Özdemir Asaf ile sohbet

İlk ne zaman okumuştum. Herhalde Balıkesir’de lise yıllarında tanıştık. Hani başucu kitapları vardır, yolculuk kitapları çantadan eksik olmaz. Özdemir Asaf’ın kitapları da öyle, yanımdan, başucumdan hiç eksik olmadı. Ondan bir iki dize okumak, hani derler ya, “ilaç gibi geliyor” diye, işte aynen öyle oluyor.

Kitaplarının ilk baskıları, tıpkı basım da oldu örnek olarak. Değişik yayınevleri zaman zaman kitaplarını bastılar hep. Kitapçı raflarından eksik olmadı hiç bir zaman Özdemir Asaf’ın kitapları. Okunuyor ki, yeniden yeniden yayımlanıyor.

İstanbul’da okullarda, “Edebiyat Matineleri” nin yapıldığı dönmelere de yetişemedim. Ama o dönemi yaşayanlardan, hep hikayelerini dinledim. Bu matinelerin en çok aranan ve en çok alkış alan şairlerinin başında geliyor Özdemir Asaf.

Yine geçtiğimiz yıllarda, İş Sanat’da Özdemir Asaf’ı bir anma gecesi öncesi, şiirin de ki “Lavinia” nın kim olduğunun açıklanacağı reklamı ile gecenin duyurusu bile yapılmıştı. Işıklar içinde olsun, o gecenin konuşmacısı İlhan Selçuk, konuşmasında konuyu buraya getirdi. Bir Edebiyat Matinesi”n de, o mikrofondayken, yerinden kalkıp salondan ayrılan, o kadının arkasından bu şiiri okudu diye açıklamıştı.

Yine, Levent’te ki Beşiktaş Kültür Merkezi’nde onun anıldığı bir gecede, daha çok lise öğrencilerinin çoğunluğunu görünce şaşırmıştım. Onun şiirlerini değişik sanatçılaradan dinledikden sonra, onun şiirlerinden bir dize okuyarak, sorularını yöneltmeleri ise daha da şaşırtıcı olmuştu. Bu günün gençlerine de, aynı şekilde seslenebiliyordu.

Galatasaray Lisesi yılları, Cağaloğlu günleri, matba, dergi, kitap serüvenleri, Bebek de Meyhane çalıştırdığı günler. Onunla yaşayanlar, hep esprilerle gülümseyerek ve saygı ile anarak aktarıyorlardı Özdemir Asaf’ı.

Bu güne değin Özdemir Asaf ile ilgili, değişik beğenileri olan insanlardan da, olumsuz bir şey söyleyen, hiç görmedim.

Geçtiğimiz ay sonuna doğru, benim Özdemir Asaf hayranı olduğumu bilen ve birlikte olduğumuz anlarda, sohbetimiz içinde hep yer alan dostum Ertuğrul Kaya, Özdemir Asaf ile ilgili bir sürpriz yaptı. İstanbul’a yeni gelmiştim ve daha karşıya bile geçmeden, seni bir yere götüreceğim dedi.

Nereye götüreceksin dediğim de, Caddebostan Kültür Merkezi’ne dedi. Biliyorum orayı dediğim de, şimdi ne var biliyormusun diye sorusuna devam etti. Konser, tiyatro, sergi olduğunu. Yeni sezonun başladığını, programında ne olduğunu bilmediğimi de aktardım.

Kısa idi yanıtı. “Tüm dünyayı kucaklamak istedim:kollarım yetişmedi.” dedi.

Evet, hemen Özdemir Asaf ile ilgili bir etkinlik olduğunu anladım da, ne vardı.

Dostum Ertuğrul Kaya devam etti hemen, “Bir Usta Bir Dünya:Özdemir Asaf” sergisi var dedi.

Tabii yol yorgunluğu filan kalmadı. Akşam üzeri ayağımızın tozu ile Caddebostan Kültür Merkezi’ne. Bu tür sergileri, Yapı Kredi Bankası açar da, Galatasaray’da ki bina tamirde, sergi ve diğer etkinlikleri düzenlenmiyor şimdi. Soramıyorum ama, dilimin ucunda, “kim açtı” diyemiyorum.

