Türkiye’ye uygun kişiler acaba ABD’de mi?

Hatırlanacağı gibi, Meclis Başkanı geçmişte bir zaman, şimdilerde ABD’de yaşayan bir lideri(!) pohpohlayarak, bu kişinin Türkiye’ye hasret olduğunu vurguladı. Başkan,  Humeyni’nin İran’a inişine benzer şekilde, belki de, kastettiği şahsın aynı eda ile Türkiye’ye gelişini ima etmeye çalıştı. Kastedilen kişinin Türkiye’ye böyle inişinin  hukuksal açıdan ne kadar olanaklı olduğunu bilemiyorum, ama böyle bir ifadenin ikili anlamı olduğu düşünülebilir. Birincisi, yıllardır ABD’de yaşayan bu kişinin Türkiye’de önemli bir ağırlığı olduğu bilindiğinden, siyaset açısından bu tabanın tutulması amaçlanıyor olabilir. İkincisi ise, eğer ABD’de yaşayan bu kişinin ABD yöneticileri yanında da itibarı varsa, bu şahıs kanalı ile ABD yöneticilerine de sempati gönderimi amaçlanmış olabilir.

 Şimdilerde de yine ABD’de üst düzey bir görevde bulunan bir kişi ile başbakan düzeyinde ilişki kurulmaya çalışılmaktadır. Hatta, basından anlaşıldığına göre, başbakanın son ABD gezisinde böyle bir görüşme gerçekleşmiştir dahî.

Bilindiği gibi, Türkiye önümüzdeki yılda iki önemli seçime sahne olacaktır. Bunlardan biri genel seçim, diğeri ise Cumhurbaşkanlığı seçimidir. Cumhurbaşkanlığı için başbakanın aday olacağı ve tabiatıyla bu meclisin oyları ile bu mevkie geleceği kuvvetle tahmin ediliyor olmakla beraber, bu isim üzerinde ciddî çatışma yaşanmaktadır. AKP ve yandaşları açısından başbakanın cumhurbaşkanlığına çıkması isteniyor. Ancak, aynı çevrelerce, bu durumda partinin zarar görebileceği de düşünülmektedir. Diğer yandan, karşıt kesimlerin de başbakanın cumhurbaşkanlığı yolunu kesinlikle tıkamaya çalıştığı da açıkça görülüyor. Bu manevrada, muhalefet çevrelerince ters hedef gösterilerek, başbakanı cumhurbaşkanlığına gönderip, partiyi ufalama taktikleri de uygulanıyor olabilir. Ama, toplumda oldukça önemli bir kesimin başbakana karşı allerji duyduğu da yadsınamaz bir gerçektir.

 Bu durumda, AKP kurmay çevreleri her kesimi kısmen mutlu edecek, kısmen de bağlayacak bir formül üzerinde kafa yoruyor olabilir. Türkiye’de siyasal yapılanma sadece içte halkımızı ve burjuvaziyi ilgilendiren bir durum olmayıp, dış emperyalistlerin de şiddetle ve büyük dikkatle üzerinde durduğu bir konudur. Bu nedenle, cumhurbaşkanlığı konusunda iç çevreleri tatmin etme yanında, başta ABD yöneticileri olmak üzere, Dünya Bankası ve IMF  yanında, AB ülkelerinin ve tüm finans çevrelerinin de onayını alabilecek bir şahıs üzerinde anlaşmak, hem AKP’yi dağılmaktan kurtarır ve seçime görece güçlü sokar, hem de cumhurbaşkanlığı makamı ile AKP arasında olumlu ilişkilerin geliştirilmesinde önemli bir adım olabilir.

Bu isim, niçin şu anda Dünya Bankası Yoksullukla Mücadele Bölümü Başkanlığı makamında bulunan bir Türk olmasın! Tahsil durumu ve geniş uluslararası ilişkileri itibariyle öngörülen konuma fevkalâde uygun olan böyle bir şahıs, ailevî ve diğer şartlar itibariyle de yasal sınırlar içinde ise, bu proje niçin uygulamaya koyulmasın ki! 

IMF ve Derviş politikaları uygulamalarından rahatsız olan halkımız, son seçimde hemen tüm eski politikacıları sahneden çektiğini unutmadan, ülke üzerindeki sömürü hakimiyetini güçlendirme eğilimli IMF-ABD politikalarının mimarı ve uygulayıcısını nasıl sineye çeker, bilinmez!

Türkiye belki hep dışarıdan yönetiliyordu, eski dönemlerde uzaktan kumandalı yönetim sistemi uygulanırken, şimdilerde bizzat ehil temsilciler eliyle, yakından yönetim sistemine geçiş yapılmaktadır! Halkımız ülkeyi parsel parsel pazarlayan bu siyasileri seçip, pohpohlayarak siyasal karar mevkiine getirip, orada tuttuğu sürece, niçin böylesi sonuçlara şaşılır ki! Amacı Türkiye’den kayna çekmek olan merkez kapitalist ekonomilerin hakim kesimleri ve yöneticileri Türkiye’de böyle bir siyasal yapılanmaya destek vererek, onu iktidarda tutmaya niçin çalışmasın ki!

_______________

* İÜ’de Prof. Dr.

1594630cookie-checkTürkiye’ye uygun kişiler acaba ABD’de mi?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.