2015’te Türkiye

Geride bıraktığımız yılın gelişmeleri gözönünde tutulduğunda, Magna Carta’dan 800 yıl sonra, 2015’te, kazanılmış haklara sahip çıkma mücadelesi, her zamankinden daha çetin geçeceğe benziyor.

Türkiye’de 2014, ‘hukukun üstünlüğü’ ilkesinin yerini, ‘tek adamın üstünlüğünün’ aldığı yıl oldu. Yargı bağımsızlığı, adalet, hakkaniyet, vatandaşın yasalar önünde eşitliği ve temel özgürlükler gibi kavramlar, gözle görülür şekilde erozyona uğradı.

Türkiye, geçtiğimiz yıl,demokraside kötü bir sınav verdi. 2015’te sınıfta kalınacak konulara anayasa hukukunu da eklemek gerekecek.

Geçen yıl Ağustos ayında halk oyuyla seçilen ilk cumhurbaşkanı sıfatını kazanan Recep Tayyip Erdoğan, o gün bugündür bütün eksikliklerine rağmen varolan Anayasanın öngördüğünün çok ötesinde yetkiler kullanıyor. 19 Ocak’ta, yeni sarayında bakanlar kuruluna başkanlık edeceği açıklaması, 2015’te izleyeceği çizgiye dair önemli ipuçları veriyor. Giderek keyfileşen idaresi, hukuk temellerine dayanmaktan çoktan çıktı. Ne hükümet, ne seçilmiş parlamento ne de siyasi atamalarla yeniden şekillenen yargının denge ve denetim işlevi var.

2015 Haziran’ında yapılacak genel seçimlerin sonucunu güvenilir bir şekilde tahmin etmek için vakit çok erken. Ancak konumunu pekiştirmek ve arzuladığı başkanlık sistemini tesis edecek anayasal değişiklik için gereken çoğunluğu sağlayabilmek için cumhurbaşkanının, partiler üstü bir yetkili değil de siyasi parti lideri gibi davranıp kampanya yürüteceği şimdiden belli oldu.

2015’te neler olacağı, büyük ölçüde hükümet ile Kürdistan İşçi Partisi (PKK) arasında başlatılan görüşmelerin gidişatına bağlı. Suriye ve Irak’ta yaşanan çatışmaların Türkiye’ye yansıması ve seçim kaygıları, süreci başarısızlığa uğratabilir.

Eğer barış görüşmeleri kesintiye uğrar ve ayrılıkçı eğilimler güçlenirse, zaten yolsuzluk iddiaları ile gölgelenen hükümet üzerindeki baskı artabilir. Ama daha önemlisi, ülke uzun yıllar sürecek tehlikeli bir istikrarsızlığa sürüklenebilir.

Belirsizlik, sadece Türkiye’ye özgü değil. 2015, dünya çapında pek çok öngörülemeyen gelişmeye gebe olabilecek bir yıl.

Komşu Yunanistan’da Ocak ya da Şubat ayında yapılacak seçimler ve Türkiye’nin Avrupa’daki önde gelen müteffiklerinden İngiltere’de Mayıs ayında gerçekleşecek genel seçim, Türkiye sırtını çevirse de, Avrupa Birliği’nin geleceğini etkileyecek olması bakımından yakından izlenmesi gereken gelişmeler.

Yunanistan seçimleri, sol kanat Syriza partisini iktidara getirirse, Yunanistan’ın euro bölgesinden çıkması ve Avrupa para birimini tehlikeye atması olası. Eski başbakanlardan Yorgo Papandreu’nun yeni bir partiyle tekrar iktidara gelmesi durumunda ise, sonucun pek farklı olmayacağı düşünülüyor.

Euro bölgesinde bir kırılma, Türkiye’nin aleyhine bir gelişme olur, çünkü Avrupa Birliği halihazırda Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı.

İngiltere genel seçim sonucunun da Avrupa politikasına yansımaları olması kaçınılmaz. Başbakan David Cameron, seçimi kazanması halinde 2017’de Avrupa Birliği üyeliği konusunu referanduma götürme sözü verdi.

2016’da yeni başkanını seçecek olan Amerika Birleşik Devletleri de, 2015’te iç politika çalkantılarına sahne olacak.

2014 ortalarından beri tanık olunan petrol fiyatlarındaki keskin düşüş, cari açığın azaltılması ve enflasyonun kontrol altına tutulması açısından Türkiye’nin yararına. Ancak, neden olacağı mali sorunlar ve jeopolitik çalkantılar gözönünde tutulduğunda, uzun erimli olumsuz sonuçlar yaratacağı da kesin. Nitekim, belirtileri şmdidden hissedilmeye başlandı.

Türkiye, geçtiğimiz yıl, büyük bölümü Avrupa Birliğine ve Irak’a olmak üzere ihracatını rekor düzeylere çıkardı. Buna karşılık diğer önemli ticaret ortakları Rusya ve İran’a ihracat azaldı. Ukrayna’yla yaşadığı çatışma ve düşen petrol fiyatları yüzünden Rusya, her geçen gün daha derin bir bunalıma sürüklenmekte.

Siyasi çalkantıların ve global eğilimlerin, Türkiye ekonomisi üzerinde etkili olması kaçınılmaz. Ancak 2015, aynı zamanda Türkiye’nin dünyanın dört bir yanında yaşayan halkların kaderini etkileyecek kararlarda her zamankinden daha fazla söz sahibi olabileceği bir yıl.

Dünya liderleri, Kasım ayında Antalya’da yapılacak olan G20 doruğunda global ekonominin temel sorunlarını tartışmak üzere Türkiye’ye gelecekler.

Türkiye’nin 2015 yılında G20 dönem başkanlığındaki başarısı, büyük ölçüde kendi içinde istikrar ve düzeni sağlamasına bağlı.

__________________

YAZARIN DİĞER YAZILARI İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ

http://www.firdevstalkturkey.com/tr

1569040cookie-check2015’te Türkiye

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.