İSVEÇ’TEN… Gazeteci..

Her şeyi en iyi onlar  bilir.

Ülkeyi en iyi  onlar yönetir.

Cep delik, cepken delik; ay sonunu  avansla  zor getirirler.

Hanımları eli yüzü düzgün  bir işte  çalışmasa ev kirasını, kasap, bakkal  borcunu bile zor öderler.

Ama, ülke ekonimisi nasıl düzelir, nasıl  düze çıkar konusunda akıl danelik etmekte üzerlerine yoktur.

Edeplileri  de var, edepsizleri  de..

Özel yaşamın gizliliğine saygı  gösteren de var,

Onu “papparazi” konusu yapan da..

Başbakana, “Sayın Başbakan” demekle “Sayın Başbakanım” demenin  farkını;

Bir askeri yetkiliyle konuşurken “Sayın General” demekle, “Komutanım” demek arasındaki inceliği bilen de var, bilmeyen de..

Bazısı  soruları puştça sorar:

Darbe yıllarında,Kenan Evren’le Çankaya Köşkü’nde bir akşam  yemeği yiyen Emel Sayın’a, sorduğu “Kenan Evren, sizin en çok neyinizi beğendi?” sorusuna, “En çok cildimi beğendi” yanıtını  aldığında, “ Madem cildinizi  beğendi, açıp sayfalarınızı da okumadı mı?” sorusunu yapıştırır.

Bazısı da Can Yücel’e yönelttiği, “ Öldüğünüzde mezar taşınıza ne yazılmasını  isterdiniz?” sorusuna aldığı, “Ben mi,mezar taşıma, ben ölmeseydim, sen benim  şeyime  mezar taşı olurdun yazılmasını isterdim” şeklindeki yanıtla rezil olur.

Bir gün, bir gecekondu mahallesinde yaşlı  bir kadınla  sohbet ederken, kadın sormuştu:

 “Oğlum, ne iş yapıyorsun?”

“Gazeteciyim, teyze”

Kadın, bu yanıtım karşısında,

 “İşlerin iyi mi bari, günde kaç tane  gazete satabiliyorsun?” diyerek  tamamlamıştı sorusunu…

***

Başbakan, Cumhurbaşkanına “Bunlar iki koyunu güdemez” dedi ya; birden aklıma o olay geldi:

…1970’ li yıllarda, iki kafadar Türk gazeteci bavullarını alıp kapağı Stockholm’e atmışlar. Daha önce İsveç’e giden bir arkadaşlarının evinde  günlerce yan gelip yattıktan  sonra  iş aramak zorunda kalmışlar.

Eski arkadaş, onlara  Stockhlom dışındaki  bir çiftlikte  iş bulmuş.

Çiftlik sahib, iki  gazeteciyi karşısına almış:

“ Ahırdaki şu hayvan gübrelerini  el arabasıyla buradan  alıp şuraya  boşaltacaksınız!” demiş.

Bizimkiler, işe dört elle sarılmışlar. Daha akşam olmadan ahırı tertemiz etmişler.

Çiftlik sahibi  çok sevinmiş, paralarını peşin ödemiş. Ekstaradn yatacak yer ve üç öğün de yemek  vermiş..

Ertesi gün, “Ahırdaki  şu koyunları  her akşam içeri alırken tek tek sayacaksınız!” demiş.

İki gazeteci , ahıra giren koyunları sayarken bir türlü hesabı tutturamıyorlarmış:

Biri, “150 koyun!”diyormuş, diğeri, “Hayır, 163 koyun!…”

Olmadı, koyunları ahırdan çıkarıp yeniden sayıyorlarmış.

Durumu gören çiftlik sahibi:

“Bırakın.Bu işi  beceremediniz, yarın size  başka bir  işvereceğim” demiş.

Diğer gün, ikisini bir yumurta bandının başına oturtmuş.

“Bakın,yumurtalar,şuradan  bantla  gelecek. Siz, yumurtaları sayarak  büyüklüklerine göre irileri şu koliye, küçükleri  de diğer koliye yerleştireceksiniz!”

Bant dönmeye, yumurtalar gelmeye başlamış.

Bizimkiler almışlar ellerine bir yumurtayı, başlamışlar tartışmaya:

“Bu yumurta büyük!”

“Hayır,büyük değil, küçük!”

Yumurtaların sayısını da karıştırmışlar.

O sırada  bantla gelen bütün yumurtalar kolilere yerleştirilemediği için çöpe gidiyormuş.

Durumu  gören çiftlik sahibi, saçını, başını yolarak gelmiş.

Hemen oracıkta ikisinin de işine  son vermiş.

Kapıdan uğurlarken de merak edip sormuş:

“Siz,kendi ülkenizde ne iş yapıyordunuz?”

İkisi birden:

“Gazeteciydik!”

Adam:

“Belli oluyor” demiş, “ Bok atmasını  çok  iyi  beceriyorsunuz. Ama, iki koyunla, dört yumurtanın hesabını tutturamıyorsunuz!”

646990cookie-checkİSVEÇ’TEN… Gazeteci..

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.