Ergenekonu anlamak

Medyanın operasyonları veriş şekli egemenliğn derinliğini ortaya koymaktadır.Polisin gözaltına alış biçimi sanki ilk defa uygulanan bir yöntemmiş gibi sunulurken farklı medya kuruluşları da ''karanlık ilişkiler'' şeklinde kamuoyuna haber vermektedir.


Kemalistlerin iktidarı ittihat ve terakki çizgisini devam ettirerek osmanlıdan aldığı iktidarı çok uluslu farklı din ve mezheplerden oluşmaktaydı kemalistler bu yapının üzerine ulus devlet inşa etmeye çalışmıştır. ''Tek dil,tek vatan,tek millet''hedefi kemalistleri feodal güçlerle ittifak yapmaya (dini cemaatler ve aşiret reisleri) zorladı.Sunni islamı temsil eden güçlere Diyanet işleri başkanlığı sayesinde kendi hegomonik güçlerini ülkenin ''Laik''yapılanması içinde sürdürmeleri izni verildi.


Bu çarpık yapı çarpık üst yapı kurumlarını doğurmuş,devletin çeteleşmesi veya çetelerin devletleşmesini bu çarpık alt ve üst yapıyla açıklamak gerekmektedir.1971 devrimci çıkışı kemalist''Sol''çizgiden ayrışması sonucu egemenler gizli ve açık askeri güçlerini daima devreye sokmuşlardır.çorum,Maraş ve Sivas'da alevi sunni çatışmaları yaratarak devrimci çalışmalar engellenmiştir.


Bu çetelerin uluslararası istihbarat örgütleri ile ortak çalışması sonucu 77 1 Mayısı,78 Bahçelievler ve 16 Mart İstanbul Üniversitesi katliamlarıyla sınıf mücadelesi engellenmeye çalışılmıştır.Özellikle Kürt illerinde ''Faili meçhul''cinayetler tertip ederek provakasyonlarına her türlü devam etmişlerdir.12 Mart ve 12 Eylül öncesinde terörü tırmandıranlar devletin içerisinde konumlanmışlardır.Mit ve Kontrgerilla başlıca rolü oynadılar ve ordu içinde ki
cuntalarla da sıkı ilişkileri vardı.Arka planda CIA daha doğrusu ABD,Nato ve ülkenin gizli açık güçleri hep beraber yükselen mücadeleyi geriletmede önemli oyunlar oynadılar.


Bu yöntem ''Derin Devlet''anlayışı ile Emperyalizmin ekmeğine yağ süren onun çıkarlarını kollayan saf tutuşla ilişkilendirebiliriz.Dünyada gelişen halkların yararına mücadelenin gelişimine karşı gayri nizami harp yöntemleri hep kullanılagelmiştir.


Dünyada devrimci ivmenin azalması bu örgütlerin tasviyesini gerektirmiştir.Bizde Susurlukla bu derin güçler deşifre olmuştur bu yeni bir derin devlet projesininde miladı olmuştur.Bu güçlerin yerine başka güçlerin ikame ediliyor olması bazı aydın ve sol yapılar tarafından maalesef ülkenin ''Demokratikleşmesi''olarak adlandırılmıştır.Ergenekon operasyonunda da benzer şekilde AB ''Sosyalistleri''ülkedeki sorunların çözümünü Emperyalist kurumlara ihale etmişlerdir.Burada muhalefeti AKP karşıtı muhalefet içinde eritmeye çalışan güçlerle bazı faşist çetelerin ittifakı görülmektedir.


Ergenekon yıpranan ve işlevini tamamlayan ülkücü-Faşist örgütlenmenin artıklarına karşı yapılan bir operasyon olmasının yanında kendini bu çevrelerden farklı gösteren ''Ulusalcı''adıyla örgütlenen genellikle orta sınıf -ulusal burjuvaziden destek gören kesimlerinde önde bulunanlarını tasfiyeyi amaçlamaktadır.Bu kurumların AKP'ye karşı mücadelesi her ne olursa olsun devlet içindeki neo liberal muhafazakar kesimleri rahatsız etmiştir.


''Ulusalcı Güçlerin''Mitinglerle vs. oluşturdukları kendilerinide aşacak radikalleşecek bu yapılanma kendi içinde ayrılıklara ve yarılmaya neden olacak olması kaçınılmazdır.Çünkü ''Anti Emperyelistliklerini''Kürt düşmanlığı ve Darbe destekciliği ile temellendirmektedirler. Sırtlarını dayamaya çalıştıkları ordunun ABD'ci olmasıda kırılma yaşayacak olmalarının önemli bir zemini olacaktır.


Ergenekonu bazı liberal solcular gibi ''Devletimizin Demokratikleşmesi''gibi görmek yanılsama ve aymazlıktır.Çete devlet ilişkisi sömürünün devamı için gereklilik önemli bir yapılanmadır.Yapısal sorunun çözümü ne AB tipi sömürgeleşme nede 12 Eylül -27 Mayıs kırması darbeye sürüklemekle mümkündür.


İçi boşaltılmış bir anti emperyalizm bile AKP ve uşaklığını yaptığı AB ve ABD'yi rahatsız ederek yeni bir çeteleşme ihtiyacına gerek duyulmuştur.NATO ve ordu içindeki bazı yapılanmaların yarattığı ülkücü-ulusalcı çeteler ve liderleri AB Emperyalist projesine muhalefet etmeleri sonucu tasfiye edilmektedir.Anlık olarak parlayan ulusalcı kesimler ülkenin yeni efendi adaylarının güçlü emperyal desteği karşısında tutunamamışlardır.Kürt halkı ve devrimciler söz konusu olduğunda her türlü baskı ve operasyona kayıtsız kalan hatda destekleyen bu ''Vatansever''çeteciler gözaltılar karşısında ne hikmetse insan hakları savunucusu oldular.


Gündemimizi hayli meşgul edip halkın gerçek gündemlerinide manipile eden Ergenekonu bu perspektifte tespit edersek analizler ve buna ve gelişecek mücadeleye daha doğru biçim kazandırılır diye düşünüyorum.Saldırıyı göğüsleyebilmek ezilen sömürülen horlanan,ötekileştirilenlerin birlikte mücadelesi ile olacaktır ama doğru tespit doğru konumlanışı getirir.

709120cookie-checkErgenekonu anlamak

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.