Kapitalist egonun yükselişi (II)

Kapitalizm tarihsel sürecinde yol alırken¸ 1960´ların ortalarından itibaren gelişmiş ülkelerde konuşlanmış olan sermaye¸ üretim aşamasında ne oranda emek ve sermaye kullanıldığı şeklinde ifade edilen sistemin genetik yapısına bağlı olarak yine derin bir krize sürükleniyordu. Üretimde sermaye oranının yükselmesi sonucunda¸ bir yandan üretim hızla artarken¸ emek istihdamı daralır ve işsizlik yükselir¸ diğer yandan da¸ sermaye ile emek arasındaki gelir dağılımı sermaye lehine değişir. Bu sürecin oluşturduğu küreselleşme sonucunda¸ bir ülkede yaşananlar o ülke sınırları içinde kalmamakta¸ küreselleşme yayıldıkça tüm yerküre düzeyine yayılmaktadır. Küreselleşme sonucunda düşük düzeyde de olsa dünya refahının yükselmesine karşın¸ gelir dağılımının bozulmasının ve yoksulluğun derinleşmesinin nedeni¸ üretim sürecinde sermaye ve emek oranlarının sermaye lehine değişiyor olmasıdır. Bu süreç kâr oranlarının gerilemesine neden olurken¸ üretim teknolojisinde üretimin parçalanabilir hale gelmesi yanında¸ iletişim teknolojisinde yaşanan gelişmeler de¸ sermayeye tüm yerküreye rahatça açılma olanağı yaratmıştır. Kâr oranları gerileyen merkez sermaye¸ bir yandan kendi sınırları içinde başta emek olmak üzere girdi maliyetlerini baskılamaya ve kamusal yüklerden (vergi ve benzeri yükler) kurtulmaya yönelirken¸ diğer yandan da¸ ürün ve girdi piyasalarını genişletmek amacıyla¸ kendi kuralları ile dış piyasalara yöneliyordu. Böylece¸ tüm uluslar tek-tipleştirilerek¸ ˝piyasa˝ söylemi ve olgusu altında uluslararası rekabet ortamına açılıyordu. Doğal olarak¸ bu ortamda devletin görevi de radikal değişime uğrayarak¸ ulus-devlet içinde sosyal devlet politika uygulamaları yerine¸ maliyet tasarrufu sağlayacak şekilde sermayeyi destekleme işlevine yönlendiriliyordu.
 
Tarih sahnesine çıktığı ilk dönemden günümüze dek yükselme eğilimi gösteren¸ ancak¸ tarihsel süreçte emekçilerin yoğun mücadelesi ve yükselen sosyalizm karşısında dengeci bir tavır sergileyerek görece geriletilebilen kapitalist ego¸ günümüzde bir yandan derin kapitalist kriz yaşanırken¸ diğer yandan da sosyalizmin gerileyip¸ emekçiler arasında yoğun işsizlik ve yoksulluk hüküm sürerken¸ hiçbir sınır tanımadan tüm çevreyi metalaştırmaya ve insan haklarını ihlale yoğun sömürüye yönelmiş bulunmaktadır. Yükselen kapitalist egonun gelişmiş merkez ekonomilerdeki tahribatı¸ kurulu görece verimli ekonomisi yanında¸ sömürülen ülkelerden aktardığı kaynaklara da bağlı olarak¸ çevresel konumlu sömürülen ekonomilerdekinden daha hafif olmaktadır. Buna karşın¸ çevresel konumlu ekonomiler ise¸ bir yandan verimsiz kurulu sermaye yapısı üzerine oturmuş olan burjuvazinin baskısını¸ diğer yandan da dış sömürücü güçlerin ağırlığını hissetmektedir. Böyle bir açmaz içindeki ekonomilerde varolan siyasal erk ise¸ sınıfsal tabanı itibariyle¸ dış ve iç sermaye kesiminin insan hakları ihlallerine göz yumarken¸ oy tabanını kaybetmemek için de başta dincilik olmak üzere çeşitli ideolojik baskılama aygıtlarına baş vurmaktadır. Bu çerçevede¸ ekonomik ve siyasal çözümlemede dinciliği¸ insanlığın özgürleşmesi anlamında olmayıp¸ kapitalizmin yürüyüşünü kolaylaştırması anlamında gericilik olarak değil¸ ileri (ilerici değil!) bir politik aygıt olarak görmek gerekir. Başka bir deyişle¸ çevresini proleterleştirerek yoksullaştıran kapitalizm¸ dincilik desteği olmadan kolay ilerleyemez!

