Tuncer Cücenoğlu, “Matruşka” ile Adana’da

80’li yılların başlarıydı. İş Müfettişi olarak, Yozgat’ta teftişlerimizi sürdürüyorduk. O zamanlar şehrin dışında kalan, Çamlık’da, küçük bir otel ve restoran vardı. Orada kalıyorduk. Abbas Sayar, Yozgat’lıydı. O sıralar Yozgat’ta olduğunu, köklü ve tanınan bir aile çevresi olduğunuda biliyordum. İlk romanı, “YILKI ATI” ile edebiyat dünyasına, fırtına gibi girmişti. Bir akşam birlilkte olalım önerimizi, çok sıcak karşılayıp, olumlu yanıt vermişti. Çamlık Gazinosu’nda buluşacaktık. Yanımda, bir konuğum var,Yozgat’a yeni geldi, birlikte gelelim dedi. Onur duyacağımızı belirttik. Ve akşam buluştuk.

Uzun bir gece oldu. Neredeyse sabahı edecektik. Daha çok Abbas Sayar’ı dinledik. Yılkı Atı’nı nasıl ve nerede yazdığını uzun uzun anlattı. Yozgat’tan İstanbul’a, Asmalı Mescit’ten tekrar Yozgat’a, yaşam serüvenini de dinlediğimde, romanda yılkı atı ile asıl kendini mi anlatmak istedi acaba diye, o zaman düşünmüştüm. O gün, şair yönünü de keşfettik. Şiirlerini kendi sesinden dinledik. Fikret Otyam ile olan dostluğu üzerine de, uzun uzun konuştuğumuzu anımsıyorum.

Beraber geldiği konuğu ve konuğumuz, Yozgat’a yeni öğretmen olarak tayin edilmişti. O sıralarda bir oyunu sahnelenmişti. “Kadıncıklar”. Konuğumuz, Tuncer Cücenoğlu idi. O akşam, sohbete çok az katılmıştı. Belki de gecenin yıldızı, Abbas Sayar olduğundan, geride durmayı yeğlemişti. “Kadıncıklar” oyununu seyretmiş ve çok beğenmiştim. Cesur bir konuyu ele almıştı ve müzikal olarak sahnelenmişti. Oyun üzerine de konuştuk. Tiyatroyu ve oyun yazarlığını sevdiğini, bir çok oyun tasarıları dosyalarının olduğunu, bir süreç içinde tamamlayarak, sonlandıracağını belirtmişti. Değişik tiyatroların sahnelediği oyunlarını, Ankara, İstanbul ve İzmir’de aynı beğeni ile izlemiştim. 30 yıldır oyun yazarlığını hala sürdürüyor.

Adana’da Sakıp Sabancı Kültür Merkez, şehrin içnde güzel bir yapı. İki ayrı tiyatro salonu da var. Adana Devlet Tiyatrosu, oyunlarını bu sahnelerde sürdürüyor. Her zaman, Adana’lılığını ön plana çıkartmayı seven Sabancı’lar, bu kente güzel bir kültür merkezide kazandırmışlar. Ancak, uzun yıllardır, yerel yönetim yöneticilerinin, bu olanağı pek iyi değerlendiremediklerini ve iyi bir diyalog ve işbirliği sağlayamadıkları izlenimi edindim. Oysa, Sabancılar, bu kente daha başka kültür ortamları da sağlayabilirlerdi. Dileriz, bundan sonra Adana’ya bu tür katkılar sağlanmış olur. Çünkü, kötü kentleşme ve beton yığınları konutlar arasında, Adana’da vaha gibi böyle kültür ortamlarının sağlanması, rant gelirlerinden, daha önemli bir hizmet olur düşüncesindeyim.

Geçen hafta yolumuz Adana’ya düştüğünde, Adana Devlet Tiyatrosu’nda, Tuncer Cücenoğlu’nun, “MATRUŞKA” oyunu ile karşılaşmak, bu nedenle güzel bir sürpriz oldu. Oyunu salı günü izlediğimde, salonda boş yer azdı. Geçen sezondan devam eden bir oyun olduğuna göre, seyircinin ilgisi sürüyor demektir.

Oyunu sahneye, Hakan Boyav koymuş. Ceren Karahan’ın, dekor ve sahne tasarımı çok güzel. Işık tasarımını da, H.İbrahim Karahan gerçekleştiriyor. İki kişilik ve tek perdelik bir oyun. Oyunda erkek rolünde Gökhan Doğan, aynı zamanda, yönetmen yardımcılığı görevinide üstlenmiş. Kadın rolünü ise Derya Keyf sergiliyor.

