre halkının kutsal saydığı Gelincik Ana Tepesi’nin eteklerinde başlatılan maden arama çalışması sırasında tamamen kurumaya yüz tutan Eber Gölü’nü besleyen dere yatağının doldurulduğunu söyleyen köylüler, yeraltı sularının yataklarının bozulduğunu, maden yolu açmak için onlarca ağacın da katledildiğini belirtti. Denetimden uzak yapıldığı öne sürülen madenci tahribatını belgeleyen köylüler, sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor.

Ege’nin çatısı olarak anılan Sultandağları, Afyonkarahisar, Isparta ve Konya illerini birbirine bağlayan konumuyla bölgenin önemli doğal miraslarından biri. 2675 metre rakımlı Gelincik Ana Zirvesi, bölgenin en yüksek noktası olarak biliniyor. Afyonkarahisar’ın Çay, Sultandağı ve Bolvadin ilçeleriyle Konya’nın Akşehir, Isparta’nın ise Yalvaç ilçeleri ve bağlı köyler; Sultandağlarının iki yamacında önemli birer üretim merkezi konumunda.

KURUYAN GÖLLERİN ARDINDAN SU KAYNAKLARI DA HEDEFTE

Hatalı su politikaları sonucu tamamen kuruyan Akşehir Gölü ile kurumaya yüz tutan Eber Gölü, Sultandağları’ndan gelen tatlı su kaynaklarından besleniyor. Sultandağlarının kuzey batı eteklerinde yer alan Karamık Sazlığı da bölgenin önemli sulak alanlarından biri. Ancak Akarçay başta olmak üzere birçok su kaynağına ev sahipliği yapan Sultandağları vahşi madenciliğin kıskacı altında.

20 BİN DEKARLIK MADEN RUHSATINA İPTAL DAVASI AÇILDI

Çay ve Sultandağı ilçelerinde toplam 6 köyü etkilemesi beklenen madencilik girişimi, geçimini tarımsal üretimle sağlayan yöre halkının tepkisini çekiyor. İstanbul merkezli özel bir madencilik şirketine Sultandağlarının kuzey yamaçlarında değerli maden arama ruhsatı verildi. Yaklaşık 20 bin dekarlık bir araziyi kapsayan IV. Grup Maden arama ruhsatı ve buna bağlı sondaj işlemlerinin durdurulması için 143 vatandaş ile ZMO iptal davası açtı.

DEĞERLİ MADEN ARAMAK İÇİN YAPILAN TAHRİBAT BELGELENDİ

Ancak yüksek rakımlı ve ulaşımı oldukça zor bir bölgede yer alan maden arama sahasında daha ruhsat aşamasındayken yapılan tahribat köylüleri isyan ettirdi. Önceki gün ruhsat sahasına giden köylüler, ormana ait arazide açılan maden yolu için onlarca ağacın katledildiğini, dere yataklarının doldurulduğu, yeraltı sularının çıktığı alanların da tahrip edildiğini belgeledi.

‘DAĞDAN GELEN SU YATAKLARININ AKIŞI BOZULMUŞ’

Eber Gölü’nü besleyen su kaynaklarından biri olan Eber Deresi’nin akışına müdahale edecek şekilde dere yatağının doldurulduğunu dile getiren köylüler, “Dere kenarlarında altı tane sondaj yeri hazırlanmış. Dağdan gelen su yataklarının akışı bozulmuş. Yol açma çalışması sırasında erozyona uğramış bölgeden kopan kaya parçaları dereyi doldurmuş” diye konuştu.

MADEN SONDAJINDA SU ÇIKTI, ÜZERİ BETONLA ÖRTÜLDÜ

Maden arama sondajı sırasında ağaçların kökünden sökülerek dere yatağına atıldığını dile getiren köylüler, üzeri betonla kapatılan sondaj kuyularının bazılarının dibinden su çıktığını belirtirken Eber Deresi’ni besleyen irili ufaklı dere yataklarının da tahrip edildiğine dikkati çekti. Maden arama sondajlarının önümüzdeki yılın bahar aylarında devam edeceği bilgisini aldıklarını söyleyen köylüler, daha ruhsat aşamasındayken bu kadar tahribata neden olan madencilik girişiminin işletmeye geçmesi durumunda bölgeyi çok büyük bir yıkımın beklediğini savundu.

‘SAVAŞTAN ÇIKMIŞ GİBİ’

Denetimden uzak yapıldığı öne sürülen madenci tahribatıyla ilgili sorumlular hakkında suç duyurusuna hazırlanan köylüler, yargı süreci devam eden projeyle ilgili çalışmaların durdurulmasını istedi. Sultandağları’ndaki madenci tahribatına ilişkin görüntüleri sosyal medyadan paylaşan yöre halkı, yapılan tahribatı “savaştan çıkmış gibi” sözleriyle değerlendirdi. Dere yataklarında yapılan tahribatın sel ve taşkınlara da davetiye çıkardığını belirten köylüler, bir felaket yaşanmadan bu konuda önlem alınmasını talep etti.

AFYONKARAHİSAR İLİNİN YÜZDE 52’Sİ MADENLERE RUHSATLI

Sultandağları’nın kuzeyinde bulunan vadiler, su kaynaklarının yanında zengin bir biyolojik çeşitliliği de barındırıyor. Sedir’den yabani fındığa, meşe türlerinden akçaağaca, birçok ağaç ve ağaççık türüne ev sahipliği yapan Deresinek ve Eber Vadileri, Akdeniz ikliminde yayılış gösteren türlerin yanında İran-Turan ve Avrupa-Sibirya iklim tiplerinin hüküm sürdüğü bölgelerde yetişebilen bitki türlerini de barındırıyor. Ancak bu benzersiz biyoçeşitlilik son yıllarda birbiri ardına verilen maden ruhsatları ile ÇED kapsamı dışında tutulan maden arama faaliyetleri ve işletme aşamasında uygulanan vahşi madencilik yüzünden büyük bir tehdit ile karşı karşıya. Göllerini kaybeden bölge, yüzey ve yeraltı sularıyla zengin biyoçeşitliliğini ve tarımsal üretimini de kaybetmek üzere. Afyonkarahisar ilinin yüzde 52’lik kısmının madenlere için ruhsatlandırılması, yakın gelecekte bölgeyi bekleyen felaketi gözler önüne seriyor.

2727120cookie-checkSultandağlarında madenci katliamı!
Önceki haberİran medyası: Armita Geravand’ın beyin ölümü gerçekleşti
Sonraki haberBMT RENOVATION – BMT DECOR
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.