TOKİ, Salda Gölü’ne Millet Bahçesi yapacak!

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Türkiye’nin önemli göl uzmanından dikkat çeken millet bahçesi uyarısı: “İnsanları bilinçsizce bu alana doldurursanız Salda Gölü 5 yıl sonra yok olur!”

Beyaz kumsalları ve turkuaz sularıyla Türkiye’nin en güzel göllerinden biri olan Burdur’daki Salda Gölü’nde TOKİ tarafından Millet Bahçesi yapılacak. Geçtiğimiz Şubat ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Millet Bahçesi yapılacağı duyurulan doğal sit alanı statüsündeki Salda Gölü, Mart ayında daha esnek bir koruma statüsü olan ÖÇK Bölgesi ilan edilmişti. Göl kıyısındaki hidromanyezit oluşumların da yer aldığı Beyaz Adalar bölgesi ile Tabiat Parkı ve Belediye Plajının bulunduğu yaklaşık 150 bin metrekarelik alanı kapsayan Millet Bahçesi için TOKİ 31 Temmuz tarihinde ihale yapacak. Salda Gölünde bilimsel çalışmalar yapan Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Kurulu Üyesi Yard. Doç. Dr. Erol Kesici ise ihale öncesinde önemli uyarılarda bulundu. Salda Gölünün bir dünya mirası olduğunun altını çizen Kesici, “Salda Gölü’nün güzelliğini sağlayan biyo-mineraller. Adı canlı bir oluşum bu. Dünyada iki noktada böylesi bir oluşum var. Böylesi bir alana millet bahçesi yapmanın amacı nedir? Millet bahçesi yapmakla buraya daha fazla turist çekemezsiniz. Bu şekilde insanları bilinçsizce alana doldurursanız beş yıl para kazanırsınız ama 5 yılın ardından burası yok olur ve ortaya bütün doğal değerleri yok edilmiş çirkin bir alan kalır” diye konuştu. 

Toplu Konut İdaresi (TOKİ), 185 metreyi bulan derinliği ile Türkiye’nin en derin göllerinin başında gelen Salda Gölü kıyısında Millet Bahçesi inşa etmek için kolları sıvadı. Burdur’un Yeşilova ilçesinde bulunan Salda Gölü, son yıllarda doğal güzelliği ile ziyaretçilerin yoğun ilgisini çekiyordu. Bu ilgiyi tanıtım fırsatı ve ekonomik kazanç olarak gören yerel idareciler ve belediyeler ise göl kıyısındaki ziyaretçi trafiğini düzenleyecek adımlar atmaya başladı. Ancak Salda Gölü’nün çevresiyle birlikte 1. Derece doğal sit alanı statüsünde bulunması yapılaşmanın önündeki en büyük engellerden biriydi.

SALDA GÖLÜNDE 150 DEKARLIK MİLLET BAHÇESİ İÇİN İHALEYE ÇIKILIYOR

Bu engeli aşmak için Salda Gölü ve yakın çevresi doğal sit alanına göre daha gevşek bir koruma statüsü sayılan Özel Çevre Koruma Bölgesi (ÖÇK) ilan edildi. Geçtiğimiz Mart ayında çıkarılan Cumhurbaşkanlığı Kararı ile ÖÇK ilan edilen alanda daha çok ziyaretçiyi ağırlamak için de çalışmalara başlandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz Şubat ayında Burdur’da yaptığı mitingde Salda Gölü kıyısında millet bahçesi yapılacağını duyurmuştu. Tartışmalara neden olan bu açıklamanın ardından milet bahçesiyle ilgili çalışmalar da netleşmeye başladı. TOKİ, Salda Gölü kıyısında yaklaşık 150 bin metrekarelik alanda yapılması planlanan millet bahçesi için 31 Temmuz’da ihaleye çıkacak.

