Onun farkı gündelik dille anlatamamasıdır. Ya da gündelik dilin taşıdığı molozlardan kurtarmak ister dilini. Demek istediğini en yalın haliyle anlatmak için dilim en yalın halini bulmaktır meselesi. Bunun için de yeniden kurar dili. Kelimeleri yeniden düzer enine, boyuna ve sayfada görülmese de derinine.
Köleli’nin de yaptığı bu. Onun farkı dili en anlamlı ve anlatabilir bir şekle büründürme çabasında yatıyor.
Rüzgarı, denizi dinliyor. Rüzgar deniz oluyor…
Fettah Köleli’nin şiirini anlatmanın tek bir yolu var o da şiirini okumak
Kitaba da adını veren Rüzgar Ne Söyler Bir Münzeviye şiirinde şair şöyle diyor
boşlukta asılı su damlasıdır kitabım
sarhoş evrenim nedensizliğimle mahçup
karanlıkta fısıldaşır cellatlar çıraklarıyla
nasıl vurulur başı suya eğilen bir lalenin
her gece dinlerim suyu rivayet o ki
kar ayazı büzüştürür kalpleri de gölgeleriyle
incinmiş ezberleriyle geçerler yanımdan
üşüdüm çok üşüdüm soğul keskin bir jiletti hayat
rüzgar ne söyler bir münzeviye akşam vakti
beni hiçbir yerde hiçkimeler beklemesin
çalarım sular içinde kanunum masumiyetimdir
düşümde medusa fön çeker saçlarıma kime ne
Köleli’nin şiiri dilin en yalın haline bir övgüdür…
Fettah Köleli’nin son kitabı Bence yayınlarından çıktı. Köleli’nin şiirlerinin tartışılacağı söyleşi 4 Mayıs’da Ankara Kızılay’da Kurgu Kafe’de yapılacak.