Viyana’dan sonbahar esintileri (IV): Sanatçılar dünya vatandaşı

Rusya steplerinin soğukluğu, Volga nehrinin seyri, dansçıların yorumlamasıyla, sıcaklığa kavuşuyor ve size ulaşıyor. Rus bestecinin bu eserini, bu kez Viyana da izliyorum. Tarihi, Wiener Staats Oper Salonunda. Zaten, insan bu salona adımını attığı an, büyü başlıyor. Dört yıldır her sonbahar da, Viyana’ya gelişimde, değişmez program, burada mutlaka bir gösteri izlemek. Ekim ayı başında, bu sezon sahneye konan Fındıkkıran Balesi’nin, Gala’dan sonraki gösterisindeyim.

Bilet bulabilmek bir olay. Ayakta sınırlı sayıdaki izleyici arasına katılabilmek içinde, saatlerce kuyrukta beklemek zorundasın. Bu bekleyiş bile ayrı bir güzellik. Çinli, Japon, İtalyan, İspanyol, Fransız, Amerikalı, Afrikalı. Dünya orada. Bu yıl Japonlar dikkatimi çekiyor. bilerek ve hazırlıklı gelmişler. Portatif sandalyeleri ve tabletleri ile zamanı değerlendiriyorlar. Kitap okunmuyor diyenlere inat, değişik ülkelerin gençlerinin bir çoğunun elinde kitap. Gazete veya dergi değil, kitap okuyorlar. Bu insanlar, bir Rus bestecinin eserini dinlemeye ve izlemeye gelmişler. Bu kadar değişik ülkeden gelen insana, bu müziğin tınıları nasıl etki yapıyor acaba. Şimdi, Tchaikovsky’e, sadece Rus’mu diyeceğiz.

Eser, Rudolf Nureyev’ in sahnelemesi ile programda yer almış. Zaten adı programda, Tchaikovsky ile yan yana. Bir Rus bestecinin eserini yine bir Rus sanatçının sahnelemesiyle izliyoruz. O müziği, o müziğin kaynağı toprakları ve insanlarını tanıyan, yıllarca değişik ülkelerde, bu müziği balet olarak, dünyaya tanıtan Nureyev, bu kez kendi birikimi ve anlayışıyla sahneliyor. Nureyev’in, Rusya dan çıkışı, dönmeyişi, dünyayı gezmesi, sanatını sergilemesi. Ona sadece Rus’mu diyeceğiz.

Başrolde iki sanatçı. Liudmila Konovalova ve Vladimir Shishov. Doğdukları ülkeden, Viyana sahnelerine gelmişler. Viyana da değiller, o dönemde, Tchaikovsky ile birlikte, steplerde dolaşıyorlar, dans ediyorlar. Orkestra da ki ve sahnedeki bir çok değişik ülkeden gelen sanatçılarla, müziğin sevgi çemberini genişletiyorlar. Şimdi bu iki sanatçıya, sadece ‘Rus’ mu diyeceğiz.

O yüzden, yazımızın başlığını, ‘Sanatçılar Dünya Vatandaşı’ diyerek, başladık. Ve tekrarlıyoruz. Sanatçılar, gerçekten, doğum yerlerini, ülkelerini, zamanı aşmışlar, onlar dünya vatandaşı. Salona bakıyorum, o kadar değişik ülkeden gelen, değişik dil konuşan insan var ki. Viyana’lılar nerede, hangileri acaba diye kafama bir soru takılıyor.

Dünya Vatandaşı besteci, Tchaikovsky hala yaşıyor. Onun tınılarını sahneye taşıyan dünya vatandaşı, Nureyev hala yaşıyor. Bu tınılarla ve anlayışla, sahnede bize bu eseri sunan iki balet, iki dünya vatandaşı Konovalova ve Shishov yaşam veriyor. Yaşıyor ve yaşatıyor. Bu kadar değişik izleyici de, bu dünyanın insanları. Ülkeler, sınırlar, diller, renkler, inançlar farklı. Bir olan, dünya vatandaşı sanatçıların ortak yarattıkları ile dünya vatandaşı olmanın tadını çıkarıyor.

Müzik eleştirmeni değilim. Sadece, aldığım tadı ve duyumsadıklarımı aktarmaya çalışıyorum. Viyana’da Tchaikovsky’nin müziği, bizi hangi yolculuklara sürüklüyor. Birlikte yol alıyoruz.

