Türban yine türbülansta…

Erkek milletinin, takiyye alışkanlıkları yine depreşti.
Kimdir bu erkek egemenler?
Tabii ki erkek yazar-çizer takımı.
Erkek aydınlar, topluma yön verenler.
Ve de erkek kanaat önderleri.
Türbanlı kadınların sayısında yukarı doğru kıpırdanma görüldü ya, hemen felaket senaryoları yazmaya başladılar.
Durum neymiş?
Yapılan bir araştırmaya göre, başını örtenler son dört yılda yüzde 64.2’den, yüzde 69.4’e çıkarak, yüzde 5.2  oranında artmış.
Yüzde 99’u Müslüman bir ülkede, yüzde yüz Müslüman bir siyasi kadro, yüzde 47 ile iktidarda.
Yani Ak Parti iktidarından bahsediyoruz.
Referansı ılımlı İslam, genelde muhafazakar olan bu iktidar döneminde, inanç sahibi olanların sayısında artışın  meydana gelmesi pek garip değil.
Ne yani Müslüman bir ülkede Hristiyan veya Musevi sayısı artacak değil ya.
Şimdi gelelim türbana.
Ne var ki türban takanların sayısındaki artış dört katı olmuş.
Sayı belli değil, oran belli.
Oranın yüzde 25’den, diyelimki dört kat arttı, yüzde yüze çıktı ama bu nasıl bulundu, belli değil?
Elde somut veri yok. Rakam yok demek daha doğru.
Yani bir önceki araştırmada sayı mesela  iki binse, son araştırmada bunun sekiz bin olması gerekir değil mi?
Gerekir ama böyle bir bulgu, rakam veya sonuç yok.
Asıl garabetlik de burada.
Garipliği bir kenara itelim.
Ve inandırıcılığını tartışmadan türbanın dört kat arttığına bir an için inanalım.
Zaten sokağa çıkınca artışı görmemek mümkün değil.
Ha iki kat, ha dört kat.
Önemli olan hem başörtüsünde ve hem de  türbanda artışın nereden, niçin ve nasıl kaynaklandığı?
Yani geldik şöyle bir tabloya:
Laikler ve dincilerin ortak paydası: “Başörtüsü canım cicim bir örtü. Ninelerimizin, annelerimizin örtüsü.  Atatürk dönemindeki doğal örtünme ama simge değil. Köylerimizde yaşayanların  inanış ve geleneği”
Her ne ise, başörtüsü tüm kesimlerce “top model”örtünmenin klasik  versiyonu. 
Ya türban?
Laiklere göre, türban “hain”
Hem hain ve hem de bunu takanlarda hinlik var. Hainlik, değil hinlik var.
Bu ne demek?
Türban bir siyasi simge.
Bunu kullananların sayısı AKP’den önce azdı, uygun zemini buldular ve çoğalıyorlar.
Yani doğanın evrimine (!) uygun.
Neden çoğalıyorlar, sadece ünivesite kapısında beklememek için mi?
Burada durmak lazım.
Bence sadece bu değil.
Artık türbanı savunanların, geleceğe yönelik amaçlarında yeni bir aşamaya gelinmiş gibi.
Gibisi bile fazla.
Onlara göre gelindi, gelinecek.
Aşama aşama..
Peki bundan sonraki aşama ne olur?
Üniversiteye girdiler, mezun oldular.
Her branştan, her meslekten “mezun edilmiş” veya “ mezun olmuş” türbanlılar aramıza karıştılar mı?
Karıştılar.
Bunlar bu kez de “Madem meslek sahibi oldu, bu hakkı kazanırken kazanırken nasıl türban serbest idiyse,mesleğimiziicra ederken de türban takabiliriz.” diyeceklerdir.
Doktor hastanede, avukat adliyede, yargıç Danıştay veya da Sayıştay’da kiyafet özgürlüğünü kullanmayı savunacaklar ve bu sorun son aşamada gündeme taşınacaktır.
İşte o zaman ayıklayın pirinci taşını.
Ayıklayabilirsen tabii..
Benim kuşkum ve endişelerim bu yönde.
En büyük korkum da yapılacak sivil anayasada bu soruna yeşil ışık yakılıp yakılmayacağı..
Eğer böyle bir yola girilirse “pes” derim.
“ O kadar da değil yani” diye isyanlarım olur..
Hem de sertce…

1624180cookie-checkTürban yine türbülansta…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.