Zam, zulüm, işkence işte AKP!

12 Eylül öncesi sık duyduğumuz sloganlardandı, öznesi değişti ama her şey aynı gözüküyor. Yaşam kalitesi, daha yukarıya çıkacağına, hızlı bir şekilde inişe geçmiş durumda. Yaşam kalitesinin düşmesini gösteren sadece eğitimin, sağlığın, düşmesi değil, tüketim maddelerinin ve hizmetlerinin fiyatının yükselmesi ile ilgilidir. İşçiler için ayrılan, işsizlik parasının kasasında biriken paralar bile, göz göre göre işverenlere peşkeş çekiliyor.

Zam, zam sözcükleri günlük gazetelerde okumaya, görsel medyada daha sık duymaya yeniden başladık. Zam sözü geldin mi, enflasyon canavarının yeniden şahlanışa geçtiğini, paraların üzerinden atıldığı söylenen sıfırların yeniden görünür hala gelmesi anlamına geliyor. Paraların üzerinde sıfırlar artarken, sabit maaş ile geçinenlerin paraları aynı kalması anlamındadır.

Kağıt üzerinde oluşturulan hayat standartları, hükümet lehine çevrilerek, bütçede oluşan deliğe mehlem sürülmeye kalkılıyor. Delik o kadar büyük ki, ne mehlem ne Japon yapıştırıcı ile o delik kapatılır gibi değil!

AKP iktidara geldiğinde, elinde bulduğu hazır reçeteler ile bu döneme kadar geldi. Bugün kendi politikasını oluşturması beklenirken, sorunları görmezden gelmeye, gündem değiştirerek kitleri oyalamaya, kendi bitişini biraz daha geciktirmek ve bu geciktirme ile zaman aşımı hukuk kuralı gereği yargıdan kurtulmaya çalışmaktadır. Zaman aşımını bekler gibi, işi uzatmalara sürmektedir.

Sağlık sektöründe tam gün yasası ile birlikte doktorlara öngörülen maaş artışları sağlık emekçilerine öngörülmemektedir. Doktor maaşı Türkiye koşullarında astronomik artarken, bir hemşirenin, laboratuar emekçisinin durumu gözler önüne gelmez. Doktor tek başına mı muayene ve tanı koymaktadır?

Bugün (14 Temmuz), emniyet teşkilatının verdiği değerli kağıtlara zam haberi geldi. Zam öyle işçiye veya memura verilen cinsten değil, tek rakamın yanına sıfır eklenmiş halde geldi. Maliye Bakanlığı, ki hükümetten habersiz yapamaz, yapmış olduğu bu zamanlar ile emniyet teşkilatının bütçesi hatırı sayılır bir rahatlama sağlayacaktır! Emniyetin kullanmış olduğu kağıda ya da bina kirasına bu arada zam gelmediyse, nereden çıktı bu zaman diye sormadan edemiyor insan! Bu değerli kağıtlara verilen zam oranı, acaba hükümetin emniyet teşkilatına verdiği ödül mü? Bu soru nereden geldi aklıma hemen açıklayayım; emniyetin bir vakıfı vardır, her işlemde bu vakıfa da bir yardım yapılır! Hizmet alanda ona göre bu ödemeyi yapar!

Yukarıda anlattığım doktorlara verilmesi düşünülen zamanlar gözümün önünden geçerken, askeri doktorlar ile sivil doktorlar arasında bir maaş uçurumu gördüm. Aynı işi yapan iki doktor, biri sivil, öteki resmi olmasının getirmiş olduğu bir fark ile karşı karşıyadır.

şehit haberi uzun zamandır günlük yaşamımızın ayrılmazdır. Şehit haberinin yanında elbette gazi haberi de vardır, fakat bu gaziler nedense pek gündeme gelmezler. Geldikleri zamanda, hükümet gündem değiştirmeye ihtiyaç duyduğunda oluyor. Kürt sorununda bir çıkmaz arandığında hemen bu gaziler ve şehitler anımsanır. O gazilere ne gibi hizmet verildiği sorulmaz. O gazilere kimler hizmet verdiği sorgulanmaz. Politik bir figür konumuna indirgenmişlerdir. Acıları ekranlara arabesk bir şekilde gelmekte ve duygu sömürüsü yapılmaktadır, gerçek anlamda bir çözüm sunulmuş değildirler ve unutulmuş, görünmez konumdalar. Gündemdeyken göreceli bir iki şey yapılır, sonra kaderleri ile baş başa kalırlar.

Askeri doktorlar, özveri içinde şehitlere ve gazilere bakar. Görevleridir, bakmak ile yükümlüdürler. Göreve başlarken bunun bilincidirler. Bu gaziler ve şehitler zaman zaman kutsanır, kutsandıklarında anımsanır. Vatanları için canlarını verenler önemlidir de, onları hayata bağlamak için çalışanlar daha mı önemsiz oluyor? Peki, bunlara hizmet veren ile sivil doktorlar arasında neden ücret farkı vardır? Aynı sektör içinde hizmet veren çalışanlar arasında oluşan bu uçurum neyi anlatmaktadır? Doktor tek başına mı, sağlık sektörünü yönlendirmekte ve biçimlendirmektedir? Tek başına doktor neyi ifade eder? Aynı zaman ve aynı sorumluluk içinde olan diğer çalışanlar neden gözden çıkarılmıştır?

Devlet kurumları arasında ücret farkının giderilmesi için çalışma yapılacaktı bir zamanlar, acaba bu farklar giderileceğine, birilerinin lehine daha mı artmaktadır? Asgari ücret ile milletvekilliği, ya da müşavir arasında ücret farkı ne kadardır?

Devlet kurumlarında özel sektör ile rekabet için, ücretler yüksek tutulması savunulur, özel sektör çalışma koşulları ile devlet çalışma koşulları neden karşılaştırılmaz? Özelde çalışana sunulan hizmet ile devlet dairesinde sunulan hizmet kalite farkı neden gündeme gelmezde, sadece maaşlar gündemde olur?

Devlet denetleyici olacağı söylenir, fakat bizim ülkemizde devlet, emekçiden aldığını, sermayeye aktaran konumdadır. Verdiği hizmetleri de yaşam standartları üzerinde zam yapar konuma gelmiştir.

AKP, küresel krizden çıkış yolunu zamlarda görmüştür! Bu yaptığı zamlarda bile, bir ayrımcılık yaptığı gözükmektedir… Acaba, bu ayrım gelişen olaylar ile güç kavramı ile ilişkili midir?

AKP’nin yüzünü görmek istemeyenler, zamlar ile belki maskesini aşağıya düştüğünü görürler ve 12 Eylül öncesi sokaklarda gür ses ile bağırdığımız sloganı, bugün yeniden sokaklarda birlikte bağıralım!

Zam, zulüm, işkence işte AKP!

http://www.cemoezkan.de
http://cemoezkan.blogcu.com

1584960cookie-checkZam, zulüm, işkence işte AKP!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.