Kapitalist ego¸ kapitalizmin aşamalarına bağlı olarak yükselir. Kapitalizmin ilk dönemlerinde kapitalist egonun görece zayıf olması emeğin sadece maddî sömürüsüne neden olmuştur. Kapitalizmin gelişmesine paralel olarak yükselen kapitalist ego¸ tarihin bir aşamasında sosyalizmin yükselişi ve emekçilerin mücadelesi ile kısmen baskılanabilmiş ve egonun tatmini ertelenmiştir. Günümüzde ise¸ hemen tüm engeller ortadan kalkmış olduğundan kapitalist ego en vahşi görüntüsünü sergilemekten ve eylemini gerşekleştirmekten çekinmemektedir. Türkiye gibi¸ iç burjuvazinin ve dış sömürücü güçlerin baskısının yoğunlaştığı ülkelerde politik-ekonomik şiddetin yükselmesi rastlantısal değildir. Yaşadığımız Tuzla olayları ve işsizlik-ölüm açmazı arasında sıkışmış olan emekçilerin çaresizliğine karşı sermaye kesimi ve siyasîlerin duyarsızlığı¸ ancak yükselen kapitalist ego ile açıklanabilir. Nitekim¸  1 Mayıs günü yaşananlar ve buna karşı sermaye kesimi ve siyasal çevrelerin takındığı tavır da¸ sermayenin ve siyasetin çaresizliğini değil¸ yanlılığını göstermektedir. Konu güç meselesi olmayıp¸ gücün kimin konutasında olması meselesidir!

Kapitalist sistemin ruh inceliklerinin net bir şekilde algılanmasına ve anlaşılmasına olanak tanıyan günümüz koşullarında insan hakları ihlalleri sadece dayanılmaz koşullarda istihdam ve/veya savaşlar gibi doğrudan insan ölümüne yol açan durumlarla değil¸ tüm süreçlerde ve hemen tüm alanlarda ortaya çıkmaktadır. Emeğin mutlak ve göreli sömürü ile neredeyse tüketilmesi¸ çevre kirliliği¸ ozon yırtılması¸ doğal kaynakların yağmalanması¸ esnek ve güvencesiz istihdam koşulları vb. gibi tüm uygulamalar¸ artık kararların insandan sermayeye¸ çevresel dokulardan merkez dokulara geçtiğini açıkça göstermektedir. Böyle bir sistem için¸ ˝liberal˝¸ ˝özgürlükçü˝ ve ˝demokrat˝ nitelemeleri kullanılacaksa¸ bu nitelemelerin içeriği dürüstçe tanımlanmalıdır; hangi kesim için ˝liberal˝¸ ˝özgürlükçü˝ ve  ˝demokrat˝!

Kapitalist sistemin ruh inceliklerinin net bir şekilde algılanmasına ve anlaşılmasına olanak tanıyan günümüz koşullarında insan hakları ihlalleri sadece dayanılmaz koşullarda istihdam ve/veya savaşlar gibi doğrudan insan ölümüne yol açan durumlarla değil¸ tüm süreçlerde ve hemen tüm alanlarda ortaya çıkmaktadır. Emeğin mutlak ve göreli sömürü ile neredeyse tüketilmesi¸ çevre kirliliği¸ ozon yırtılması¸ doğal kaynakların yağmalanması¸ esnek ve güvencesiz istihdam koşulları vb. gibi tüm uygulamalar¸ artık kararların insandan sermayeye¸ çevresel dokulardan merkez dokulara geçtiğini açıkça göstermektedir. Böyle bir sistem için¸ ˝liberal˝¸ ˝özgürlükçü˝ ve ˝demokrat˝ nitelemeleri kullanılacaksa¸ toplumları yanıltmamak için¸ bu nitelemelerin toplumun hangi sınıfsal kesiti için kullanılması gerektiğini açık kalplilikle belirtmek etiksel açıdan gereklidir.

_______________

* Prof. Dr.

1594920cookie-checkKapitalist egonun yükselişi (II)

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.