‘Desteği için Baykal’a teşekkür ediyorum!’

İstanbul 1. bölgeden, solun ortak bağımsız adayı Ufuk Uras, adaylığı, politikası ve siyaset dışı kimliğini  Akşam’dan Aycan Saroğlu’na anlattı…


– Neden bağımsız olarak seçime girdiniz?
– Nedeni yüzde 10 barajı. Geçen seçimde seçmenin yüzde 48’i Meclis dışı kaldı. Halk buna tepkili. Solun ortak adayı olarak barajı delerek demokrasiye bir katkıda bulunmak istedim.


– Bağımsızların Meclis’in havasını değiştireceğini söylüyorsunuz, bir zamanların TİP’lileri gibi…
– Böyle bir tablo bekliyorum. 1965 efsanesi oldu, çünkü o dönem herkes aldığı oy kadar Meclis’e milletvekili yolluyordu. Aldığın oy kadar milletvekili çıkarmalısın, diğeri oy hırsızlığı. Susurluk’tan Şemdinli’ye, Hrant Dink davasından siyasi cinayetlerin aydınlanmasına kadar birçok konuda bir adım atılmıyorsa, bunun Meclis’te ayağı olmamasındandır. DTP de sizi destekleyecek, sloganlarınızda, ‘Kürt sorununa, milliyetçiliğe, şeriata karşı’ gibi söylemleriniz var, mesela Kürt sorunu hakkında nasıl bir çözüm öneriz var?


Meclis’te demokratik siyasi çözüm için herkesin kendi kültürü, kendi diliyle özgürce yaşaması için kamu vicdanının sesi olacağız. Eşit koşullarda, barış içinde bir arada yaşama kültürünü savunduğumuz bir hale oluşturacağız. Bu sorununun demokratik çözümü bu topraklarda olur. Bunu ne ABD ne AB ne de Kuzey Irak’a askeri müdahale çözer. Yurtta barış, dünyada barış politikamız olmalı.


İKİ SAĞ ÇİZGİ YARIŞIYOR: AKP VE CHP


– Terör ve asker cenazeleri sıcak gündem. Toplumun da büyük tepkisi var, bu ortamda başarılı olabilecek misiniz?
– Şiddet nereden gelirse gelsin, her türlü milliyetçiliğe ve şiddete karşı çıkılmalı. Milliyetçilik üzerinden toplum bölünüyor. Herkesin kutuplaşmayı teşvik ettiği ortamda, bir arada yaşama politikalarını savunmalı, demokratikleşme konusunda tutum almalıyız. Belediye başkanı kendi dilini konuştuğu için görevinden alınabiliyor, Uğur Kaymaz gibi 13 yaşındaki çocuk güvenlik gerekçesiyle vurulabiliyor. Bölge insanı demokratik toplumun eşit üyesi olarak yaşamak istiyor. Bölgesel yatırımlar artmalı, 18-24 yaş arasında işsiz olan bölge gençliği nefes almalı. 12 Eylül Anayasası başta olmak üzere, antidemokratik yasalardan kurtulmalı. 12 Eylül hukuku bir deli gömleği yaratmış, deli olduğumuz için deli gömleğine sarılmıyoruz, deli gömleğine sarıldığımız için deliriyoruz.


– CHP ile DSP’yi sol parti kabul etmiyorsunuz?
– Kendileri ediyorlar mı bilmiyorum, etselerdi yüzde 10 barajını, 301’i, IMF politikalarını savunmazlardı. Dünyanın hiçbir yerinde böyle sol yok, Nasyonal Sosyalistleri saymazsak tabii. Sol; değişim, dönüşüm demektir, siz statükoculuğu, milliyetçiliği savunursanız, bunun solla ilgisi olmadığını 10 yaşındaki çocuk bile söyler. Listeler hazırlanırken ön seçim yapmaz, Demirel’in damadını, milliyetçileri, sağcıları listeye koyup, gençleri, emekçileri, Alevileri listeden çıkarırsanız bunun adı bellidir. İki sağ çizgi yarışıyor, biri AKP diğeri CHP. Devlet politikalarından ayrılmadıkça, 12 Eylül rejimiyle aranıza mesafe koymadıkça zaten sol değilsiniz. Aileden CHP’lilik diye bir şey vardır hani, ama o partinin ana damarı İsmet İnönü bile CHP’li olarak ölmemiştir, istifa etmiştir, Erdal İnönü de öyle. İnönü Ailesi’ni bile barındırmayan, bütün solcuları tasfiye eden, CHP demeyelim, bir Deniz Baykal hizbi var. 1 bölgede, Deniz Baykal hizbi dışındaki bütün sosyal demokratların desteğini aldık.


– ÖDP, sol bir parti ama neden yalnızca entelektüel kesime ulaşıyor? Ulaşması gereken yoksullara ulaşamıyor ve onlar da AKP’yi seçiyorlar…
– Tam da bu nedenden dolayı, bu kampanyada E5 dediğimiz yolun kuzeyini esas aldık, bir siyasal solun güçlenmesi için bir sosyal sol olması gerek. Sendikalarınızın, derneklerinizin derinleşmesi gerek. Oysa şimdi sol daha çok eğitim seviyesi yüksek kesimlere hitap ediyor. Sol toplumsal örgütlü tabanlarından, mesleki ve sendikal dayanaklarından kopmuş. Sağ politikaların ülkeyi ne hale getirdiği Birleşmiş Milletler Yaşam Endeksi’nde 92. sırada kalmamızdan belli.