‘SALDA GÖLÜ SOSYAL DONATI İNŞAATLARI VE ÇEVRE DÜZENLEMESİ İŞİ’

Salda Gölü Millet Bahçesi ile Millet Bahçesine Ait Sosyal Donatılar İnşaatları ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşi” başlığı ile ihale tarihini ilan eden TOKİ’nin duyurusunda, 360 günde tamamlanması planlanan proje kapsamında yapılacak çalışmalar ise şöyle sıralandı: “140.496,07 m² Alanda Millet Bahçesi Genel Altyapı İşleri ve Rekreasyon Alanları İle Millet Bahçesine Ait Sosyal Donatıları Yapımı İşi.”

‘BİLİNÇSİZCE ÜZERİNE BASILIP GEÇİLEN CANLI OLUŞUMLAR’

TOKİ eliyle millet bahçesi yapılmasını eleştiren Türkiye’nin önemli göl ve sulak alan uzmanlarından Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, konuyla ilgili dikkat çekici uyarılarda bulundu. Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Eğirdir Su Ürünleri Fak. Emekli Öğretim Üyesi ve Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Kurulu Üyesi Kesici, Salda Gölü’nün millet bahçesi değil, bir dünya bahçesi olduğunun altını çizerek, “Burası bir dünya mirası. Bunu sağlayan özelliği ise doğal yapısıdır. Salda Gölü’ne güzelliğini ve rengini veren yapı, göldeki hidromanyezit oluşumlar. Özellikle Beyaz Adalar olarak adlandırılan bölgede yoğunlaşan karnabahar görünümlü bu oluşumlar göl için yaşamsal önemdedir. Ancak bilinçsizce üzerine basılıp geçilen bu yapılar aslında biyomineral dediğimiz canlı oluşumlar. Adı üstünde: “Biyomineral!” Yani canlı demek. Bir böceğin üzerine basıp öldürmekle Salda Gölü’ndeki bu biyominerallerin üzerine basıp öldürmek arasında bir fark yok. İkisi de canlı çünkü” diye konuştu.

‘SALDA GÖLÜ DÜNYA MİRASI, BURAYA MİLLET BAHÇESİ YAPILAMAZ’

Salda Gölü kıyısında ayrıca endemik bitki türlerinin bulunduğuna da dikkat çeken Kesici, inşaat faaliyetleriyle bu türlerin de yok olacağını belirterek şöyle konuştu: “Evet, Salda Gölü’ne insanlar gelsinler, bu doğal güzellikleri görüp yararlansınlar ama bu mutlaka denetimli ve kontrollü bir şekilde sağlanmalı. Alanın taşıma kapasitesine göre yapılmalı bu işler. Her zaman söylüyoruz; Pamukkale neyse Salda Gölü de odur. Pamukkale’deki beyaz travertenler için bugün gösterilen özen eskiden yoktu. Alan kararmaya başladıktan sonra farkına varıldı. Salda Gölü de aynı şekilde kararabilir. Bırakın millet bahçesini hiç bir bahçe yapılmamalı buraya. Bakın dünyaya mal olmuş bir doğal mirastan bahsediyoruz. Dünyada iki noktada böylesi bir oluşum var. Böylesi bir alana millet bahçesi yapmanın amacı nedir? Millet bahçesi yapmakla buraya daha fazla turist çekemezsiniz.

‘YILDA 1 MİLYON İNSAN GÖLÜ 5-10 YIL İÇİNDE YOK EDER’

Bu alanın yoğun insan baskısından özenle korunup, kontrollü kullanıma izin verilmesi gerekirken ziyaretçi sayısını 1 milyona çıkarmayı hedefleyen bir girişimde bulunmak tam anlamıyla bindiği dalı kesmek anlamına gelir. Şimdiye kadar biz bu tür işlerde başarılı olmamışız. Kontrolsüz bir şekilde yapılan bu tür girişimlerle doğal alanlarımız yok olmuş. Buraya 25 bin kişi de gelse 1 milyon kişi de gelse tahribat yaratacak. Yılda 1 milyon insanın bu alana girmesi demek, Salda Gölü’nün 5-10 yıl içinde yok olması demektir.”

