D.S.P. Doğalgaz… Su… Petrol…

Vatan toprağımızın altı petrol denizi! Fakat toprağın üstünde, ülke olarak petrol fakiri ve akaryakıta her yıl milyarlarca dolar ödemek durumunda olan bir ülke, Türkiye! Ne hazin değil mi?


***


Kuş gribi… 
M. Ali Ağca’ nın tahliyesi…
Futbol Federasyonu Başkanı’nın seçimi…
Yargıtay’ın Ağca’ nın tahliyesi ile ilgili kararı bozması…
Ağca’ nın yeniden tutuklanması…
Ülkemiz gündeminde, son günlerde kamuoyunu asıl sorun ve gerçeklerden uzaklaştırmak için “menüde” bunlar vardı.


Bugün yarın gündeme eklenecek iki konumuz daha oluşmak üzere. Dondurucu Sibirya soğuğu iliklerimize işlerken, İran’ın ülkemize pompaladığı doğalgaz sevkıyatını durdurması… Sıcak gündem “soğuk” ve “enerji krizi”…


İran’ın tutumu sürpriz sayılmaz. Beklenen durumdu. Bugün olmazsa yarın olacaktı. Dışa ve belli yerlere bağımlı olmanın sonucu… Rusya’nın kısa süre önce Ukrayna’nın doğalgazını kesmesiyle ilgili haber, henüz tazeliğini korurken, Komşumuz İran, komşuluğunu(!) beklenen ölçüde yerine getirdi.
Kendimizi aldatmayalım, bir süre sonra ayni durumu, Rusya ile de yaşamamız, uzak olasılık değil…


Doğalgaz… Su… Petrol… Kısaca D.S.P.


Olası üçüncü dünya savaşının tartışılmaz başta gelen önemli üç nedeni…
Büyük Ortadoğu Projesi’nin tek amacı ve omurgası; net biçimde biliniyor ki; doğalgaz, su ve petrol. Kısaltılmış biçimiyle D.S.P.
Denklemi şöyle kurmuş olsak, sanırız yanlış olmaz.
Büyük Ortadoğu Projesi eşittir Doğalgaz, su, petrol. (BOP=D.S.P


***


Ülkemiz topraklarının altında petrolün varlığı yıllardır tartışma konusu yapılırken, ne yazık ki, Türkiye’nin petrol denizi üzerinde oturduğu gerçeği her zaman saklı tutulmuştur. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın, petrole sahip bir ülkeyiz. Kanıtları son zamanlarda artık gizlenemez biçimde ortaya çıkmaya başladı.


Son kanıt:
“Karadeniz’de yürütülen araştırmalarda Türkiye’nin kaderini değiştirecek  büyüklükte petrol rezervine ulaşıldı….” (Basından- 21 Ocak 2006)


Doğu Karadeniz’de petrol bulunduğu haberleri gelmeye başlar başlamaz, biz Türkleri her zaman çok sevmiş olan gerçek dostumuz ve AB ortağımız İngiltere’nin (!) Artvin’deki Sarp sınır kapısında, önemli miktarda toprak alımına başladığını basında çıkan haberlerden öğreniyoruz.


Nasıl olsa ülkemizi pazarlıyoruz ve vatan topraklarında en stratejik yerleri dahi  bu iktidar döneminde çıkarılan yasalarla yabancı dostlarımıza(!) satıyoruz ya… İngilizler neden istedikleri yerleri almasınlar ki? Neyse ki varlığında her zaman onur duyduğumuz bugünümüzün ve geleceğimizin teminatı ordumuz var da,  asker duyarlılığı sayesinde, kritik bölgelerdeki toprak satışları
engellenebiliyor…


Türkiye’de 20 yıl süreyle Shell firmasının Araştırma genel müdürlüğünü yapmış olan Anthony Hages bakın ne demiş:
“Petrolle ilgilenen Amerikan şirketleri bilirler ki, Türkiye bir petrol deninizin üzerinde oturmaktadır.” ( bu topraklarda petrol var-Birinci basım Haziran 2004- syf: 56 – Hakan Yılmaz Çebi- Okul Yay.)


Devam edelim, ayni kitapta başka ne deniyor:


“Enerji Bakanlığı Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (PİGM) ‘Türkiye’de 852.1 milyon ton ham petrol, 14.9 milyar metreküp te doğalgaz var’ açıklamasında bulundu…. Buna karşın büyük bir bölümü çok derinde olan Türkiye’de ki petrol yataklarının sadece 41 milyon tonu bugünkü mevcut teknolojimizle kullanılabiliyor. Bunların dışında Karadeniz, Ege Denizi ve Batı Akdeniz’de deniz dibinde önemli petrol ve doğalgaz yatakları olduğu ileri sürülüyor…”


Çebi’nin kitabında, petrol ve kimi yeraltı kaynaklarımız konusunda dikkate değer ayrıntılı bilgiler yer almakta. Kitap okunduğunda da görülecektir ki, “petrol gerçeği” ülkelerin var ve yok olmasına etki edecek denli yadsınmaz bir fenomen.
Osmanlı’nın yıkılışı, kimi hükümetlerin ve liderlerin gözden çıkarılışı, hep petrol üzerinde oynanmakta olan oyunların sonucudur.
Saddam Hüseyin Irak petrollerini millileştirince ABD ve İngiltere nezdinde dünyanın en zalim ve gaddar diktatörü olmadı mı?


Peki, çok önemli olan sadece petrol mü?
En az petrol kadar önemli, hatta geleceğin enerji kaynağı olmasının kesinliği açısından, petrolden daha önemli olan dünya rezervinin yüzde 63’ü topraklarımızın altında bulunan, ülkemiz “bor” kaynakları konusunda, dostumuz ABD(!) ve bizi bağırlarına basmak için sabırsızlanan AB’li dostlarımızın (!), hangi plan ve oyunlar içerisinde olduklarının acaba bugün ne ölçüde ayrımındayız?


Milli değerlerimizi savunmaya kalktığımızda; Türk milleti olarak bizi “paranoya” içerisinde olmakla suçlayan dış odaklar; AB bahane ve masalını ileri sürerek, her konuda sesimizi kısmaya, kesmeye ve tepkimizi engellemeye çalışıyorlar…


Bu ülke, bu vatan, bu topraklar bizim!
Ülkemize, vatanımıza, toprağımıza, bayrağımıza ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu yüce insan Atatürk’e sahip çıkmada, nasıl engelleyebilirler bizi? Buna güçleri yetebilir mi?


Son söz:
Yüce Türk milleti, milli ve manevi değerleri için, gerektiğinde, şanlı ordusunun önderliğinde, tarihe zaferler yazdıracak yeni bir kurtuluş savaşını, “damarlarında ki asil kan”ın gücüyle, her zaman başlatacak güç ve kararlık içersindedir…
Bundan kimsenin kuşkusu olmasın!


[email protected]


 


 

686220cookie-checkD.S.P. Doğalgaz… Su… Petrol…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.