Utanıyorum!

Avrupa’nın bu seçim sonucunu eleştirme hakkı yok!

İlk olarak Almanya Sosyaldemokrat Partisi SPD’li tüm gerçek dostlarınız adına onların ortak üzüntülerini paylaşmak istiyorum siz YeniDüzen okurlarıyla. Almanya’da da Gerhard Schröder öncülüğünde yaşadığımız son seçim kampanyasının ardından aldığımız seçim yenilgisinin ne anlama geldiğini bilen bir yoldaşınız olarak sizi en iyi anlayanlardan biriyim. Ayrıca Kuzey Kıbrıs’ı gönülden sevdiğimden ve burayı neredeyse ikinci vatanım gibi hissettiğimden çözüm için verdiğiniz çabaları da en yakından yaşayan kişiyim.

Çoğu dostumun “nasıl canla, başla koşturduğunu” ve seçim kampanyası nedeniyle neredeyse “evine gidemediğini” yine bizzat yaşayarak gördüm.

Bu seçim yenilgisinin CTP’nin payına düşen özeleştirini kaleme almak bana düşmez.

Ben referandum sonrası Kuzey Kıbrıs Türk Halkını “ortada bırakan” ve “verdiği sözü tutmayan” ve de beş buçuk yıl boyunca parlamentosunda görev yaptığım hatta vatandaşı olduğum AB adına utanıyorum bu tavırlarından dolayı.
Ne yazık ki “en kafatasçı kalemler” bile eleştirdiğinde savunulacak yanı yok AB Komisyonu’nun bu “sorumsuz” tutumunun. Annan Planı oylamasında tüm dünyayı şaşırtan bir halkı “ortada bıraktı” AB’nin o bazı “çok bilmiş geveze” politikacıları.
Özellikle kimi sosyaldemokratlar adına da utanıyorum. Avrupa Parlamentosu’nda odasında konuk olduğumuz bir Hollandalı sosyaldemokrat CTP Başkanı Ferdi Sabit Soyer’e ukela bir tavırla “ne yapalım tutamadık sözümüzü işte” dedikten sonra bizimle görüşmesini kesmeye hazırlandığında “yerin dibine battığımı” itiraf etmem gerekiyor.

Yine Avrupa Parlamentosu’nda o zamanki UBP Başkanı Tahsin Ertuğruloğlu’nun haklı olarak “Kıbrıs Türk Halkı’nı kandırdınız” diye eleştirdiği Avusturyalı bir sosyaldemokrat “ne yapalım, oldu” dercesine sırıttığında ona en sert tavrı alan Tahsin Ertuğruloğlu’nun yanındaydım. O bana bir sosyaldemokrattan daha yakındı bu “vurdum duymazlık” nedeniyle.
“Ambargo, izolasyon ya da direk uçuşlar” söz konusu olduğunda Kuzey Kıbrıslı sosyaldemokratları ortada bırakan AB yetkililerinin bu tavrı nasıl savunulabilinir?

Gerhard Schröder’in, Gerd Andres’in, Claudia Roth’un ya da Jürgen Walter’in Ercan Havaalanı’ndan KKTC’ye gelmeleri nedeniyle onlarla ne kadar gurur duyuyorsam, diğer yandan Kuzey Kıbrıs dostu geçinen bazı sosyaldemokrat ya da yeşil politikacıların “kariyerlerine zarar vermeme” sevdasıyla “nasıl Ercan’dan ya da KKTC otellerinden kaçtıklarını” düşündüğümde onların bu tavrından dolayı söyleyecek söz bulamıyorum.

Cesur ve dürüst Türkiye kökenli politikacı arkadaşlarımın her çağırdığımızda koşa, koşa Ercan’dan adaya geldikleri ile nasıl gurur duyuyorsam, öte yandan sırf kariyer korkusundan gelmeyenlerin “bu tavırlarından dolayı utanmaması da” üzücü!
Evet CTP’li dostlar, Kuzey Kıbrıs’ın “adil bir çözüm için canla, başla koşturan güzel insanları” elbette bu seçim yenilgisinde CTP’nin benim de gözlemlediğim büyük hataları oldu ve sorumluluk taşıyor. Ancak aynı derecede sorumluluğu AB Komisyonu, Rum Kesimi’nin “o sözde” sosyaldemokratları, AB liderleri ve ne acı ki AB’nin sosyaldemokratları yani Sosyalist Enternasyonal de taşıyor.

Kuzey Kıbrıslı seçmen “AB’nin ne hayrını gördük diyerek sizi seçmedi” ise bence bunda onun sorumluluğu yok! Yalan mı? O Türkiye dostu geçinen AB Komiseri Rehn değil miydi KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer’i Brüksel’e davet edip de ortalıktan kaybolan? Bu mu devlet adamlığı? Ben bilirim o gün yaşanan acıyı!

Bir AB vatandaşı olarak AB’nin sizi uğrattığı hayal kırıklığının tüm Kuzey Kıbrıslılar’ı AB’den uzaklaştırdığının şahidiyim. . Maalesef utanması gerekenler utanmıyor. Kuzey Kıbrıs Türk Halkı’nı dostça elini uzatmış olduğu AB’ye şimdi haklı olarak sırtını çevirtenlerdir eğer bir gün “çözüm mümkün olmazsa” sorumluları.

Sözlerini tutmayarak yaşattıkları bu hayal kırıklığını ne Kuzey Kıbrıslılar ne de CTP hak etti!

1617040cookie-checkUtanıyorum!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.