UBP hükümeti güven oyu almalı

Demokrasinin yaşatılması, yalnızca çoğunluğun değil, çoğunluk oyu alamamış partilerin de görevidir.

Bir seçim süreci sonunda KKTC’nin en demokratik Avrupa ülkelerinin düzeyinde bir demokratik devlet yapısına sahip olduğunu kanıtladık. Bu süreçte yapılması gereken, demokratik teamüllerin işletilmesi ve çoğunluk oyunu kazanan partinin iktidar olup azınlık oyu almış siyasi partilerin de demokratik yol ve yöntemlerle muhalefet görevlerini yapmaları sürecinin başlatılmasıdır.

Bakanlık görevleri ve diğer sıkıntılar nedeniyle iktidar milletvekillerinin hoşnutsuzlukları ve kısa dönemli tepkileri olması doğaldır. Ne var ki, bunu, halk iradesinin gerçekleşmesini önleyecek düzeye kadar götürmek, seçimlerden çıkmış bir çoğunluk partisinin güvenoyu almasına engel olacak düzeye taşımak, bir çoğunluk partisi milletvekilinin hiçbir durumda açıklayamayacağı davranıştır.

Bunun bilincinde olan Anayasa yapıcılar, seçimler sonrasında kurulan Hükümete karşı 3 aylık bir süre boyunca güvensizlik oyu verilmemesini güvenceye bağlamışlardır. Bu üç aylık süre boyunca yeni hükümetin plan, program ve icraatları ortaya çıkacak, böylece de muhalefet partileri, bu icraatlar temelinde muhalefet yapacaklardır.

Günümüz demokrasisinin iki ‘vazgeçilmez ilkesi’ bulunmaktadır. İlki, özgür ve adil seçimler sonucunda siyasi partiler ve bağımsız adayların seçimlerde eşit koşullarda yarışması ve çoğunluk oyunu alan partinin ya da partilerin hükümet etme görevini üstlenmesidir. Seçimlerde çoğunluk oyu almış bir partiyi iktidar dışında bırakmak, demokratik kural ve teamüllerle asla uyuşmaz. Bu ilkenin yaşama geçirilmesini sağlamak, iktidar milletvekillerinin olduğu kadar, muhalefet milletvekillerinin de sorumluluğudur.

Demokrasinin ikinci önemli ilkesi ise iktidarı ele alan güçlerin demokratik yollarla (insan haklarının korunması konusunda) sınırlandırılmasıdır. Hükümet, ülkeyi Anayasa ve yasalar doğrultusunda yönetmek ve temel insan haklarını korumak konusunda sorumludur. Demokrasilerde Anayasa tarafından güvence altına alınmış olan yaşama hakkı, mülkiyet hakkı, ifade özgürlüğü ve özgürce örgütlenme hakkı gibi insan haklarının korunması, koruyucu mekanizmalar yanında, iktidarı elinde bulunduran güçlerin de asli görevidir. Demokrasilerde en temel insan hakları yanında, azınlık partilerinin hak ve çıkarlarının korunması da gerekir. Bu ilkeyi günün koşulları açısından yorumlarsak, Parlamentoda muhalefet sorumluluğu üstlenen partiler, gelecek seçime kadar demokratik haklardan yararlandırılmalıdırlar. Bu nedenle, diyebiliriz ki, ‘muhalefet etme hakkı’, demokrasinin olmazsa olmaz koşullarından birisidir.

Bu düşünceler temelinde şunu rahatça ifade edebiliriz ki, UBP’nin güvenoyu alması, yalnızca UBP milletvekillerinin değil, aynı zamanda bütün olarak parlamentonun ve muhalefet partilerinin de görevidir. Bu doğrultuda, bakanlık beklentileri ya da bireysel beklentiler sonucu UBP’nin güvenoyu alamamama riski ortaya çıktığında, muhalefet milletvekillerinin demokrasiyi korumak adına devreye girerek hükümetin kurulmasına destek olmaları beklenmelidir.

Önümüzdeki süreçte, UBP’nin Meclis’ten güvenoyu alarak demokrasimizin kazanması sağlanmalıdır. Herhangi bir nedenle UBP hükümetinin kurulamamsı gibi bir tehlike ortaya çıktığında, başta ÖRP olmak üzere DP ve TDP’nin UBP hükümetinin kurulmasına destek sağlaması beklenmelidir. ÖRP’nin bu konuda bir jest yaparak Hükümetin güvenoyu almasını sağlamaya dönük bir karar alması, her iki parti arasındaki buzların erimesini sağlayabilir ve bu da demokrasimiz açısından çok şık bir davranış olur.

Kısacası, demokrasinin yaşatılması, yalnızca çoğunluğun değil, çoğunluk oyu alamamış partilerin de görevidir. Bunun nedeni, demokrasilerde çoğunluğun iktidar olması ve azınlığın da muhalefet haklarından sonuna kadar yararlanması gereğidir.

670390cookie-checkUBP hükümeti güven oyu almalı

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.