– Solun teveccüh görmemesinin nedeni kendi içinde sürekli bölünmesi olabilir mi?
– Haklısınız. Solda var olan partikülleşme en önemli problem. Demek ki bu geniş kitlelere bir güven vermiyor, bizim bu bölgede bu sinerjiyi yaratmamızın nedeni, hemen hemen siyasetin bütün renklerinin desteğini almış olmamız. 40 yıldır süren başarısızlık halini aşabiliriz inancı var.


BİR KRALİÇE ELIZABETH BİR DENİZ BAYKAL KALDI


– Bu biraz da sizin kişiliğinizden kaynaklanıyor olabilir mi?
– Bilmiyorum. Sorun çözmeye yakın bir yapım var ama siyaset kişisel bir şey değil, desteğin nedeni politik görüşlerimiz.


– Nasıl seslendirdiğiniz de önemli…
– Önemli tabii, yurttaş benim Deniz Baykal olmadığımın farkında. Ama ben Baykal’a teşekkürümü sunmak istiyorum, sayesinde 1. bölgede büyük atılım içindeyiz. İlhan Kesiciler, Yaşar Okuyanlar, MHP ana davasında ne kadar kişi varsa, Kahramanmaraş katliamdaki kişilerin artıkları… Hepsinin Deniz Baykal’a yönelmesi sol-sağ kimliğini ayrıştırmada kolaylaştırıcı oldu. Onun döneminden Avrupa’da bir Kraliçe Elizabeth kaldı! 60’lardan beri Deniz Baykal’la yaşamımı sürdürüyorum. Bu onun son seçimi olursa, solun önü açılır ve hakikaten önemli bir prangadan kurtuluruz.


– Ulusal solun sık sık dile getirdiği ‘emperyalizm’ meselesine nasıl bakıyorsunuz?
– Emperyalizm mücadelesi sadece IMF ya da ABD ile değil, onun içsel dayanaklarıyla olur. AKP, CHP, Derviş yasaları dediğimiz zihniyete, askeri bürokrasiye karşı mücadele gerekir. İncirlik Üssü’yle ilgili gizli anlaşmalar halka açıklanmalı. İran’a dönük operasyonların tartışıldığı bir ortamda ABD’nin yedeğine düşmemek, artık zenginler kulübünün vurucu gücü haline gelmiş NATO’dan çıkmak gerekiyor. Hamasi bir emperyalizm tartışması var. Oyakbank meselesinde gördük. “Ulusal solcuyum” diyenler ulusal dedikleri sermaye uluslararası sermayeyle evlilik yapınca, kızıl elma oldu kızıl ayva! Özgürlükçü değilseniz sol değil nasyonal sosyalistsiniz. Milliyetçi yerine, ulusal vatansever yerine yurtsever diyorsunuz. Hıyara salatalık deyince adı değişiyor, tadı değişmiyor.


– Sorunun çözümü nedir?
– Siyasİ İslam’ı bu hale getiren 12 Eylül rejimidir. Bu korkunun yanıtı, siyaseti sivilleştirmek, demokrasi ve özgürlük karşıtı zihniyeti teşhir edecek mücadele yürütmektir. Çözümü kışlalardan beklemek, dini gericiliği daha güçlendiriyor. Gerçek laiklik devletin dini yansızlığıdır. Siz bir yandan 9 bakanlığa denk bir bütçeye sahip olan Diyanet’i finanse edip, ruhban sınıf oluşturacak, zorunlu din dersi koyacak, İmam Hatip Lisesi açacaksınız, sonra ‘toplumda neden muhafazakarlaşma var’ diyeceksiniz. AKP’nin temel derdinin alttakilere din iman, üsttekilere han hamam politikası olduğunu, bir eli yağda bir eli balda olan bu iktidarın temel meselesinin Türkiye’yi pazarlamak olduğunun altını çizmemiz gerekiyor. Siyasi İslam’la neo-liberal politikalar bir izdivaç gerçekleştirdi. Bence sorunu, mağdurları çözer. Kendi örgütlü gücümüze güvenerek, gerçek laikliği savunarak, çok kültürlü, kimlikli, çok inançlı demokratik bir Türkiye projesiyle bunu aşabiliriz.


