( veya daha çok dini özgürlüğe izin vererek, aynı fikirde olduğunuz yorumu seçin) dini oyunların rolünü arttırmak istediği açık olduktan sonra ülkenin politikacıları hemen hemen münhasıran bu konu üzerinde odaklandı. Aylardır,tüm Türk siyasetçileri, bayan öğrencilerin türban giymesine izin verilmesinin iyi olup olmayacağı hakkında konuştu.
Gerçekten laikliğin önemli olmasına rağmen, siyasetçiler türban konusunu oldukça fazla yaptılar. Bir kadının başında bir türban giyip giymemesi tartışırken Türkiye’deki gerçek problem hakkında birşey yapmadılar. Daha iyisi, gerçek Türklerin problemi ihmal edildi.
Türkiyenin gerçek problemi, bir ana konu olmasına rağmen, ne ekonomi ne de laiklik (hükümet üzerinde tutucu bireylerin dini etkisi) değildir. Ergenekon değildir ve Recep Tayyip Erdoğan değildir.
O, eğitimdir.
Türkiye’nin eğitim sistemi, Avrupa’nın geri kalan kısmıyla karşılaştırıldığında, korkunçtur. Çeşitli yöntemlerin yokluğu, bilhassa yabancı dillerin öğrencilere öğretimi göz önüne alındığında feci haldedir.
Türkiye’yi ziyaretim boyunca, öğretmenlerin öğrencilerine hayli önemli yabancı dili nasıl öğrettiklerini gördüm. Acı bir şekilde, bazı problemler vardı. Örneğin, ortalama öğretmen bir yabancıyla , zorlukla, İngilizce iletişim kurabilmektedir. Onun kelime bilgisi, yeteri kadar büyük değildir, onun aksanı oldukça kuvvetlidir ve sinirlidir. Çünkü yabancılarla nadiren İngilizce konuşur. Türk arkadaşlarının korkunç aksanını sık sık farketmeyen ve bir dereceye kadar normal-boyutlu bir kelime bilgisinden acıklı bir şekilde yoksun olan öğretmen, Türklere İngilizce konuşmaya alışıktır.
Yukarıdaki, sanki yetmezmiş gibi, birkaç Türk tarafından bana “Türkiye’de not verme sistemi bir dereceye kadardır, bunu nasıl yapabilirim.. Düşsel. “ söylendi.
En yüksek puan bir yıldızdır, en düşük puan olandır. Peki, biri, 15 yaşındaki bir yüksek okul öğrencisi sadece evet ve hayır ve iyiyim, teşekkürler diyebildiğini düşünebilir. O, birden fazla veya en çok 2 yıldız hak etmez, tamam mı?
Sadece Türkiye’de öyle değil. Abartmasız, İngilizce’de iki veya üç cümleyi tamamlama yeteneği olmayan birçok yüksek okul öğrencisi ile karşılaştım. Yine, onların öğretmeni onlara dört veya beş yıldız verir.
Bana, öğretmenlerin, bu ütopik puanlama sisteminin nedenlerinden birinin, öğrenmek için sessiz, uysal ve çok arzulu olan öğrencileri mükafatlandırmak için eğilime sahip olduğu söylendi. O öğrenci, bir kompozisyon yazdığı veya bir test yaptığı zaman, görünüşe bakılırsa, öğretmenin “ onun iyi davranışı için onu ödüllendirmem iyi olur” düşünmesi eğilimi vardır.
