Derin devlet…

Derin devlet veya derin yapı dediğimiz “devleti denetleyen ikinci ve gizli güç”, galiba misyonunu tamamlamadı.
Niyetli de görünmüyor.
Bugüne kadar yapılan etkin çalışmalar, darbeye teşebbüs aşamalarının yargılanıp gerekli yaptırımların uygulanmasına rağmen “derin güç” hala ayakta.
Hayretler içinde kalmamak mümkün değil.
Sade vatandaşın dinlenmesi kolay.
Muhaliflerin izlenmesi, dinlenmesi basit.
Çatlak seslerin susturulması, muhalefetin güç durumda kalması için “böcek” lerin devreye sokulması haydi haydi yapılabilir gibi görünüyor(!)
Peki devletin, yine bir başka devlet olan “derin”i tarafından dinlenmesi, Başbakan Erdoğan’ın çalışma mekanından tutun nerdeyse tüm çalışma odalarında “böcek”lerin etrafa saçılmasına ne demeli?
“Derin devlet” tutuyor, devleti yöneten bir kadroyu dinliyor.
Bu nasıl bir mantıktır?
Peki ayakta olan, aktif durumdaki “icracı devlet” yerin altında faaliyet gösteren, üstelik bunu gizli biçimde yapan, zaman zaman istihbari, zaman zaman belge-bulgu toplayarak gücü elinde bulunduranı izleyen “derin güç”, bir başbakanın burnunun dibine kadar gelip, odasına nasıl “böcek” yerleştirebiliyor?
Zaafiyet nerde?
Tabii ki iktidar gücünde.
Son on yıldır aktif veya icracı devlet galiba yerinde saymış.
AKP iktidarı uyumuş da denebilir.
Bütün gücü elinde bulunduran iktidar erki, odasına giren “kirli” ve “gizli” eli fark edemiyor, devlet güç tarafından dinleniyor.
Belki de devletin parasıyla alınan böceklerle yapıyor bu eylemi.
Ya da,” gizli ödenek”ten ayrılan paralar sayesinde alınan böceklerle.
Fark etmez.
Eğer devlet belini kıramadığı, ortadan kaldıramadığı, köküne kibrit suyu ekemediği bir başka güç,
Bir başka yapı, bir başka güç tarafından izleniyor, kontrol ediliyorsa sade vatandaşın vay haline.
İçerde kendini koruyamayan, sırrını saklayamayan bir devletten bahsediyoruz.
İyi ki barış ortamındayız.
İyi ki bölgemizdeki marazalardan uzakta duruyoruz.
Ya bir savaş çıksa?