Taşlar yerine oturuyor…

Hiç kimse takvim yapraklarını geriye çevirmeye heveslenmemeli.
Hiç kimse- eğer bu ülkeyi seviyorlarsa- 1940’lı yıllara geri dönülmesini beklememeli.
Hiç kimse- eğer demokrasiye inanıyorsa- 1960’ları, 1971’leri ve 1980’leri arıyoruz dememeli.
Ve hiç kimse “ Referandumda hayır çıkmazsa bu ülkede yaşanmaz artık” dememeli.
Bu ülke artık artık geçmişteki ülke değil.
Devlet de öyle.
İş başına gelen ve sekiz yıldır her gün dalgalı denizde karaya çarpmadan gemiyi yüzdürmeye çalışan AKP’yi gelinen noktadan ayırın.
İktidarda herhangi bir parti varmış gibi hayal edin.
Peşin hükümle mahkum etmeyin.
Sorgusuz infaz yapmayım.
Vicdan fişini çekip insafsızlığa sürüklenmeyin.
Niyet okumakla bir yere varılamayacağını bilin.

İçinde bulunduğumuz durum çok içaçıcı olmasa da ülke önemli bir sınavdan geçiyor.
Galiba Batıya doğru yol alan geminin yüzdüğü denizlerde sular durulmuş değil.
Tek adam rejiminden, tek partili dönemden, aklımızda tutamayacağımız kadar darbe, ihtilal teşebbüslerilerinden “sivil yönetim” rejimine geçiyoruz.
Askeri vesayet dönemi kapandı, kapanacak.
Sıra cihet-i askeriyedeki “teamül” tabusunun yıkılmasına geldi.

Yüksek Askeri Şura toplantılarında ilk defa siviller, yani demokrasinin olmazsa olmazı sivil iktidar, “dik durma” direncini gösterdi.
Bu toplantılara “sembolik” katılmayacağını kanıtladı.
Ve askerin yüzyıla yakın “teamül” alışkanlığı ve bundan kaynaklanan gücünü kırmaya çalıştı.

Gelinen nokta çok sancılı olabilir.
Gelinen nokta bazı yeni sıkıntılara neden olabilir.
Askerin, ülkeyi içerde ve dışarıda savunmakla yükümlü 800 bin kişilik TSK’nın bundan böyle sivillerin emrinde olması için yapılanları küçük görmemek lazım.

Yapılamayanları yapmak “ basiret” ister.
Tabuları yıkmak “cesaret” ister.
Eğer bu tür güçlü adımlar bizi demokrasiye götürüyorsa, taşlar yavaş yavaş yerine oturuyor demektir.
Batının iç savaşlarla, din kavgalarıyla ve dünya savaşlarıyla ulaştığı noktaya bir asırdan kısa bir sürede gelebilmek bence başarıdır.
“Geç kalınmış” bir başarıdır.

Evet taşlar yerine oturuyor.
Herkes yerine oturmalı ve gelişmeleri soğukkanlıklık ile izlemeli.
Hoşgörü ile sabırla sonucu beklemelidir.
Gelişmeler demokrasiye giden yolun köşe taşlarının bir hat üstünde dizilmesinden başka bir şey değil.
Çok zikzak yaptık.
Galiba düze çıkıyoruz.
Bekleyelim, görelim.
Ama gelinen nokta için direnenler, eski düzeni savanup karalar bağlayanlar çıkarsa da onlara kızmayalım.
Onların alışkanlıkları sürebilir.
Özlemleri kursaklarından kalmış olabilir.
Onlara da “şifalar” dilemekten başka bir şey yapamayız.
Ne yazık ki …

1627550cookie-checkTaşlar yerine oturuyor…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.