YAPILAN YANLIŞLAR BÖLGE TURİZMİNE DE KAYBETTİRECEK

Herkesin her istediği yere dilediği şekilde girmemesi gerektiğini savunan Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, “Geçtiğimiz yıl Yeşilova Belediye Başkanı Salda’ya yönelik ilgiden söz ederken ‘kasapta et, bakkalda ekmek’ kalmadı diyordu. Bu şekilde insanları bilinçsizce alana doldurursanız beş yıl para kazanırsınız ama 5 yılın ardından burası yok olur ve ortaya bütün doğal değerleri yok edilmiş çirkin bir alan kalır. Bölge biraz turizmde öne çıkmaya başlamışken yapılan yanlışlarla bunları da kaybedecek. Salda zaten dünyada bilinen bir yer ama yapısız, doğal güzelliğiyle biliniyor. Ben bu gölün 30-40 yıl önceki doğal halini biliyorum. Çevresi çam ağaçlarıyla doluydu. Şimdi nereye gitti o ağaçlar? Geriye kalan dokuyu da yok etmek istiyorlar. Lütfen sadece bugün düşünmeyin, yarını da biraz düşünün” dedi.

‘ZATEN SALDA GÖLÜ ÇEVRESİNDE ALABİLDİĞİNE İŞGAL SÖZ KONUSU’

Geçtiğimiz yıllarda Salda Gölü’nde dalgıçlarla yaptıkları inceleme sırasında, göldeki tatlı su süngerlerinin ve planktonların giderek azaldığını gözlemlediklerini kaydeden Kesici, “Bu yapılar kendiliğinden oluşmuyor. Gölün çevresinde bunu etkileyen bazı unsurlar var. Eğer biz biyoloji bilimine inanıyorsak, bu beyaz yapıları kaybedeceğiz. Dokunurken bile özenle davranılması gereken bir alana millet bahçesi yapmanın ne tür bir getirisi olacak bize bunu söylesinler. Zaten Salda Gölü çevresinde alabildiğine bir işgal söz konusu. Bu işgale son verilip alanın düzenlenmesi gerekirken üzerine bir de millet bahçesi yapmak kabul edilebilir değil” görüşünü dile getirdi.

‘BEYAZ KUMSALLAR IŞIK ALMAZSA ÇOĞALAMAZ, ÜZERİNİ KAPATMAYIN’

Türkiye’de Özel Çevre Koruma (ÖÇK) alanlarının doğru dürüst korunamadığını savunan Kesici, millet bahçesi projesi kapsamında alanda yapılması düşünülen ahşap yürüyüş alanlarının da göl kıyısındaki hidromanyezit oluşumlara zarar vereceğini söyledi. Beyaz kumsalların ışık alması gerektiğini dile getiren Kesici, “Bu oluşumların varlığını sürdürebilmeleri için ışık almaları da gerekiyor. Üzerleri kapatılırsa çoğalamazlar. Karnabahar görünümlü oluşumların en yoğun olduğu alan Salda Deresi’nin göle döküldüğü bölge. Bu dereye zaten bir gölet yapıldı daha önce. Şimdi de kıyıdaki yapılaşmalarla son darbeyi vuracaklar. Biz insanların bu tür doğal alanlardan yararlanmalarına elbette karşı değiliz ama bunun bir kuralı olmalı. Ekoloji ile ekonomi yan yana geldiğinde önceliğimiz ekoloji olmalı. Çünkü önceliği ekolojiye vermez isek ekonomik olarak da kaybedeceğiz” uyarılarında bulundu.

2320610cookie-checkTOKİ, Salda Gölü’ne Millet Bahçesi yapacak!
Önceki haberAmerikan Cargill firmasına mahkemeden durdurma kararı
Sonraki haberBrezilya’da cezaevi isyanı: Ölü sayısı 57’ye çıktı
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.