Genel olarak Türkler ve özellikle (yüksek okul) öğrencileri arasında, İngilizce bilgisinin yokluğunun diğer bir ana nedeni, konuştuğum Türk arkadaşlarım ve (gelecekteki) öğretmenlere göre, o öğrencilere tekrar tekrar tamamen aynı şeyler öğretiliyor olduğudur. Çünkü, konuştuğum kişilerden biri, şunu belirtti: “İngilizce çalıştığım ilk yılda öğretmen “Bugün tek geniş zamanı çalışacağız“ dedi. İkinci yıl, öğretmen, “bugün tek geniş zamanı çalışacağız” dedi. Üçüncü yıl, öğretmen, “bugün tek geniş zamanı çalışacağız” dedi. Ve siz Türklerin %95’inin niçin iyi İngilizce konuşmadığını merak ediyorsunuz. “
Yukarıdaki, Türkiye’nin eğitim sisteminde gerçek bir problemi ifade eder. İngilizce, muazzam önemlidir. Üçüncü bir dünya ülkesi için vatandaşlarına İngilizce öğretmemesi olur, fakat Türkiye gibi çok hızlı bir şekilde gelişmekte olan bir ülke için, büyük bir arzu ile, hala genç olan vatandaşlarına İngilizce öğretmesi bir gerekliliktir.
Eğer biri dünyada rekabet etmek isterse, eğer biri sürekli olarak küreselleşen bir dünyada daha zengin olmak isterse, ve eğer biri Batı’ya ait ülkeleri ekonomik olarak yakalamak isterse, kişi İngilizce öğrenmek zorundadır. Türkçe, Türkiye’nin dilidir, fakat İngilizce dünyanın dilidir. Birinin İngilizcesi mükemmel olmak zorunda değildir – örneğin benimki öyle değil- fakat kişinin kendi kendini doğru bir şekilde ifade etmesi ve önemli konuları tartışması için yeterli olması iyi olur. “Nasılsınız?” yeterli değildir.
Durumu geliştirmek için, Türkiye’nin hükümeti eğitimde büyük-zaman yatırımı yapmak zorunda olacaktır. İngilizce öğretmeni olmayı arzu eden üniversite öğrencileri , çalışmaları sırasında veya hemen sonra yurt dışına gönderilmesi iyi olur. Birkaç aylık bir zaman dilimi için 7 gün 24 saat İngilizce konuşmaya zorlanması iyi olur. Yaptıkları herşeyi, istedikleri herşeyi, İngilizce’de açık yapmaları iyi olur.
Üstelik, Türk hükümeti, öğretmenlerin öğrencilerini nasıl değerlendirdiklerini yakından takip etmesi iyi olur. Jack (iskambilde oğlanı) bilen bir öğrenci için dört yıldız, kabul edilemez. Bir kontroller ve dengeler metodu, gerçekten çalışan birşey tezgahlanılması iyi olur. Bir öğretmen, öğrencisini değerlendirdiğinde, farklı bir okuldan diğer öğretmenin çift kontrol yapması iyi olur. Öğretmenler ve okullar arasındaki rekabetin cesaretlendirilmesi iyi olur. Daha iyi sonuçlar teslim eden öğretmenler, ödüllendirilmelidir, kötü bir şekilde uygulama yapanlar cezalandırılmalıdır. Şüphesiz, aynısı okullar için geçerlidir.
Türk öğrencilerin, İngilizce konuşma, yazma ve anlama becerilerinin kronik bir yoksunluğundan acı çekmesinin diğer bir nedeni, konuşmalar beni inanmak için etkiledi, Türk hümetlerinin, daha sonra zengin bölgelere gidebilecekleri, belirli , kısa bir zaman dilimi için hizmet yapmak zorunda oldukları fakir bölgelere (doğuda) yeni öğretmenleri gönderme alışkanlığıdır.
Bu yeni öğretmenler, fakir öğrencileri eğitmek zorundadır, fakat sık sık tatmin edici bir tarzda yapmak için tutkudan yoksundur. Bu tutkunun yokluğunun nedeni, Doğuda öğretmek istememeleridir. Onlar, kendilerinin hükümeti tarafından gitmek için zorlanır. Onların çoğu, olağanüstü düzeyde, Doğudan hoşlanmadıkları görülür; onlar, halkı geri kalmış ve eğitimsiz düşünürler (oldukça doğru, olumsuz da olsa, bir kursun tarifi) . Hepsi, Doğuda oldukları zaman, gelişmiş, modern dünyaya geri gitmek için özlem duyarlar. Yapabildiklerinde, giderler.