Program dergisinde oyunun, 1 saat 20 dakika olduğu belirtilmiş. Oyun, 55 dakika sürdü. Sanırım ilk sahnelemeden sonra, zaman içinde oyunu kısaltmışlar. Elimizde metin olmadığı için, nasıl bir kısaltma olmuş tabi bilemiyoruz. Oyun bittiğinde, seyircinin alkış için biraz duraksaması da, acaba bu kısaltmadanmı kaynaklandı bilemiyorum.

Oyunun sahnelenişini ve rol alan sanatçıları başarılı bulduğumu belirtmek isterim. Oyun başlar başlamaz, seyirciyi, sahneye oyunun içine alıyorlar ve oyun süresince ilgi azalmıyor. Oyunu, “Romantik Komedi” olarak tanımlamışlar. Klasik bir konu. Evli bir erkek ile, ilşkisini yeni bitirmiş bekar bir kadının, ilişkisinin hikayesi.

Oyun sondan, bir kavga sahnesi ile başlıyor. Kadın ve erkek oyun başlarken, ön koltuklarda tartışıyorlar. Sonra sahnede yerlerini alıyorlar. İlişkilerini masaya yatırıp, sorgulama ve yüzleşmeyi gerçekleştiriyorlar. Nasıl tesadüfen tanıştılar. Birbirlerinden hoşlandılar. İlişkileri nasıl gelişti ve sonra tartışmalar nasıl başladı. Ve sona geliş, ayrılık. Neden ?

Tuncer Cücenoğlu’nun kaleminin ne denli usta olduğunu, diyaloglardan anlıyorsunuz. Ama oyuncular, özellikle de erkek rolündeki Gökhan Doğan, bu diyaloglara yaşam katıyorlar. Ve seyircinin ilgisi oyun süresince azalmadan sürüyor.

Tuncer Cücenoğlu’nun bu oyunu daha önce başka tiyatrolarda sahne almışmıydı bilemiyorum. Adana’da bu oyunu izlemek güzel bir sürprizdi ve bir geceyi değerlendirmiş olduk.

Tuncer Cücenoğlu’nun, toplumu çok iyi gözlemleyip, oyunlarında bunu ön planda tuttuğunu söyleyebiliriz. Değerlendirme ve eleştiriyi, daha ziyade seyirciye bırakıyor. Gözlemlediğini aktararak, seyirciye bir ayna tutuyor. Siz bu oyunun neresindesiniz, farkındamısınız diye soruyor. Bunu sadece bu oyun için söylemiyorum. Tuncer Cücenoğlu’nun tüm oyunlarında, bu bakış açısının egemen olduğunu söyleyebilirim.

O yüzden, seyirciye bir ayna tutarak kendinizi görün diyor. Tuncer Cücenoğlu, şimdi nerelerde bilmiyorum. Yozgat’ta ki o akşamdan sonra da hiç karşılaşma olmadı. Ancak oyunlarını değişik tiyatrolardan ve değişik kentlerde izleyerek, tanış olmayı sürdürüyorum. O nedenle, 2013 ‘ün bu ilk ayında, Adana’da karşılaşmak yeni yılda, güzel bir başlangıçta oldu.

Yaşamımızda da, başlangıçları sürdürmek ve yenilemek, bu sürece sanatın ve kültürün katkısı, yaşamı daha da anlamlı kılıyor.

Adana Devlet Tiyatrosu, yerleşik bir tiyatro, ama Devlet Tiyatrolarının diğer sahnelerinden konuk oyunlarda gelip, sergileniyor. Yarından itibaren, Konya Devlet Tiyatrosu, Cem Günen’in “Suskunlar Kapısı Bab-ı Hamuşan” oyununu sergilemeye başlayacak. Oyunu, Tomris Çetinel sahneye koymuş. Alfonso Paso’nun “Kırkından Sonra” ve Zeynep Kaçar’ın “Dış Ses” oyunları da programda yer alıyor. Ayrıca çocuk oyunları da sergileniyor.

İki günlük, Adana ziyaretimizi, böylesi güzel bir kültür ortamında ve etkinlikle sonlandırırken, gecesinde İstanbul’a dönüyoruz. Sıcak Adana’dan, soğuk ve yağmurlu İstanbul’a ulaşmak da, ülkemizin bir başka rengi.

İstanbul. 28 Ocak 2013. [email protected]
..

718930cookie-checkTuncer Cücenoğlu, “Matruşka” ile Adana’da

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.