Batı tiksindiriyor

“Batıda yaşıyorsun ama her yazında Batı ülkelerine saldırıyorsun, bu ne nankörlük?” dedi bir sivri zekalı. İsyanı iki hafta önceki “Batılıların İkiyüzlülüğü” başlıklı yazıma idi. 

Geçen yıl da “solcu” bir bey, “Gittin Kraliçenin sunduğu konforda yaşıyorsun… Senin yıllardır sefahatle yaşadığın o kraliyet topraklarında…” gibi şeyler gevelemişti. Kraliçe sunuyormuş bana içinde yaşadığım konforu! Bu sözleri hafızama kazıdım. Hiç unutmayacak ve her fırsatta tekrarlayacağım. Nedeni, sözlerin kaynağı.

Batılıları karanlık tarihleri ile yüzleştirmeye çalışanların her zaman karşılaştıkları bir saldırganlıktır bu. Bu saldırganlığı sergileyenler kimlerdir, biliyor musunuz? Batılılardan çok, kraldan kralcı, bilinçsiz zavallılar. 

Sakın yanılgıya düşmeyin. Bu kişileri yukarıda “bilinçsiz kişiler” olarak tanımladım, ama çoğu zaman hiç de öyle değil. Bunların bazıları “İngilizin devrinde başkaydı” diyerek Kıbrıs’ın İngiliz sömürge dönemini özleyen 80li, 90lı yaşlarındakilerden daha cahildirler. Biz Kıbrıslıların “okumuş cahiller” dediğimiz türden.

Borisin, Farage’ın yalanlarından, ırkçılıklarından etkilenerek Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliğinden ayrılmasına neden olan ve ülkeyi uçurumun eşiğine getiren aptallar bu tür tiplerdir.  

Bizim toplum da bir başka sevgili okurlar. Kıbrısta yaşayanlar tamamen başka da, ben diasporada yaşayan Kıbrıslıtürklerden bahsediyorum. Kimisi Birleşik Krallık’ın Hint asıllı bir Başbakan ve İçişleri Bakanı tarafından yönetildiğine işaret ederek bu ülkenin ne kadar medeni, ileri olduğu için gururlanırken, bir diğer kesim ırkçı bir yaklaşımla “Koskoca Britanya’yının Başbakanı bir Hintli” diye sitem etmekte. Birçok insanımızın kendi konumlarını unutarak ırkçı bir yaklaşımla Brexiti desteklediklerini unutmak mümkün değil. Bu konuya geçmiş yazılarımda detaylı olarak değindim. Bilinçsizlik, ırkçılık diz boyu.   

Şimdilerde İsrail’in son yılların en büyük insanlık suçlarını, Filistinlilere karşı soykırım yaptığı zamanda bile bu tavırla karşı karşı kalmak insanı insanlığından utandırıyor. Ama suçlamayı yapan pişkin kişiler bundan hiç utanmıyorlar. El, etek öptükleri efendilerinden aferin almak onların en büyük gururu. 

Geçenlerde bir arkadaşım sosyal medyada şu soruyu sormuştu: “Gazze için ne yapıyoruz?” Bu duyarlı arkadaşın sorusuna sanırım Kıbrıs’ta yaşayan birinden anında gelen cevap: “Gazze bizim için ne yaptıysa onu.” Bu da dünyanın merkezini Sarayönü sanan, ada mentalitesinden muztarip bir kişinin düşüncesiz yorumu. Şunu da belirtmek gerekir. Kanada’da, Birleşik Krallık’ta, İsrail’de, birçok ülkelerde yaşayan çok sayıda Yahudiler İsrail’in yaptıklarından utanç duyduklarını açıkça belirtiyorlar. Bu cesur insanlara minnettar olmalıyız.

***

Batılıların Ortadoğuda neden oldukları tüm vahşete, soykırıma, şiddete rağmen İsrail’i desteklemelerinin bir nedeni elbette kendi çıkarları içindir. Dünya ekonomisinin, finans sektörünün, medyasının Yahudiler tarafından yönetilmesi, Avrupa ve ABD parlamentolarındaki güçlü Yahudi lobisi belli başlı nedenlerden. İslam fobisi ise olayın ayrı bir boyutu.

Almanya, İspanya gibi ülkelerin tavrı başka türlü de açıklanamaz mı? Almanların İkinci Dünya Savaşı esnasında Yahudilere karşı yaptıkları tarihin en iğrenç, en karanlık sayfalarını teşkil etmektedir. Peki İspanya’nın Yahudilere yaptıkları?

İspanya, Güney Amerika’daki sömürge döneminde yerli halklara karşı tarihin en zalim insanlık suçlarını işleyen bir ülkedir. Daha 4 yıl önce Meksika Cumhurbaşkanı Andres Manuel Lopez Obrador İspanyol kralı VI. Felipe’ye bir mektup yazarak 500 yıl önce İspanya’nın, Meksika’nın yerli halkına karşı işlediği insanlık suçları için özür dilemesini talep etmişti.  

İspanya’da 700 yıllık Arap hakimiyetinin sona ermesi ile Katolik Kilisesinin desteği ve Kraliçe İsabel ve Kral Ferdinand tarafından ile önce Yahudilere, sonra da Araplara karşı çok korkunç insanlık suçları  işlenmişti.  

Arab ve Berberilerden oluşan ve kollektif olarak “Moors” diye adlandırılan İslam güçleri 711 yılında İspanya’yı fethettiklerinde Vizigotların zulmünden el aman çeken çok sayıdaki Yahudi toplumu Arapları kurtarıcı olarak görmüştü. 7 asır Arap hakimiyeti altında tüm toplumlar barış içerisinde yaşadılar. 1492 yılında ülkelerini geri alan İspanyollar “Engizisyon” mahkemeleri kurarak Katolikler dışındaki toplumların dinlerini değiştirmek amacıyla bir terör kampanyası estirdiler. Yüzbinlerce Yahudi ve Arap din değiştirmeye zorlandılar. Ama bu onların işkenceye maruz kalmalarını ve İspanya’dan sürülmelerini önleyemedi. Birkaç yıl önceki Granada ziyaretimizde İspanyolların kullandığı işkence aletlerini sergileyen küçük müzeyi ziyaret etmiştik. 

Evet değerli okurlar. Batının İsrail’e karşı suçluluk duygusu, empati beslemesi bu ülkeyi kayıtsız şartsız desteklemelerinin bir nedeni olabilir. Ancak Batılı ülkelerin dünyanın her köşesinde işledikleri insanlık suçlarına maruz kalan diğer halklara karşı aynı duyguları beslememesi nasıl açıklanabilir? Yoksa o insanlar onların nazarında İsrail hükümeti yetkililerinin Filistinliler için düşündüğü gibi “insan değiller” miydi?

 

2728470cookie-checkBatı tiksindiriyor

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.