Sayın Erdoğan¸
Neyle suçlanırsanız suçlanın ülkenizi sevdiğinizi düşünüyorum; Mecbur kalmasaydınız¸ baskı altında bulunmasaydınız halka bu kadar yüklenmezdiniz değil mi?!!!
Beğenelim veya beğenmeyelim halkın desteğiyle iktidara geldiniz ve her fırsatta gücünüzü halktan aldığınızı siz de ifade ediyorsunuz; Kim gücünün kaynağına ihanet etmek ister ki?!!!
Yoksa siz iktidarınızı başka yerlere borçlusunuz da bizim mi haberimiz yok?!!!
İçeride ve dışarıda çok tehlikeli sularda yüzüyorsunuz; bunu görmek kolay; korkuyorsunuz bu anlaşılır bir şey…
Bu tür durumlarda akıllı bir liderin güvencesi halk olmalıdır…
Ama halklara çok güvenmenin doğru olmayacağını tarih hep tecrübe etmiştir… Kışkırtılmış¸ galeyana gelmiş halkların kimseye faydası yoktur; dizginleri boşalmış bir at gibi ilk fırsatta sürücüsünü üstünden atacağı bilinir…
Bu anlamda halk şiddete bir kez başvurmaya görsün en azılı düşmandan bile tehlikelidir; ezip geçer¸ yakar yıkar öfkesi…
Sayın Başbakan¸ şu an elinizde tarihi bir fırsat var¸ bunu samimiyetle söylüyorum… O çok güvendiğiniz batı kapitalizmi (gelişmiş kapitalizm!!!) bugün fırtınalı denizlerde batmamak için çırpınan bir gemi kadar hassas dengeler üzerinde yüzmektedir; her an devrilebilir¸ denizin dibini boylayabilir…
Kriz kuramları üzerine çalışan bir akademisyen olarak söylüyorum bunu; dünya ciddi bir küresel krizin eşiğindedir; emperyalist ülkeler canlarının derdine düşmüşlerdir… Bizim gibi pençelerine aldıkları¸ kanlarını son damlasına kadar emdikleri ülkeler için gerçekten bu tarihi bir fırsattır…
En zayıf halkadan kopun; kurtarın bu halkı emperyalizmin zulmünden sayın başbakan!!!
Çünkü sizlerin sayesinde biz de aynı gemideyiz; battık¸ batacağız…
Dertlerinizin çoğu o geminin içinde bulunduğunuzdan dolayıdır bunu görmüyor musunuz? Huzursuzluğunuzun¸ uykusuzluğunuzun nedeni budur; aşağı tükürsem sakal yukarı tükürsem bıyık misali¸ kendinizi çaresiz hissediyorsanız bundandır…
Kimseye yaranamıyorsunuz değil mi sayın başbakan?…
Halkınızın aleyhine¸ emekçinin¸ köylünün aleyhine meclisten geçirdiğiniz yasaların¸ yönetmeliklerin¸ onların ipini çeken¸ belini büken karar ve uygulamaların hepsi emperyalizmin baskıları¸ zorlamaları yüzündendir diyebilir misiniz…
İMF´nin notları bizim için bu kadar önemli midir sayın başbakan?!!!
Yok haşa diyorsanız öyleyse gösterin bunu!! Bu halk için gerçekten bir şeyler yapın; çocuklarımıza¸ gençlerimize bir gelecek sunun; Onları aylaklıktan¸ işsizlikten kurtarın; iş yaratın; istihdam yaratın; Tuzla´ya bakın!!! iş bulabilenlerin de hayatlarının güllük gülistanlık olmadığını görün; can pazarında¸ ölümle burun buruna hayatlarını kazandıklarını¸ çocuklarını doyurmak için canlarını dişlerine taktıklarını anlayın…
Halkınıza layık gördüğünüz yaşam biçimi bu mudur sayın başbakan? Değilse Bir şeyler yapın!!!
Bakın Latin Amerika ülkelerine; Venezuella´yı¸ Şhavez´i örnek alın¸ onlar bunu başardılar; Halkla beraber yaptılar bunu; işçiyle¸ emekçiyle¸ çalışanla¸ üretenle el ele vererek yaptılar; sömürene¸ el koyana; talan edene¸ soyana¸ çalana¸ çırpana göz yummadılar; Aç gözlülere¸ hep bana¸ hep bana diyenlere yol vermediler; birlikte üretip birlikte paylaşmaktan yana tavır koydular…
Onlar yoksulluğu da zenginliği paylaşmayı göze alarak yola koyuldular…
Şimdi geleceğe umutla bakıyor Venezuella´lılar; kaderlerini kendileri belirleyebiliyorlar; artı-değerlerine kendileri el koyabiliyorlar; ülkenin tüm kaynaklarını kendileri için kullanabiliyorlar; emperyalizmin varlarını yoklarını iliklerine kadar sömürdüğü o günlere asla geri dönmek istemiyorlar…
Kendi birliklerini kuruyorlar; emperyalizme karşı güçlerini birleştiriyorlar¸ bireyciliğe¸ bencilliğe değil birlikten doğan güce inanarak başarabileceklerini biliyorlar…
BAŞARACAKLAR…
Başaramazsalar bile umutları olacak;
Peki bizim bir umudumuz var mı sayın başbakan!!!