SİYASET DIŞI BİR PORTRE OLARAK UFUK URAS


* Televizyon izlemiyor. Kieslowski, Bergman, Costa Gavras gibi yönetmenleri seviyor. En son Türk Sineması’ndan Derviş Zaim’in ‘Filler ve Çimen’ filmini beğenmiş. Yılmaz Güney’in ‘Yol’u favorisi.
* Tam bir kitap kurdu. “Bir şeyin kurdu olacaksan, kitap kurdu olmak iyidir” diyor. Klarnet çalıyor, caza meraklı. “Kötü arkadaş kurbanı olmasaydım, iyi bir müzisyen olabilirdim” diyor.
* Bisiklete biniyor. “İnsanlar mazotun fiyatının kaç lira olacağını tartışıyor, niye ulaşım politikamızı, alternatif enerji kaynaklarını, otomobil merkezli ulaşım politikamızı tartışmıyoruz” diyor.
* Sıkı bir Fenerbahçeli. Fenerbahçeliler Derneği üyesi. Didi dönemi Fenerbahçesiyle büyümüş. Kadıköy Maarif Koleji’nde okurken Didi’nin antrenmanlarını hayranlıkla izlermiş. Bugün kulüplerdeki çapraz transferler ve aşırı profesyonelleşme nedeniyle o eski tadın kalmadığını düşünüyor ama “Başka bir Fenerbahçe mümkün” diyor.


_______________________
* Yazarın izniyle yayınlandı


DİĞER AYAKÜSTÜ SOHBETLER:


– ‘AKP’yi sola karşı yaratanlar yok edecek’
– ‘Muhabirlerin telifle çalıştırılması yasalara aykırı’
– Yeşiller bağımsızları destekleyecek
– Türkiye sağlık turizminde atakta
– ‘Hayallere tanık olmak istedik’
– ‘İngiltere’de işkence yaptılar…’
– ‘Kürtler, Türkler’i ikna etmeli…’
– ‘Düşünceye militarizm de engel…’
– Boyalı bank nöbetini terkeden ‘sosyalist’ asker
– ‘Kategorizesiz bir dünya hayalim’
– ‘Toplumsal varlıklar elimizden kayıp gidiyor’
– Ermeni tarihçi: Asıl sorumlu emperyalizm
– Hrant Dink: Ruh halimin güvercin tedirginliği
– ‘Vicdansızlığın İslamcısı, solcusu olmuyor…’
– ‘İsrail bir devlet değil, bir projedir’
– Orhan Suda: Yaşasın edebiyat
– Türkiye’nin Papa’ya sormayı unuttukları!
– Sol Kendini Arıyor VII: Ömer Laçiner
– Sol Kendini Arıyor VI: Hayri Kozanoğlu
– Sol Kendini Arıyor V: Aydemir Güler
– Sol Kendini Arıyor IV: Oğuzhan Müftüoğlu
Sol Kendini Arıyor III: Aydın Çubukçu
– Sol Kendini Arıyor II: Çiğdem Çidamlı
– Sol Kendini Arıyor I: Mihri Belli:
– Hayalet yazar Hüdai Nabit
– Çitlembik ağacıyla söyleşi
– ‘Çocuğa şiddet, çok yaygın’
– İran PKK’yi neden bombalıyor?
– Serdar Denktaş: Mal mülk davaları en zor sorun
– ‘Kıbrıs’ta kısa dönemde çözüm olmaz’
– Tayvanlı yazardan ‘Sıcak bir öpücük’
– Kavakçı: Başörtü, dini bir mesele
– Perinçek: MHP tabanını dışlayarak solculuk yapılmaz!
– ‘Tek dileğim iki dengeli bir dünya…’
– ‘Beni en çok korkutan: Google’
– ‘Sorunumuz Yahudiler’le değil, siyonizmle’
– O bir ‘peynir avcısı’
– ‘Çernobil’den ders çıkarmadık’
– Bir kültür taşıyıcısı: Aydın Çukurova…
– Afşar Timuçin ile insana dair ne varsa…
– 12 Eylül iddianamesine ne oldu?
– Akın Birdal: Evren yargılanmalı!
– Hitler ile söyleşi…
– ‘Baş örtüsünü ilk kez Sumerliler taktı’
– ‘Türk solu titreyip kendine gelmeli’ 
– ‘Hepten pusulasız olmadığımız kanaatindeyim…’
– ‘Siyasi güç, her zaman kendi hukukunu yaratır’
– ABD işdünyasında çöküş
– ‘ABD Anayasası Patara’dan’
– Çocuklar öldürülmesin!
‘- ‘Bir Gün Mutlaka’
– ‘Derin devlet sorunları çözmek istemiyor’
– Kaş’taki gözyaşı
– ‘Son 15 yılda bilinçte sıçradık’
– Piref. H. Ökkeş ile ‘dörtköşe’ sohbet…
– Sorgun Ormanı’nı kurtaralım
– Devrim Bize Yakışırdı!
– G-8 protestosundan gözlemler…
– Başkaların hayalleri…
– Hurafeler gölgesinde Gelibolu…
Çokuluslu tekellere karşı ‘Adil Ticaret’
– Kuzey çikolata, Güney ekmek derdinde
– Fokları, katliamdan kurtaralım!
– Nükleer denemelerin faturası: Doğal felaketler
-Türkiye’de de nükleer silah istemiyoruz!
– Faşizm neden Almanya’da kök saldı?
– Demirel davasında tekelci medya da suçludur


 



 

730850cookie-check‘Desteği için Baykal’a teşekkür ediyorum!’

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.