Veli Küçük, yaşayan Topal Osman mıdır?

Tarih tekerrür mü ediyor? Elbette, hayır! Tarih yaşanması gerektiği gibi yaşanmış ve sonlanmıştır. Bugün ise, yaşananlar sonlanmadığı için, tarihin sadece iz düşümlerini görebiliriz. Her anımız tarih değildir ama her an tarihin biz yansımasını hissederiz.

Tarih sayfalarını, tozlu ve örümcek ağlı yerinden çıkarıp baktığımızda bize hiç ummadığımız sonuçlar ve çağrışımlar yaptırır. Bu çağrışımlar acaba insanlık tarihi içinde bir arpa boyu yol mu gitti düşüncesini, masallardan alır ve beyninizin içinde ışık gibi bırakır.

Topal Osman, tarihin kanla yazıldığı dönemde, kanlar ile kendi tarihini yazmıştır ve sonu kan içinde olmuştur. Onun heykelini yaptıran ise, ne garip bir buluşmadır ki, kaderleri ve duruşları birbirinin üzerine karbon kağıdı konmuş gibidir.

Her ikisi de emir içinde yer alıyordu, onlar emir almadan bir şey yapamazlardı, fakat yaptıklarının sonucunu emir veren ile birlikte yaşamadılar. Emir veren, her türlü konforlu yaşamına devam ederken ve erkini korurken, emir alanlar ise kaderlerinin çizdiği yolda kendileri ile başbaşadırlar.

Topal Osman; Koçgiri isyanını kan ile bastırmış, sakallı Nurettin Paşa’nın emrinde isyan sonlanmış olmasına rağmen, Koçgiri köylerini kana ve ataşe döndürmüştür. Güce inanırdı, güçlünün üzülmesini asla istemezdi. Güce ve erke karşı geleni kendisince sorgular ve adamlarına boğazlatmaktan da geri durmazdı. O birileri için kahraman, birileri için katil, birleri için soykırım makinesiydi. Fakat sonuç itibarı ile çok kan döktü, dökülmesinde görev aldı.

Topal Osman, kimden emir alarak kan döktüğünü hiç açıklamadı, emir verenler tarihin içinden bugüne göz kırpıyor, savunmaları ile birlikte. Fakat devletin resmi tarihi, bu göz kırpmayı yok sayıyor ama yine de flu görüntü içinde siluetin ortaya çıkmasına izin verecek bilgilerinde olmasına karşı gelmiyor.

Tarih, bugün yaşananlara bir açıklık getiriyor, suçluyu ortaya çıkaracak ipucunu vermesine rağmen, gerçek anlamda projektörlerin o emir verenin üzerine dönmesini de engelliyor. Çünkü tarih öyle bir şeydir ki, erk sahibi gereği gördüğünde; tarihin yorumunu ve bakış açısını değiştirecek bilgi kaynaklarına sahiptir. Ve kendi gücü ışığı altında tarihin yorumlanmasına tek yönlü izin verebilmektedir. Karşılaştırmalı tarih ne yazık ki, bizim gibi bilginin tek kaynaktan beslendiği toplumlarda yoktur, onun yerine ideolojiye uygun bakış açısı varlığını korumaya devam etmektedir. Bu yüzden tarih objektif değildir, nereden baktığına bağlı olarak değişkendir.

Veli Küçük, görevde bulunduğu yerlerde faili meçhul cinayetler ile anılır olmuştur. Ölüm üçgeni içinde, onun döneminde bir çok faili meçhul cinayet ve kayıplar olmuştur. Yaptıkları öldürmeler ile anılan Abdullah Çatlı, yeşil kod aldı ile Mahmut Yıldırım Veli Küçük ile direkt ilişki içinde oldukları kanıtlanmıştır. Kızıl Elma koalisyonu mimarlarındandır, 301 maddesini aydınlar ve ötekiler üzerinde baskı kuracak hukuk girişiminin içinde yer aldığı söylentiler vardır, o hukukçular ile bugün Ergenekon davası nedeniyle yargılanmaktadır. Veli Küçük, yaşamı içinde bir çok karanlık nokta vardır, bu noktaların aydınlığa çıkarılması bilgi ile mümkündür, fakat devletin sırları içinde olan bir çok nokta ne yazık ki, karanlıkta kalmaya mahkumdur. Çünkü emir almadan, kendi başına yapacak konumda değildir, birilerinin bilgisi dahilinde bir çok olaya katılmış ve yönlendirmiştir. Abdullah Çatlı devlet adına yurt dışında eylemlere katıldığını ve yaptığı saklamıyor, saklanamıyor. Mahmut Yıldırım devlet adına soğuk kanlı bir şekilde bir çok cinayete katıldığı saklanamıyor. Veli Küçük görev yaptığı dönemlerde bir çok faili meçhul ve kayıpların olması tesadüfi değildir.

Veli Küçük, Topal Osman’ın heykelini yaptırması ve memleketine yani Giresun’a hediye etmesi ve orada dikili olması tesadüf değildir, sanki tarih karbon kağıdını kullanmış gibidir. Bugün karışık olan, kime karşı sorumluydu ve kimden emir alıyordu bölümüdür. Çünkü Topal Osman döneminde olan koşullar ile bugün yaşanan koşullar arasında hiç bağlantı yoktur ama yoruma açık olarak devletin varlığı tehlikede olduğu kabul edilerek bir çok şey, devlet adına yapıldığı artık saklanamayacak gerçektir. Homojen toplum yaratmak için, öteki olarak kabul edilenlerin yok edilmesi birileri tarafından savunulmuş ve uygulanmıştır. Devlet / vatan adına kurşun atanda, yiyende kahramandır/ şereflidir. Bu söylem bir çok şeyin üstünü kapatamaya devam etmektedir.

Bugün yaşananların gerçek anlamda sorgulanabilmesi için dokunulmazlıkların ortadan kaldırılması, bütün bilgi kaynaklarının ortada olması ile mümkündür. Bugün ki sistem içinde bunu beklemek hayalidir, çünkü devlet dokunulmazlığını korumaya devam edecektir, kozmik odalar varlığını koruyacaktır.

Topal Osman nasıl konuşmadan ölmüş ise, Veli Küçük’ün de konuşacağını sanmak hayalidir. Anılarını kendisi ile birlikte sonsuzluğa götürecektir ama anılarının iz düşümleri yaşamaya devam edecektir. Bu iz düşümler doğru takip edilirse, doğru kaynaklara gerçekten ulaşılabilinirse, bir dönemin tarihi tartışmalı olmaktan çıkar. Veli Küçük yargılandığı dava tarih değil, sonuçtur. Tarihin sayfasına konulacak noktadır. Veli Küçük tarihi onun yaşadığı ve güçlü olduğu dönemdir. O dönem içinde olanlardır.


—————————————
http://cemoezkan.blogcu.com

1586880cookie-checkVeli Küçük, yaşayan Topal Osman mıdır?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.