Venezuella´yı hafife almayın… Onları tek başına sanmayın; Onlar güçleniyorlar; emperyalizm batarken onlar yükseliyorlar…
Bu güne kadar emperyalist yayılmacılık insanlığın varına yoğuna el koydu; kanını emdi¸ emeğini sömürdü; doğayı¸ çevreyi kirletti; yeryüzünü kuruttu; çorağa¸ bataklığa dönüştürdü yemyeşil alanları; nehirleri¸ gölleri¸ dereleri atıklarla zehirledi; Ozon tabakasını deldi;
İklim değişikliği buzulları eritmekte; Dünyanın geleceği hakkında kıyamet senaryoları üretilmekte…
Yakın gelecekte tüm bunlar olabilir¸ dünyayı virüsler¸ bakteriler¸ mutasyona uğramış mikroplar sarabilir; Terör¸ savaş¸ anarşi artabilir; Silaha¸ bombaya¸ baruta yapılan yatırımlar ölümün yüzünü güldürürken yaşamın rengini soldurabilir…
Dünya elden gidiyor; Emperyalizm her şey güllük gülistanlık diyor!!!
Bu yüzden; tam da bu yüzden sayın başbakan¸ emperyalizmden kopmanın ve halka dönüş yapmanın şimdi tam zamanıdır…
HALKA DÖNÜN SAYIN BAŞBAKAN!!!…
Siz bir dönün¸ göreceksiniz onlar bin adım gelecekler; yaptıklarınız asla karşılıksız kalmayacak; Ne içteki ne dıştaki düşmanlarınızdan korkmanıza gerek kalmayacak artık; geceleri halkı için bir şeyler yapmış bir liderin iç huzuruyla uyuyacaksınız…
Değmez mi sayın başbakan; bunun için değmez mi?
Yapın öyleyse!!!
Oy için değil halkınız için yapın!!!
Sorunlarına kulak verin bu halkın; acılarına¸ çaresizliklerine merhem olun; yoksulluklarını; yoksunluklarını anlayın; sahipsizliklerine¸ umutsuzluklarına çare bulun…
Gençliğimiz bunalımda¸ depresyonda; Üniversite MEDİKO´larının psikiyatri kliniklerinin önünde eskiden öğrenci bulunmazdı; şimdi kuyruktan geçilmiyor;
Yazık oluyor bu gençliğe sayın başbakan…
Potansiyellerini göstermeye¸ çalışmaya¸ üretmeye ihtiyaçları var bu gençlerin; yararlı olmaya¸ gelişmeye; onaylanmaya; kabul görmeye ihtiyaçları var…
Kendilerini sevmek¸ kendilerine saygı duymak için bir işe yaramaya ihtiyaçları var…
Dünya görüşleri¸ kimlikleri¸ inançları ne olursa olsun bu ülkeye içtenlikle bağlı¸
yararlı fikirleri olan¸ işe yarar görüşlere sahip herkesi toplayın çevrenize; mantıklı¸ akla yatkın projeleri hayata geçirin…
Kaybedecek neyiniz var…
BİR ŞEYLER YAPIN SAYIN BAŞBAKAN!!!
Elinizin altına hiç bir ülkede olmayan genç¸ dinamik¸ çalışmaya aç bir nüfus var; fırsatlara aç; üretmeye¸ yararlı olmaya aç; yeteneklerini¸ bilgilerini değerlendirebilecekleri kanalların yaratılmasına aç bir gençlik var; Onların tüm potansiyelleriyle kendilerini gerçekleştirebilecekleri bir Türkiye´ye ihtiyaçları var…
Tam randıman çalışan¸ üreten¸ gelişen; insanını atıl bırakmayan; sermayeyi¸ emperyalizmi kollayan değil emeği¸ alın terini kollayan bir Türkiye´ye ihtiyaçları var…
Bu bir hayal değildir;
Bu bir tercihtir…
TERCİHİNİZİ YAPIN SAYIN BAŞBAKAN!
___________________
* İÜ´de öğretim üyesi