İSVİÇRE’DEN… Madrid’de dört gün

Hafta sonları bazen çok hareketli geçebiliyor. THY uçağına atlayıp, Bakü’ye uçtum. Azerbaycan’ın önde gelen işadamlarından İskender Halilov’un 50’nci doğum gününe ve Hazar Denizi’ne karşı yaptırdığı Park Inn otelinin açılışına davetliydim. İyi ki üşenmeyip gitmişim.

Doğum gününde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’i, Rusya Dışişleri Bakanı İvan İvanov’u, Rus petrol devi Lukoil’un patronu Ali Ekberov’u, bir arkadaşlarının doğum günündeki samimi ortam içinde izledim diyor, Mehmet Barlas.

Tabii benim böyle bir davet almaya ya ömrüm yetmeyecek, yada bir fırın ekmek yemem gerekecek. Hal böyle olunca bende ufak ufak takılıyorum. Ne isabet benim de doğum günüm geliyormuş, kızımda bana bir süpriz hazırlamış. İster inanın ister inanmayın ama doğru. Adı Easy Jet bilet Basel-Madrid gidiş dönüş Fr. 4,95 (yani 5 YTL) Üzerine birazda havaalanı vergileri geldi toplam iki kişi gidiş dönüş 95 İsviçre Frankı (100 YTL) ödedik. Sevgili eşimle güzel bir 4 gün geçirdik.

Hemen soracaksınız, yediğiniz içtiğiniz sizin olsun gördüklerinizi anlatın. Bende hemen hüzünleneceğim, olur mu ya kardeşim memlekette o kadar problem varken ben nasıl olur da yediğim paella’ları içtiğim Rioja şarabını, geleneksel churros tatlısı ve üstünede küçük bir expresso ile bir yudumda götürdüğüm absinth’leri yazarım.

Yazacağım kardeşim bugün hepsini yazacağım. Bana ne sizin bitmeyen, tükenmeyen problemlerinizden. Hemde beni öyle zengin filan sanmayın, yazdım işte 5 YTL’ye uçtum. Çok eleştirirseniz maşallah lafa hiç sıkılmam. Bursa hapishanesinde Nazım Hikmet ve koğuşu ot yataklarda yatarmış. Bir gün Nazım’a siyatik ağrıları yüzünden yün yatak gelmiş. Koğuş da hemen dedikodu başlamış, solcu devrimci o yün yatak da biz ot yatakda. Nazım bunları sezinlemiş ve ‘arkadaşlar ben bu yatağı geri göndersem kazanacağımız bir şey yok, gelin hep beraber hepimizin yün yatakda yatması için mücadele edelim demiş. Gördünüz mü hadi hep beraber Madrid’e. Burada gördüklerim ve en fazla dikkatimi çekenler şöyleydi.

İsviçre halkı kendi ülkeleri dışına çıkınca mutlaka şöyle havadan bakarlar, burun kıvırırlar zor beğenirler. Ben Madrid için öncelikle şunu söylemek isterim, isviçreliler adına burun kıvıramadım. Madrid Barajas havaalanına indiğimde şöyle bir ferahlık geldi. 3 terminalden oluşan dev bir havaalanı, insanları sıkmıyor itişme kalkışma yok.

Ben ulaşım deyince İsviçre’nin üzerine başka bir ülke düşünemem. Avrupa’nın büyük şehirlerinden olan Madrid ulaşım konusunda hiç bir problemi yoktu. Metro ağı her yere ulaşarak, şehrin trafik yükünü tamamıyla kaldırmış. Şehir içi yolları oldukça geniş tutulmuş. Çok şeritli yollar dolu gibi görünsede tıkanıklık hiçbir yerde yok. Turist için bütün kolaylıklar sağlanmış. Havaalanından illede taksiye binme zorunluluğunuz yok. Metro ve turist otobüsleri hizmetinizde ve çok ucuz. Biz otele kadar 3 metro değiştirdik yarım saat yol gittik ve toplam kişi başı 1 euro ödedik. Avrupa’nın birçok havaalanında olduğu gibi Madrid’de  bagaj arabaları ücretsiz.

Şehir turu yapan turist otobüsleri ile 3 saatlik bir yolculukla bütün bir Madrid’i dolaşmak mümkün. Zengin tarihi mirasının yanısıra canlı bir kültür ve sanat merkezi olarak göze çarpan Madrid oldukça modern ve planlı yapılaşması ile gözleri kamaştırmaktadır. Eski tarihi yapılarla dolu olan Madrid bunların  korunmasına büyük özen göstermiş. Şehir merkezinde, şehrin hafızasını koruyan bu tarihi doku, şehir dışına doğru çıkıldıkça yerini düzenli yaşam alanlarına bırakmaktadır.

Şehrin emniyeti ve temizliği ilk göze çarpanlardan. Oldukça çok polis ve özel giysileri ile her ikiyüz metrede çöpçüler görünüyor. Sanki düşen bir yaprağın, caddeye atılan bir sigara izmaritinin peşindeler. Zaten insanların çöpleri yere atmasına bir neden yok, her yüz metrede çöp bidonları bulunmaktadır.

Madrid halkı bana oldukça zengin bir görünüm verdi. Gençleri oldukça şık, yaşlıları iyi giyimli ve bakımlı. Gündüz ve akşamları restoranlar tıka basa dolu. Yaşlı kesim evde oturmuyor. Yemeklerinde deniz ürünleri ağır basarken, küçük ayaküstü yerler yaygın. Yemek ve şarap fiyatları oldukça makul. 6-10 euro arası kaliteli bir şişe şarap içmek mümkün.

Bunlar abartısız pozitif yönlerdi. Elbette göze çarpan negatif yönlerde vardı. Madrid’e iki, üç yabancı dil biliyorum, bunları kullanacağım sevinciyle gelmeyin. İspanyolca bilmiyorsanız havanızı alırsınız. Şöyle bir intiba hemen uyanıyor. İngilizce’de neymiş, dünya dili İspanyolca gibi. Başka bir lisanı ne düşünüyorlar nede merak ediyorlar. Halkını demiyorum, ne bankada ne havaalanı nede şehir turu yapan turist otobüsünde yabancı dil konuşmuyorlar.

Belkide havaların soğukluğu nedeniyle olsa gerek, beni çok sayıda yaşlı hanımların kürklü görünmeleri rahatsız etti. Kurbanlar ve kuşlar için protesto yazımı bir önceki yazımda dile getirmiştim. Hayvan koruma derneklerinin ilk protesto yürüyüşünü Madrid’den başlatmaları gerektiğini düşündüm.

Kısa da olsa 17 ve 18.yy mimarisinin en güzel örneklerini görebildiğimiz Madrid, geniş caddeleri, büyük parkları, sayısız heykelleri, kültürü, buram buram tarih kokan sokakları sevecen insanları, her köşe başında gösteriler yapan sanatçıları ile  görülmeye değer bir Avrupa şehri idi.

1090040cookie-checkİSVİÇRE’DEN… Madrid’de dört gün

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.