Viyana’nın ikinci büyük Opera Salonu, Volks Oper. Geçen yıl burada, Sihirli Flüt ve Rigoletto’yu izlemiştim. Bu kez, Richard Strauss’un, ‘Salome’ Operası. Orkestrayı Alfred Eschwe yönetiyor. Marguerite Borie sahneye koymuş. Sahnenin olanaklarını alabildiğine kullanıyor. Salon yine dolu. Geçen yıl bu salonda Rigoletto’da başrolde, bir Türk sanatçısını izleyince çok şaşırmış ve sevinmiştim. Gurur duymuştum. Dünya Vatandaşı diye. Salona bakıyorum, o kadar değişik insan var ki. Müziğin selinde, ben dahil herkes eriyor ve sevgi seline dönüşüyor. Birlikte barış şarkıları söyler gibi.

Şimdi kışı karşılayan, soğuk sisli bir sonbahar sabahında, Ankara da bu notları yazarken, Viyana da yaşadığım sıcaklığı yeniden duyuyorum. İçtiğim kahvenin sıcaklığı değil sadece bu. Ve düşünüyorum. Antalya’nın sıcağını, bahar havasını. Ah keşke diyorum, bir kaç gün önce Antalya da yeniden olabilseydim.

Uluslararası 13.Antalya Piyano Festivali’nde, Borusan Filarmoni Orkestrası, Fazıl Sayın 2. Senfonisi olan, ‘Mezopotamya Senfonisi’ ni, İstanbul ve Bodrum’dan sonra, orada seslendiriyor. Fazıl Say da orada. İzleyicilerin de, Antalya da yaşayan ve Antalya da bulunan yabancıların çoğunlukta olduğunu tahmin edebiliyorum. Yani, Dünya izliyor ve dinliyor. Fazıl Say, bu Senfonisi ile bizi, Fırat ve Dicle nehirleri ile birlikte, sınırları aşan bir yolculuğa çıkartırken, tarihsel bir yolculuk da yaptırıp, barış şarkılarını yeniden kendi tınılarıyla aktarmaya çalışıyor. Fazıl Say’a da, sadece ‘Türk’ diyebilirmiyiz. O da, dünya vatandaşı bir sanatçı. Ve ben, bu topraklardan çıkmış, bu topraklardaki dille büyümüş, bu coğrafyadan, bizi dünyaya ve tarihsel bir sürece taşırken, onun Dünya Vatandaşı Sanatçı olmasından gurur duyuyorum.

Peki, bu sesi duymayan, bu tınıları yakalayamayan, bu sevgi ve barış şarkılarını söyleyemeyenleri ne yapacağız. Bu çoraklıktan, Dicle ve Fırat’ın sularının coşkusuyla, bu tınılarla, sevgi ve barışı onlara tanıtmak, vatandaşımıza ve de Dünya Vatandaşı bir sanatçıya, sahip çıkmalıyız diye düşünüyorum. Tchaikovsky’nin yaşadığı dönemde, Rusya da Çar kimdi, Straus’un yaşadığı dönemde, Avusturya da Kral kimdi. Ben bilmiyorum. Ayrıca merak da etmiyorum. Onlar yaşadılar mı. Tchaikovsky ve Strauss, hala yaşıyor ve yaşatıyor. Ülkelerini de yaşatıyorlar. Onlar zamana ve sınırlara meydan okuyarak sevgi ve barış rüzgarını günümüze kadar taşıyorlar.

Bu eserleri Viyana da dinleyip izlerken, öncesinde, arada ve sonrasında, birer bardak beyaz-kırmızı şarabı yudumlamak, tınılara katılmak da bir başka güzellik tabi. Opera sanatçımız Yekta Kara’nın bir sözü, çok beğenmiştim. Şarap, tiyatroysa, Opera konyakdır. Çünkü onda tiyatroda olmayan müzik vardır, diyerek aktarırdı. Şimdi soğuk ve sisli bir Ankara sabahında, kahvenin sıcaklığına, biraz da konyağı katıp, CD yi takıp, Dünya Vatandaşı sanatçımız, Fazıl Say’ın tınıları ile yeni bir yolculuğa çıkarken, noktayı koyalım.
___________________

19.Kasım 2012. Ankara.
[email protected]

718700cookie-checkViyana’dan sonbahar esintileri (IV): Sanatçılar dünya vatandaşı

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.