İngiltere ulusal basınına göre Brexit ülke tarihinde ilk kez kocaman bir belirsizlik yarattı. Ne olup biteceğini kestirmek güç.
Cumhuriyet yazarı iktisatçı Ergin Yıldızoğlu, BBC Türkçe için uzunca bir Brexit değerlendirmesi yapmış. Yazı Brexit sürecindeki olası senaryoları ve bu senaryoların yol açacağı olası sorunları da akıcı bir dille anlatıyor.
Yıldızoğlu’nun yazısının son paragraflarını sizinle paylaşmak istiyorum:
“AB’den çıkış biçimlerinin herhangi biri üzerinde parlamento da henüz bir çoğunluk yok. Erken seçime gidilirse bu erken seçimin, ana temasının, toplumsal sorunlardan çok Brexit olacağı anlaşılıyor. Bu olasılık, seçim sürecinde toplumda gerginliğin daha da artacağını, aşırı sağın sesinin daha da yükseleceğini düşündürüyor.
Erken seçim yerine yeni bir halk oylamasına gidilirse, sonuç “kalmaktan” yana çıkarsa, ilk oylamayı kazanmış olanların kendilerini ihanete uğramış hissetmeleri, parlamenter rejime artık güvenilemeyeceğini düşünmeye, otoriter, güçlü lider aramaya başlamaları da güçlü bir olasılık.
AB’den çıkış süreci, Financial Times’dan Martin Wolf’un işaret ettiği gibi İngiltere’nin siyasi ve ekonomik gücünün sanılandan çok daha az olduğunu ortaya koydu. Bu durum belirginleştikçe, Avrupa düşmanlığının daha da güçlenmesi, bu düşmanlığın, tarihte böyle durumlarda olduğu gibi, milliyetçi, aşırı sağcı, yabancı düşmanı akımları destekleme olasılığı da var.
Son üç yılda değişen eğilimlerden, Brexit’e ilişkin yeni bilgilerden dolayı, “kalmaktan” (ki bunların büyük bir kısmını gençler ve “yeni orta sınıflar” oluşturuyor) yana olanların artık toplumda çoğunluğu oluşturduğunu gösteren kamuoyu yoklamaları var. Halk oylamasına gidilmez ve Brexit gerçekleşirse, bu kez bu çoğunluğun iradesi hiçe sayılmış olacak. O zaman da yine demokratik yaşama olan güven sarsılacak.
Kısacası, önümüzdeki hafta süreç biraz belirginleşecek ama, Birleşik Krallığın, Avrupa Birliği’nden de bu siyasi krizden de önemli sarsıntılar ve değişimler yaşamadan çıkması oldukça zor görünüyor…”
***
Brexit muhabbetine devam edersek, geçen hafta İngiltere ulusal basınında İngiltere’de hayat pahalılığının hane gelirini solladığına ilişkin haberler vardı.
Haberler; Haziran 2016’da yapılan Brexit referandumundan sonra İngiltere genelindeki hayat pahalılığının artmaya başlaması, aileleri finansal açıdan baskı altına almaya devam ettiğini öne sürülüyordu. Yayınlanan resmi verilerde, Ekim 2016’dan Aralık 2018’e kadar geçen Brexit tartışmaları süresince ülke genelindeki ortalama bir ailenin harcamasının, gelirlerini aştığı görülüyor.
Brexit referandumu sonrasında sterlinin değerinin ani bir şekilde düşmesi ile yurt dışından ithal edilen ürünlerin fiyatının yükselmesi, ülkedeki belediye vergisinden Tv harcına, elektrikten ulaşıma zorunlu giderlerin artmasına karşın gelirlerin yerinde sayması (ya da yetersiz artması) halkı daha da yoksullaştırdığı haberde rakamlarla aktarıldı. Basına göre ortalama reel maaşlar hala 2007 seviyesinin altında.
Bir başka deyişle Brexit’in ayak sesleri bile ülkedeki emeğiyle geçinenlerin oksijenini azalttı. Ayrıca dikkat ettiniz mi, Brexit’te siyasilerin asıl konuşması gereken “çalışan emekçilerin ya da işsizlerin kazancı ya da kaybı olacak mı?” sorusuna yanıt arayan yok. Varsa yoksa “yabancı sermayeyi küstürür müyüz?”, “Brexit gerçekleşirse n’olcak bu İrlanda’nın hali?” ya da “İskoçya yeni bir ayrılık referandumu ister mi?”
Brexit’te sanırım ipin ucu kaçtı. Yıldızoğlu’nun öngörüsü gibi önemli sarsıntı ve değişimler yaşayacak gibiyiz…
Biz göçmenler için iki ülken varsa iki de derdin! Yalan mı?