Ve gelince CKM’ye bütün düğüm çözümlendi. Sergiyi yine büyük bir titizlikle, Yapı Kredi Bankası açıyordu. Ve sergiyi gezmeğe başladık. Daha doğrusu, Özdemir Asaf ile sohbete başladık.

Önce, büyük boy portre fotoğrafları. Gülümseyen, yalnızlığın şarkısını söyleyen, dünyayı alaya alan, seven, kırılgan bir insan. Kürsüde şiir okuyor, yan duruşu, saçları, şıklığı, yakışıklılığı, zarifliği, niye çok alkış alıyor ve beğeniliyor. Anlaşılıyor. Aile fotoğrafları, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş, bürokrat dede, baba, Ankara ve İstanbul yaşam alanları.

Notları, şiirini düzeltmeleri, imzaladığı kitaplar, ithaf yazıları, mektuplar, kimlik vs özel eşyaları, karnelerine varıncaya kadar.

Ne güzel bir vefa örneği, ailesi saklamış, korumuş ve çok güzel özenle sergileniyor.

Dostları, edebiyatçı arkadaşları, ailesi, çocukları, askerliği, meyhane akşamları, beresi, şapkası.

Ne güzel bir yolculuk yaptık sohbet ederek. Bir saate yakın sürdü bu görüşmemiz. Burada kalmamalı bu görüşme. Serginin çok güzel bir kitabı da da çıkmış, belgelenmiş, masam da, şimdi yeniden sürdürüyorum sohbeti.

Kendine özgü, özgürlük tutkunu, farklı bir dili ve cümle yapısı dizelerinde, kısa, öz ve şaşırtıcı. Söylemek istediğini dolandırmadan birden söylüyor. Bazen tokat gibi vuruyor, bazen bir yakarış ve özlem içinde. Bence, yalnız adam Özdemir Asaf. Zaten söylüyor da, “yalnızlık paylaşılmaz” diyor. Paylaşılırsa yalnızlık olmaz diye de ekliyor.

Dönemin de gruplar içine girmemiş hep, tek başına kalmış ve yalnız oluşturmuş, yaşama bakışını, dizelerini, şiirlerini.

Sözleri bir başka değer, onlar da kitap oldu. Yaşamı sımsıcak sarmalamak isteyen bir şair. Hep elinden kaçıyor yalnız ve o hep koşturmada.

Onunla ilgili çizimler, bakışları, fotoğraflar da ki bakışları, bir döneme damga vuran ve yaşayan bir şair.

Onu öğrenmek, sözcüklerinin ve dizelerinin arkasında ki insanı tanımak istiyorsanız, bu sergiyi mutlaka görmeniz gerekir. İnanın onunla yapacağınız bu kısa yolculuk da ki sohbet, size dizelerinde ki gizi, bir daha yaşatacak ve anlatacaktır.

Özedemir Asaf ile yolculuk ve sohbeti sergi salonundan çıkınca sürdürmek gerek dedik. Bu iş ancak meyhane de olur. Caddebostan da meyhanane de olurmu?

Gecenin bir diğer sürprizi, Özdemir Asaf’ın fotoğraf ve dizelerinin de, duvarda asılı olduğu bir meyhane, hem de Caddebostan Meyhanesi’n de, o akşam Ertuğrul Kaya ile sürdürdük sohbeti. Tabii, Özdemir Asaf da yanımızda.

Şimi bu yazıyı yazarken de, sohbet halindeydik. Noktayı koyup yazıyı bitireceğiz.

Belki siz bu yazıyı okurken de, kitapları, sözleri ve dizeleri ile biz bu sohbeti sürdürüyor olacağız.

________________

Ankara. 19 Ekim 2015. Pazartesi. [email protected]

1576760cookie-checkÖzdemir Asaf ile sohbet

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.