Öğretmenlerin sağlam ve samimi inanca ve tutkuya ihtiyacı vardır. Eğer değilse, öğrencilerine, onlara ne öğretmelerinin iyi olacağını öğretmezler. Bir öğrenci, herhangi bir ilerlemede başarısız olduğu zaman, öğretmen dikkat edemeyebilir. Öğretmen, “Ona dört yıldız vereyim, nasılsa hiç kimse aldırış etmiyor” düşünür.
Bunun hakkında birşey yapmak için, Türk hükümeti, yeni öğretmenleri Doğuya gitmeye zorlamak yerine cesaretlendirmeyi gözönüne alabilir. Bir öğretmen, Doğuya gitmeye istekli olduğu zaman , ona oldukça fazla ödeme yapın. Para dünyayı döndürür ve öğretmenlere ne yapmalarının iyi olacağını yaptırır; çöcuklarınızı eğitin.
Ayrıca, öğretmen, öyle devam eden bir zaman aralığı için – diyelim ki altı ay yerine beş, altı yıl – yaparsa, hem finansal hem de diğer yollarla (örneğin, bir öğretmen için yabancı bir ülkeye seyahat etmeyi daha kolay yaparak, öyle ki onların dil becerilerini geliştirebilsin ) , daha çok sosyal yardımlar alması iyi olur. Öğretmenin Doğuya gittiği şehrin veya köyün bir parçası olmasından emin olun, onların sosyal olabileceği birçok arkadaşa sahip olan yeni öğretmen içinde derhal sonuçlanan “hoş geldiniz” sistemini kurun. Doğuya giden bir öğretmen için eşini ve çocuklarını yanına almasını daha kolaylaştırın. Öğretmenin eşinin (ortağının) onların yeni köyünde / şehrinde / bölgesinde yeni bir iş bulmasına yardım edin. Eğer, iş onların alışık olduklarından daha az ödeme yaparsa, (geçici olarak) onlara mali destek sağlayın ve diğer şekillerde de onlara yardım edin (örneğin ev bulma meselesini halledin).
Türkiye zengin olmaktan uzak iken – evet, biliyorum- öğrencileri hep beraber yurtdışına gönderme ve bu kısa sütunda önerilen diğer yenilikleri yapma çok paraya mal olabilir. Fakat asıl mesele Türklerin İngilizce’sini geliştirmek bir seçenek değil; o, kesinlikle bir gereksinimdir. Türk hükümeti, daha az önemli şeyler için milyonlarca Lira (şüphesiz yeni olanı) harcar. Yukarıdakilerin tamamını yapmak için Türkiye’nin , hızlı bir şekilde para kazanmaya ihtiyacı yoktur. Onun yerine, onun önceliklerini yoluna koydurmak zorundadır.
Nihayet, burada zikredilen reformlar, bir dereceye kadar, eğitim üzerinde, onun bütünlüğü içinde, uygulanabilir olduğunu belirtmek zorunludur. Şüphesiz, eğitim yalnız İngilizce hakkında değildir. Diğer dersler İngilizce kadar önemlidir, ve hükümetin bu kurslara yatırım yapması iyi olur. (Örneğin, Matematik, fakat aynı zamanda Türkçe okuma becerileri de önemlidir. Benim Türkçem hızlı bir şekilde gelişiyor, fakat Türklerle iletişimim bana , bazı Türkler iyi Türkçe konuşmuyor izlenimini verdi.)
Eğer Türkiye, kısa zamanda eğitim sistemini geliştirmezse, ve bilhassa İngilizce’yi gözönüne alarak, Batı’yı yakalamakta korkunç bir zor zamana sahip olacaktır. Ne, Türklerin yakalamak istememeleri nedeniyle değil, ne de oldukça tembel olmaları nedeniyle değil, fakat bu modern dünyada yaşamak için birinin ihtiyaç duyduğu temel becerilerden yoksun olmaları nedeniyledir.
* İngilizce Öğretmeni Y.Müh.Naim Uygun tarafından İngilizce’den çevrilmiştir.
http://www.pekiyi.150m.com
[email protected]