Türkiye, Karşı Deklarasyon’u da sindirecek

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan, karşı deklarasyonun tek taraflı ve siyasî nitelikte olduğunu söyledi. Tan yazılı açıklamasında “Bu deklarasyon, Türkiye ile AB arasında 40 yılı aşkın süren geleneksel işbirliğinin ruhu ile bağdaşmayan bir üslûp içinde bazı haksız yaklaşımlar ve bazı yeni unsurlar içermektedir. Tek taraflı ve siyasi nitelikte olan bu deklarasyon Kıbrıs ile ilgili BM çözüm sürecinde zafiyete neden olabilecektir. Bu yaklaşımı paylaşmamız mümkün değildir” görüşünü savundu.


Türkiye’nin Kıbrıs konusundaki politikasının belli ve sarih olduğunu ifade eden Tan, bu durumun Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül’ün Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada da bir kez daha ortaya konulduğunu belirtti.


Türkiye’nin, Ankara Anlaşması ve ek protokolden kaynaklanan yükümlülüklerin tüm üyelere ayrım yapmadan uygulanacağını defalarca açıkladığını kaydeden Tan, “Esasen, Ankara Anlaşması ve ilgili Ortaklık Konseyi Kararları’nda uygulamada çıkabilecek sorunların görüşülebilmesi için çeşitli mekanizmalar öngörülmektedir. Bu nedenle protokolün uygulanmasının takibi hususunda yeni unsurlar getirilmek istenmesinin izahı zordur” dedi.


Tan, deklarasyonda Kıbrıs Türk halkının varlığının, statüsünün, haklarının ve beklentilerinin göz ardı edilmiş olmasının “vahim bir haksızlık” olduğunu ifade ederek, Türkiye’nin Kıbrıs konusunda AB’den beklentilerini şöyle sıraladı:


“Birincisi, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs konusundaki kapsamlı çözüm çabalarının aktif bir şekilde desteklenmesi ve çözüm sürecini kolaylaştıracak ortam ve koşulların hazırlanmasına katkıda bulunmasıdır. Bu, esasen AB Zirve kararlarında da yer alan bir vecibedir. İkincisi, AB Konseyi’nin 26 Nisan 2004 tarihinde almış olduğu karar uyarınca, Kıbrıs Türklerine verilen sözün yerine getirilmesi, tüm ambargo ve kısıtlamaların kaldırılmasıdır. Bu doğrultuda, AB Komisyonu’nca hazırlanmış olan doğrudan ticaret ve mali yardım tüzükleri daha fazla gecikmeden ve tam olarak uygulanmalıdır. Üçüncüsü, AB Konseyi’nin ve BM Genel Sekreteri’nin çağrılarına uygun olarak, Türkiye’nin 30 Mayıs 2005 tarihinde yapmış olduğu Kıbrıs’ta kısıtlamaların eş zamanlı olarak, tüm ilgili taraflarca kaldırılması yönündeki öneri paketinin desteklenmesidir.”


AB’nin yayımladığı deklarasyonda, BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın Kıbrıs sorununa çözüm çabalarına ‘destek vermenin önemi konusunda görüş birliğine varıldığı’ ifade edilmiş ancak diğer açıklamaların aksine bu madde, 2006’da değerlendirilip izlenecek konular arasına alınmamıştı.


AÇIK GAZETE: Türkiye Deklarasyon’unda Kıbrıs sorunun çözümünde BM’nin desteklenmesi yerine “çözüme kadar Kıbrıs’ı tanımayacağız” açıklamasına beklendiğinden sert bir Karşı Deklarasyon ile karşılaştı. 


AB, 17 Aralık’ta Türkiye’ye diğer aday ülkelere koşmadığı bir şartı kabul ettirerek müzakerelerin ucunu açık bırakmış ve sonunda da AB’ye tam üyelik ile sonlanamayacağı maddesini koymuştu. Şimdi böylesine tek yanlı başlayacak müzakerelerde Türkiye’nin Kıbrıs’ı tanıması şart koşuluyor. 


Türkiye Karşı Deklarasyon’u yalnızca üzüntüyle karşılamış olması zorda olsa sindirebileceği yorumunu akla getirebilir…


Türkiye’de iktidar partisi yanlı yayın yapan pek çok ulusal medya; Karşı Deklarasyon’un AK Parti iktidarının bir beceriksizliği olduğunu yansıtmamak için haberi geçiştirdiğini söyleyebiliriz…


 


 

1024760cookie-checkTürkiye, Karşı Deklarasyon’u da sindirecek

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.