Buket Uzuner Londra’da okurlarıyla

Türkiye’de okul yaptırma ve eğitim projesi kapsamında tertiplenen programın açılış konuşmasını, Prof. Dr. Belma Ötüş Başkett yaptı. Programa, yazarın hayatından, hayal dünyasının zenginliğinden, romanlarındaki karakter yapısından ve edebi çalışmalarından kısa anektodlar aktarmak suretiyle girizgah yapan Başkett, Buket Uzuner’i, ‘ayakları yere sağlam basan, dünyayı çok iyi okuyabilen ve geçimini yazılarıyla sağlayan modern bir Türk kadın romancısı’ şeklinde tarif etti.

Programın şeref konuğu Buket Uzuner konuşmasına, hayatında Londra’yı niçin çok az ziyaret ettiğine dair bir açıklamayla başladı. Güneşin, kendisi için aydınlık ve hayat anlamına geldiğini, bu sebeple güneş ışınının ve aydınlığının çok yetersiz olduğu Londra’yı çok sevemediğini söyledi. Yaşam ile aydınlığın kuvvetli ilişkisi olduğu fikrini, öğrenci olarak bir süre yaşadığı ve günlük hayatın uzun süre karanlıkta geçtiği Norveç’te edindiğinden bahsetti.

Her kitabının başlığında ayrı bir hikaye gizlendiğini belirten uzuner, ilk olarak ‘Gelibolu’ kitabından bahsetti. Uzuner, bir kadın ve özellikle de anne olarak yazar olmanın ne kadar zor olduğuna değindi. ‘Gelibolu’ kitabını dört sene gibi uzun bir sürede tamamladığını ve bu süre içerisinde sürekli olarak İstanbul-Gelibolu arasında seyahat ettiğinden dolayı ailesinden sık sık ayrı kaldığını belirtti. Kitabını kaleme almasındaki en büyük etkenin ülkede yükselen aşırı milliyetçilik anlayışının yurtseverlikle eşdeğer tutulmasından duyduğu rahatsızlığı belirtmek; evine büyük bayrak asanın küçük bayrak asandan daha milliyetçi olduğu gibi yanlış tutumlara bir tepki olması için yazdığını söyledi.
Uzuner, ‘Bir Siyah Saçlı Kadının Gezi Notları’ adlı romanı ile ilgili de Atıf Yılmaz ve Rıfat Ilgaz ile yaşadıklarından anekdotlar aktardı. Atıf Yılmaz’ın uzun bir süre, kitabın beyaz perdeye aktarılması konusunda uğraştığını söyleyen Uzuner, yine İstanbul’da organize edilen bir kitap fuarında Rıfat Ilgaz ile aralarında geçen ilginç ama etkileyici diyalogdan bahsetti. İmza gününde Rıfat Ilgazı’ın standı önünde uzayan kuyruğun kendi standı önündeki kuyruktan çok daha uzun olmasını kıskanan Uzuner, Rıfat Ilgaz’a gider ve : ‘Efendim sizin standın önü bu kadar kalabalıkken benim standımın önünde niye bu kadar az insan var? Merak ettim nedir acaba bunun sebebi?’ diye sorduğunda Rıfat Ilgaz; ‘sen gençsin ben yaşlıyım; sen hızlı imzalıyorsun ben yavaş imzalıyorum; hem bak ellerim de titriyor, sebebi sanırım bu olsa gerek’ cevabıyla, üstadın ne kadar mütevazi bir şahsiyet olduğuna değindi.

En çok dile çevirilen ‘Kumral Ada Mavi Tuna’ eserinden de bahseden Uzuner, İtalya’da kitabıyla alakalı bir televizyon söyleşisine katıldığını ve insanların kitaba gösterdikleri ilgiden bahsetti. Bunun en önemli sebebinin de, edebiyatın büyüsü ve evrensel olma özelliğinden kaynaklandığının vurgusunu yaptı.

Programın son bölümünde ise Uzuner, Mart 2012’de Everest Yayınları’ndan çıkan son kitabı ‘Su’ adlı romanından bahsetti. Romanı, özellikle ülkemiz insanının günümüz dünyasında tabiata olan hasmâne yaklaşımına dikkat çekmek için yazdığını belirtti. Yüzyıllık ağaçların kesilmesi, heyelanların artması ve buna bağlı olarak da insanların ölümünü tenkit etmek gayesi taşıdığını belirten Uzuner bu kitabını tabiatla olan ilişkimizin niye bu denli sert olduğunu anlayabilmek ve anlatabilmek için yazdığını söyledi. Mensubu olduğumuz İslam dininin tabiata, doğaya ne kadar değer verdiğini bildiğimiz halde neden bu kadar duyarsız olduğumuzu sorgulamak ve sorgulatmak düşüncesiyle kitabı kaleme aldığını vurguladı. İnsanımızın tabiata olan bu zayıf ilgisinin kendisini yaraladığını da üzülerek söyleyen Uzuner, yakın bir zamanda Başbakan’a, torunlarının adına dede hitabıyla bir mektup yazdığını, nükler santrallerin doğayı öldürdüğünü ve bundan da Başbakan’ın gelecek neslin içinde yer alacak olan torunlarının da doğrudan etkileneceğini hatırlatmaya çalıştığını söyledi.

Uzuner, ‘Su’ romanınında, Türk mitolojisinden, Manas Destanı’ndan, Türk dünyasının eşşiz eseri olan Kutadgu Bilig’den çokça bahsettiğini ve bunda da sebebin, yeni nesilde Türk tarihine ve eserlerine sahip çıkmaları hususunda bir merak uyandırmak olduğunu söyledi.

‘Su’ romanını yazarken aynı zamanda birçok Türkolog’dan destek aldığını, kitabın Marmara Üniversitesi öğrencilerine yan kaynak olarak tavsiye edildiğini de belirtti.
Programın son bölümünde Uzuner, şuan yazımına devam ettiği ‘Toprak’ adlı son kitabından da kısaca bahsederek söyleşisine son verdi.

Buket Uzuner Kimdir?

Romancı, hikayeci ve gezi yazarı Buket Uzuner, Hacettepe Üniversitesi, Bergen Üniversitesi (Norveç) ve Michigan Üniversitesi’nde (ABD) biyoloji ve çevrebilim eğitimi aldı. Tampere Teknik Üniversitesi (Finlandiya) ve ODTÜ’de araştırmacı olarak çalıştı. 1993 yılında Balık İzlerinin Sesi ile Yunus Nadi Roman Ödülü alan Uzuner’in Kumral Ada- Mavi Tuna adlı romanı ise 1998 yılında İstanbul Üniversitesi tarafından en iyi roman ödülüne layık bulundu. Romanları yedi dile çevirilen Buket Uzuneri 1996 yılında Iowa Üniversitesi’nin (ABD) onur üyeliğine kabul edilmiş, 2004 yılında da ODTÜ senatosu tarafından takdir belgesiyle onurlandırılmıştır.

845660cookie-checkBuket Uzuner Londra’da okurlarıyla

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.